Çok
şükür ki kırk üç senedir güzel bir hayata sahip oldum. İsteklerimin çoğu er geç
gerçekleşti. Azı da yarıda kaldı. Sağlıklı bir hayatım oldu bu güne kadar.
Kendimi sevdim ve kendime özen gösterdim.
Günümüze
uymayan ve beni zorlayan benliğimde toplanmış bir takım hümanist hissiyatlar
yüzünden hayal kırıklıkları ve üzgünlükler de yaşadığım oldu ama her zaman tesellisi
yaratandan geldi. Toplum içinde ve bireysel iletişimlerimde, farkındalığımın
(algı yeteneğimin) üst düzeyde çok açık olması beni olacakları neredeyse önceden
bilme düzeyine taşıdı. Bu gelişmiş yetimin zarar görmemi engelliyor olması bile
beni mutlu etmedi. Çünkü kim hakkında kafamda ne toplanmışsa bunun sonucunda hiçbir
zaman yanılmadım. Doğal olarak da çoğunun olumsuz olmasından dolayı çok şaşırdım
ve mutlu olamadım. ’’Demek sen de …’’ demekten yoruldum. Yani karşımdaki her
kimseyse; ne düşündüğünü, nasıl birisi olduğunu benden istediği kadar gizlediğini
sansın ben o kişilikleri hep çözebildim. Bunu (bu karar aşamasını) algı –
farkındalığımın sayesinde toplayıp kafamda biriktirdiğim ve sonucunda da
birleştirdiğim verilerle gerçekleştirebiliyordum. Bu bazen ilk karşılaşmada
oluyor bazen de belli bir süre alıyordu. Kişilik okuyucu gibi yaşadım hep. Kişi
beni aldattığını düşüne dursun ben onu çoktan çözmüş bir şekilde karşısında
duruyordum. O ise hala oyununa devam edip beni etkilediğini, inandırdığını düşünmüş
oluyordu. Tanımadığım her kişi benim için aynı değerde. Herkes eşittir gözümde.
Aynı dikkatle dinlerim herkesi, yardım etme isteğim aynı düzeydedir. Saygım
herkese aynıdır. Aynı eşitlikle paylaşırım herkesle her şeyi. Herkese adıyla
hitap etmeye özen gösteririm ki bu bence bir insana gösterdiğiniz değer, özen
ve itinadır. Zamanla (kişiyi gözlemledikçe ve paylaşımım arttıkça) bu göstermiş
olduğum değerlerde oynamalar olur. Asla ilişiğimi devam ettirmem, yavaş yavaş
uzaklaşır o kişiyi bensiz bırakırım. O da aynı kalitede yoluna devam eder.
Evet
kalite demişken; benim için çizgi ve duruş çok önemli olmuştur. Bu benim
ambalajım ve ruhumun kısa bir tanıtımıdır dışarıya. Yani kendimi tanımlatacak birkaç
kelimeden oluşan değer ifadeleridir. Kendimle ilgili öyle bir sunum yapmış
olmalıyım ki dışarıya; hakkımda insanlar net birkaç kelime söyleyebilsin.
Giyimim, konuşmam, değerlerim, görüşlerim çizgimi belirler. Vizyonumdan ve
halimden asla vazgeçmem. Kırk üç yıldır böyleydim ve ömrümün sonuna kadar ben
böyle biri olarak devam edeceğim. Bunu kimsenin değiştirmeye gücü yetmeyecektir.
Başkalaşmam, benzemem ve yaranmam.
Kırk
üç senedir, kendim için; sevgisiz, şevkatsiz (merhametsiz) ve saygısız hiçbir şeyin
yolunda gitmeyeceğini ve doğru olmayacağını bildim. Ego ve ukalalığında sorunlu
kişiliklere ait bir davranış olduğunu. Ve yine yanılmadım. Yanımda şimdi
olmayanlar ve benimle iletişime geçmeyip uzaktan izlemek zorunda kalanlar
mutlaka bu üç değerin birinden yoksun kalmışlardır. Yada ego ve ukalalıkta
sınır tanımamışlardır. Bunun sonucunda da hiçbir mutlu anlarımda yada üzüntülü
günlerimde yer alamamışlardır. Alamayacaklardır da. Hatalarım elbette olmuştur.
İnsan çok sık hata yapabilir. Ancak bunu ne kadar düzeltme hevesinde, ne kadar
yapıcı olma isteğindedir ? Bu çok önemlidir. Ben hep bu heveste oldum. Özür
dilemekten utanmadım. Özür dileyecek olan, suratından pişmanlığını okuyabildiğim birine de kapımı asla kapamadım. Her zaman herkese samimi, içten davrandım. En ben olarak.
Herhalde insanlar birbirlerine olan inançlarını öyle kaybetmişler ki, bu
yaklaşıma öyle yabancı kalmışlar ki, bana inanan her zaman çok az kişi
olmuştur. Bana inanan benledir, aksi ise uzaktadır.
Mutluluk
benim için bir halının altında yada bir gökdelenin paratoreninin ucunda
olabilir. Neye mutlu olacağımı yalnız beni çok iyi tanıyanlar bilir; ''Olmayacak
şeylere.'' Bir Star Wars oyuncağı beni çok mutlu edebilir. Işıltılı bir ayakkabı
bağcığı, sahnede kullanacağım küçük bir yüz havlusu bile. O hediyelerde saklı
manalar ve veren kişinin o hediyelere bulaştırdığı maneviyat bende mutluluğu
yaratandır. Olmadık bir saatte bir yürüyüş teklifi beni çok mutlu edebilir.
Gecenin bir saatinde elinde tatlıyla gelen birisi de. Sinema perdesine gölgemi
yansıtıp komik hareketler yapıp herkesten tepki toplamak da beni mutlu eder.
Kumsalda kulağımda kulaklığımla güneşlenerek müzik dinlemek de beni çok çok
mutlu eder. Bana ne keyif verecekse ve ben neyi seviyorsam bana
vazgeçemeyeceğim bir mutluluk verir. Mutlu olmak için uzun zamandır o size
bahsettiğim farkındalığımın tavsiye ettiği bir diyetteyim. Çok direndim bu
dieti tutmamaya ancak her seferinde kendi gözlerimle olanları gördükçe
başlamak zorunda kaldım: ’’İnsan Dieti’’
Mümkün olduğunca duyulara dayalı öz savunma. İzole bir yaşam. Her geçen gün sokağa çıkma isteksizliğim daha da artmakta.
Koca
bir kırk üç sene. Tadına doyamadım. O yüzden hep sizlere bloğumdan ve sosyal
medya sayfamdan derim ya ’’Bu gün yapabildiğiniz ve sizi mutlu eden en iyi şeyi
yaptınız mı?’’ diye. Zamanı boşa akıtacak kadar kimse zengin olamaz. Şunu
söylemeliyim ki geçmişe dönük çeşitli özlemlerim var. Pişmanlıklarım ise çok
az. Bir elimin üç parmağını geçmez.
Sevenim
azdır , sevmeyi bilmek gerekir zaten. İyilikten anlamayı da. Ama gerçek sevenim çoğu kişiye göre oldukça fazladır. Bir kaç insan sizi çok
severse diğer yüz kişiye ihtiyaç duymazsınız. Yüz kişinin aynı duygusal hisleri
aynı düzeyde size beslemesi imkansız gibi bir şeydir. Ama emin olun ki
çevrenizde uzun yıllardır bulunan o, on - onbeş kişi gerçekten sizi seviyordur.
Konuşmamı,
fikirlerimi, gülüşümü, hareketlerimi, horlamamı, tez canlılığımı, özenimi,
tertip ve düzenimi, disiplinimi, ciddi yaptığım espri olduğu zor anlaşılan
cümlelerimi, yarattığım sessizliği, yalnızlığı, gönlümden kopan birkaç makamı, söz
verdiysem mutlaka tutacağımı sevmiş, yani beni sevmiş olanlar, bu gün de
yanımdasınız ve biliyorum ki beni sonsuzluğa uğurlayana kadar yanımda
olacaksınız. Sizi seviyorum…. Çok...
Teşekkürler Tanrım.
Teşekkürler Tanrım.
Âlemde gündüz gönlüme işkencedir;
Bence bayram ufukta gün bitincedir.
Bence bayram ufukta gün bitincedir.
Günün geçit vermez karlı dağlarını
Sanki sihirbaz bir el eritincedir.
Sanki sihirbaz bir el eritincedir.
Bütün gün beklediğim bahar ki gece,
Gökte yıldızların da ümidincedir.
Gökte yıldızların da ümidincedir.
Yollar, yollarda nihayet içime denk,
Sonsuzlaşarak başı boş gidincedir.
Sonsuzlaşarak başı boş gidincedir.
Ben ister güleyim, ister ağlayayım,
Sesimi yalnız kendim işitincedir.
Sesimi yalnız kendim işitincedir.
Âlemde gündüz gönlüme işkencedir;
Bence bayram ufukta gün bitincedir.
Bence bayram ufukta gün bitincedir.
Cahit Sıtkı Tarancı