Sayfa Görüntüleme Sayısı

6 Aralık 2018 Perşembe

NE KADAR RAHATSIN





Kötü bir tarz edinmenin ve kimsenin birbirine karşı bir sorumluluğunun olmadığı fikrini benimseme durumunun yaygınlaşmasından dolayı ve son zamanlarda da başıma sık gelmesi üzerine yazımda ''Ne Kadar Rahatsın'' başlığını kullandım, bloğumda da bu duruma yer verme gereğini duydum. Beni bilen bilir, bilmeyen de şöyle bilsin; çok gözüme girmediği sürece ve de sınırları zorlamadığı sürece kolay kolay bir yerlere çıkıp birilerinin yaptığı durumları yorumlamam, eleştirmem. Ancak yapılan etik olmazsa, hak yemek söz konusuysa ve had aşıp hiçe sayma tavırları takınılınarak bir saygısızlık oluşturuluyorsa, o zaman: ''Bir dur bakalım'' dememden doğal ne olabilir ?   ''Sen bunları bunları yaptın, neden yapıyorsun ?'' derim.
Hayatda aklı selim insanların, sevgi saygı çerçevesi içerisinde gerek sosyal hayatlarında gerekse işinin gereği, yaptığı belli başlı hareketleri ve düşünceleri birilerinin red ederek yapmaması; günümüzde bir marifet, bir yaşam tarzı oldu adeta. Bunu da rahatlıkla yapar oldular.
Benim için belli başlı değişmeyen olmazsa olmaz bir kaç şey vardır. Onlardan biri, saygıdır diğeri; yaptığın işi iyi yapma disiplinidir, o işin hakkını vermeye çalışmaktır. Bu ikisini yapamıyorsanız benim için görüntü vermekten başka bir şey yapmıyorsunuz demektir. Benim anladığım; amacı varmış gibi dolandığınızdır. Amaçlı olanlara engel olmanız da toplumda açtığınız ayrı bir yaradır. Şunu söyleyeyeim; siz önemsemeyebilirsiniz ama devamlı itibar kaybetmeniz de sizin fark etmediğiniz ama başınıza gelecek zararlardan olur. Gelecek kaygısı oluşturur. Aynı benim şimdi hiç bir şeye saygısı olmayan ve iş disiplini (yada yaşam mantelitesi tamamiyle kendi kurallarına odaklı) kişilerden burada bahsetmem gibi. Yeri geldiği zaman bu durumlardan bir yerlerde bahsetmem gibi. Bu tür kişileri hiç zaman unutmayacağım gibi.
Şunu düşünüyorum: ''Zaten yaşını almış akıl başında bir kişi, hayatında bu tür şeylere önem verseydi, duruşuna ve çizgisine değer verir, çok özen gösterirdi. Kötü eleştiri gelecek diye rahatsız olurdu. Kendi imajına zarar vermekten çekinirdi.'' Çalıştığı markayı temsil eden bu tür kişiler ilk o ada zarar vereceklerinin farkında değiller herhalde. Çünkü ''Şurada şu oluyor'' ''Burada bu, bunu yapıyor'' diyerek insanlar eleştirirler.
Bilinçli ve ısrarcı yapılan yanlış davranışların sahiplerinin kendisine saygısı olmadığını, başkasına da kolay kolay saygı duyamayacaklarını düşünüyorum. Ve görüyorum ki yanılmıyorum da. Hakkında düşünülen olumsuz şeylerden rahatsız olmayan bu kişiler sadece işlerini bir şekilde yürütmeye odaklıdırlar. Bu satırlar da bu kişiliklerin umrunda olmayacaktır. Zaten umrunda olmasını, düzelmesini yada utanmasını beklemek bir mucize olur. Fakat benim, haksızlıklar fazlasıyla umrumda.
Bir insan sorumsuzca ve saygısızca davrana biliyorsa yani öyle biriyse, dilediğiniz kadar o kişiye hatasını söyleyin; arkasını dönüp gitmekten, suratınıza sırıtmaktan ve garip bir şekilde manasız savunmalar yapmaktan vazgeçmeyecektir. Bir de yalanlar söylemekten. Doğru olmayanın en yakın dostudur; ''Yalan''.
Had aşma, yerini hazım edememe, ukalalık yapma ... böyle nereye kadar gider bir insan ? Nerede tutunabilir, nasıl toplum içinde bir yer edinebilir, nasıl mutlu olabilir ?
Eğer işinin gereği, senden bir yanıt bekleyen insanlara cevap veremeyecek kadar sorumluluk sahibi değilsen, o pozisyonda ne işin var ? Temsil ettiğin marka senin tekelinde değil, yetkini hatalı bir şekilde öyle hoyratça, kafana göre kullanamazsın. Bu kadar rahat olamazsın. Çünkü sorumluluğunu bilmen, insanlara saygılı olman, ağzından çıkanı unutmaman senin işinin gereği. Her şeyden öte doğru bir kişiliğin gereği.
Bunları yapamıyorsan boşuna bir markanın da adının olumsuz yorumlarda geçmesine neden olma.
Olmadık yerlerde olmadık kişiler yahu.
 














BURAK KIRMIZITUNA VİDEOLARI İÇİN TIKLA:



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder