Sayfa Görüntüleme Sayısı

12 Ekim 2018 Cuma

DOĞUM GÜNÜM - Burak Kırmızıtuna 14.10.1975






Çok şükür ki kırk üç senedir güzel bir hayata sahip oldum. İsteklerimin çoğu er geç gerçekleşti. Azı da yarıda kaldı. Sağlıklı bir hayatım oldu bu güne kadar. Kendimi sevdim ve kendime özen gösterdim.

Günümüze uymayan ve beni zorlayan benliğimde toplanmış bir takım hümanist hissiyatlar yüzünden hayal kırıklıkları ve üzgünlükler de yaşadığım oldu ama her zaman tesellisi yaratandan geldi. Toplum içinde ve bireysel iletişimlerimde, farkındalığımın (algı yeteneğimin) üst düzeyde çok açık olması beni olacakları neredeyse önceden bilme düzeyine taşıdı. Bu gelişmiş yetimin zarar görmemi engelliyor olması bile beni mutlu etmedi. Çünkü kim hakkında kafamda ne toplanmışsa bunun sonucunda hiçbir zaman yanılmadım. Doğal olarak da çoğunun olumsuz olmasından dolayı çok şaşırdım ve mutlu olamadım. ’’Demek sen de …’’ demekten yoruldum. Yani karşımdaki her kimseyse; ne düşündüğünü, nasıl birisi olduğunu benden istediği kadar gizlediğini sansın ben o kişilikleri hep çözebildim. Bunu (bu karar aşamasını) algı – farkındalığımın sayesinde toplayıp kafamda biriktirdiğim ve sonucunda da birleştirdiğim verilerle gerçekleştirebiliyordum. Bu bazen ilk karşılaşmada oluyor bazen de belli bir süre alıyordu. Kişilik okuyucu gibi yaşadım hep. Kişi beni aldattığını düşüne dursun ben onu çoktan çözmüş bir şekilde karşısında duruyordum. O ise hala oyununa devam edip beni etkilediğini, inandırdığını düşünmüş oluyordu. Tanımadığım her kişi benim için aynı değerde. Herkes eşittir gözümde. Aynı dikkatle dinlerim herkesi, yardım etme isteğim aynı düzeydedir. Saygım herkese aynıdır. Aynı eşitlikle paylaşırım herkesle her şeyi. Herkese adıyla hitap etmeye özen gösteririm ki bu bence bir insana gösterdiğiniz değer, özen ve itinadır. Zamanla (kişiyi gözlemledikçe ve paylaşımım arttıkça) bu göstermiş olduğum değerlerde oynamalar olur. Asla ilişiğimi devam ettirmem, yavaş yavaş uzaklaşır o kişiyi bensiz bırakırım. O da aynı kalitede yoluna devam eder.

Evet kalite demişken; benim için çizgi ve duruş çok önemli olmuştur. Bu benim ambalajım ve ruhumun kısa bir tanıtımıdır dışarıya. Yani kendimi tanımlatacak birkaç kelimeden oluşan değer ifadeleridir. Kendimle ilgili öyle bir sunum yapmış olmalıyım ki dışarıya; hakkımda insanlar net birkaç kelime söyleyebilsin. Giyimim, konuşmam, değerlerim, görüşlerim çizgimi belirler. Vizyonumdan ve halimden asla vazgeçmem. Kırk üç yıldır böyleydim ve ömrümün sonuna kadar ben böyle biri olarak devam edeceğim. Bunu kimsenin değiştirmeye gücü yetmeyecektir. Başkalaşmam, benzemem ve yaranmam.

Kırk üç senedir, kendim için; sevgisiz, şevkatsiz (merhametsiz) ve saygısız hiçbir şeyin yolunda gitmeyeceğini ve doğru olmayacağını bildim. Ego ve ukalalığında sorunlu kişiliklere ait bir davranış olduğunu. Ve yine yanılmadım. Yanımda şimdi olmayanlar ve benimle iletişime geçmeyip uzaktan izlemek zorunda kalanlar mutlaka bu üç değerin birinden yoksun kalmışlardır. Yada ego ve ukalalıkta sınır tanımamışlardır. Bunun sonucunda da hiçbir mutlu anlarımda yada üzüntülü günlerimde yer alamamışlardır. Alamayacaklardır da. Hatalarım elbette olmuştur. İnsan çok sık hata yapabilir. Ancak bunu ne kadar düzeltme hevesinde, ne kadar yapıcı olma isteğindedir ? Bu çok önemlidir. Ben hep bu heveste oldum. Özür dilemekten utanmadım. Özür dileyecek olan, suratından pişmanlığını okuyabildiğim birine de kapımı asla kapamadım. Her zaman herkese samimi, içten davrandım. En ben olarak. Herhalde insanlar birbirlerine olan inançlarını öyle kaybetmişler ki, bu yaklaşıma öyle yabancı kalmışlar ki, bana inanan her zaman çok az kişi olmuştur. Bana inanan benledir, aksi ise uzaktadır.

Mutluluk benim için bir halının altında yada bir gökdelenin paratoreninin ucunda olabilir. Neye mutlu olacağımı yalnız beni çok iyi tanıyanlar bilir; ''Olmayacak şeylere.'' Bir Star Wars oyuncağı beni çok mutlu edebilir. Işıltılı bir ayakkabı bağcığı, sahnede kullanacağım küçük bir yüz havlusu bile. O hediyelerde saklı manalar ve veren kişinin o hediyelere bulaştırdığı maneviyat bende mutluluğu yaratandır. Olmadık bir saatte bir yürüyüş teklifi beni çok mutlu edebilir. Gecenin bir saatinde elinde tatlıyla gelen birisi de. Sinema perdesine gölgemi yansıtıp komik hareketler yapıp herkesten tepki toplamak da beni mutlu eder. Kumsalda kulağımda kulaklığımla güneşlenerek müzik dinlemek de beni çok çok mutlu eder. Bana ne keyif verecekse ve ben neyi seviyorsam bana vazgeçemeyeceğim bir mutluluk verir. Mutlu olmak için uzun zamandır o size bahsettiğim farkındalığımın tavsiye ettiği bir diyetteyim. Çok direndim bu dieti tutmamaya ancak her seferinde kendi gözlerimle olanları gördükçe başlamak zorunda kaldım: ’’İnsan Dieti’’  Mümkün olduğunca duyulara dayalı öz savunma. İzole bir yaşam. Her geçen gün sokağa çıkma isteksizliğim daha da artmakta.

Koca bir kırk üç sene. Tadına doyamadım. O yüzden hep sizlere bloğumdan ve sosyal medya sayfamdan derim ya ’’Bu gün yapabildiğiniz ve sizi mutlu eden en iyi şeyi yaptınız mı?’’ diye. Zamanı boşa akıtacak kadar kimse zengin olamaz. Şunu söylemeliyim ki geçmişe dönük çeşitli özlemlerim var. Pişmanlıklarım ise çok az. Bir elimin üç parmağını geçmez.

Sevenim azdır , sevmeyi bilmek gerekir zaten. İyilikten anlamayı da. Ama gerçek sevenim çoğu kişiye göre oldukça fazladır. Bir kaç insan sizi çok severse diğer yüz kişiye ihtiyaç duymazsınız. Yüz kişinin aynı duygusal hisleri aynı düzeyde size beslemesi imkansız gibi bir şeydir. Ama emin olun ki çevrenizde uzun yıllardır bulunan o, on - onbeş kişi gerçekten sizi seviyordur.

Konuşmamı, fikirlerimi, gülüşümü, hareketlerimi, horlamamı, tez canlılığımı, özenimi, tertip ve düzenimi, disiplinimi, ciddi yaptığım espri olduğu zor anlaşılan cümlelerimi, yarattığım sessizliği, yalnızlığı, gönlümden kopan birkaç makamı, söz verdiysem mutlaka tutacağımı sevmiş, yani beni sevmiş olanlar, bu gün de yanımdasınız ve biliyorum ki beni sonsuzluğa uğurlayana kadar yanımda olacaksınız. Sizi seviyorum…. Çok...  
Teşekkürler Tanrım.

Âlemde gündüz gönlüme işkencedir;
Bence bayram ufukta gün bitincedir.
Günün geçit vermez karlı dağlarını
Sanki sihirbaz bir el eritincedir.
Bütün gün beklediğim bahar ki gece,
Gökte yıldızların da ümidincedir.
Yollar, yollarda nihayet içime denk,
Sonsuzlaşarak başı boş gidincedir.
Ben ister güleyim, ister ağlayayım,
Sesimi yalnız kendim işitincedir.
Âlemde gündüz gönlüme işkencedir;
Bence bayram ufukta gün bitincedir.
                                                         Cahit Sıtkı Tarancı



 BURAK KIRMIZITUNA VİDEOLARI İÇİN TIKLA: