Sayfa Görüntüleme Sayısı

16 Kasım 2018 Cuma

EN GÜZEL CEVABI VEREBİLMEK: BAŞARMAK

 
 
 
 



Başarı şizofrenik derecede zıtlıkları bir arada düşünebilmeyi, ama bu düşünceler arasında dengesini kaybetmeyip, sağduyulu seçimler yapabilmeyi gerektirir.
İşte yapmanız gerekeni yaptınız, olması gerekeni oldurdunuz. Aldığınız sonuçla insanları şaşırttınız. Başka insanlarda yapmak istiyordu, ama siz yapabildiniz. Sonuç almak kutsaldır! Hem kendinizin hem başkalarının gözünde ''özel'' birisiniz artık. Kıskanılırsınız. Çekilemezsiniz. Adınız olur olmadık her yerde geçecektir artık. Çemberin dışında değil içindesiniz. Sınıf atladınız, sosyal başarı piramidinde üst kata çıktınız. Aile hayatınız süper, iş hayatınız başarılı, kimbilir kaç kişi yerinizde olmak isterdi. Başarı insanı onurlandıran bir deneyimdir. Başta anneniz olmak üzere bir çok insanın sizden gururla bahsetmesi bir insanın başına gelebilecek en güzel şeylerden biridir. Bu süreçte karşılaşacağınız abartı soslu övgüler, yolda çektiğiniz acıları ve alayları unutturur. Başarının ödülleri bedellerini telafi eder. Başarının güzel yanlarından biri de başka insanlara yardım etme imkanı vermesidir. Gücünüzü ve adınızı iyilikten yana kullanabilirsiniz. Başarınızla başkalarına ilham ve cesaret verebilmek çok onurlu bir mutluluk duygusudur. ''Başardıkça özgünleşir, anonimlikten kurtulursunuz'' Başardıkça kıt kaynaklar arasında seçim yapmaktan bolluk ikilemine geçersiniz. Kötü ile iyi arasında değil, iyi ile daha iyi arasında seçim yapmaya başlarsınız. Seçeneklerinizin sayısı ve kalitesi artar. Başarmak için hayatta insanların peşinden koşmayın, peşinden koştukları şeyin peşinde koşun ! Siz onların istediklerine sahip olduğunuzda onlar sizi bulacaktır !
Haksızlıklara karşı verilecek en zevkli, zarif ve zekice karşılık gidip başarılı olmaktır.
Başarı çok güçlü bir ''kusur giderici''dir. Başarılı olmak taç giymek gibidir, tacı başınızın üzerine koyduğunuzda size bakan gözler kamaştığından, insanlar yüzünüzdeki sivilceleri (kusurlarınızı) göremez hale gelir. Buna psikolojide halo (hale) etkisi denir.
Biraz kendini beğenmiş bir gramer hocası yaşadığı kentten bir adaya geçmek ister. Kıyıda bekleyen bir kayıkçıyla anlaşır, beraber yola çıkarlar. Denizin ortasına geldiklerinde gramer hocası sorar; ''Sen hiç gramer öğrendin mi?'' Kayıkçı, ''Ben cahil bir adamım beyim, hayatımda hiç gramer kuralı öğrenmedim'' der. Gramer hocası küçümseyen bir ifadeyle, ''O zaman senin ömrünün yarısı boşa geçmiş'' diye karşılık verir. Denizde ilerlerken aniden hava kararır, şiddetli bir yağmur ve sert bir fırtına başlar. Kayıkçı bir yandan sandalın batmasını engellemeye çalışırken, bir yandan da korkudan tir tir titreyen gramer hocasına sorar: ''Beyim, yüzme biliyor musunuz?'' Gramer hocası; ''Hayır'' cevabını verince, kayıkçı, ''İşte bu çok kötü, tekne batıyor ve hayatınızın tamamı boşa gidecek!'' der.

 

Mümin Sekman
''Her Şey Seninle Başlar''
adlı kitabından.
 

 
 
 
BURAK KIRMIZITUNA VİDEOLARI İÇİN TIKLA:


12 Kasım 2018 Pazartesi

BAŞARI VE BAŞARISIZLIK OLGUSUNU NEYE DAYANDIRARAK AÇIKLIYORUZ ?

 
 
 
 
 
  




Ünlü mucit Edison'nun bütün fabrikası yanıp kül olduğunda, ''Bütün hatalarımızı da yaktık, artık sıfırdan başlayabiliriz'' diyebilmiştir. Bir deneyde defalarca başarısız olduğunda, sonuçsuzluğu ''Başarıya götürmeyen yolları elemek'' diye adlandırıp, ''Her denememde başarısız olmaya götüren bir yol daha buluyorum'' demiştir. Edison felsfesine göre, başarısızlığa götüren bütün yollar tükenince geriye sadece başarıya giden yol kalır.
Ünlü gangester Al Capone; ''Çocukken her akşam yatmadan önce ve aklıma geldiği her an Tanrı'ya bana bisiklet vermesi için dua ederdim. Bir gün Tanrı'nın çalışma tarzının bu olmadığını anladım! Ertesi gün gittim, kendime bir bisiklet çaldım ve her akşam yatmadan önce Tanrı'ya günahlarımı affetmesi için dua ettim.''
Bu örnekler, başarının genler ve çevrenin ötesinde bir şeyle, ''olayları yorumlama biçimimizle'' bağlantısı olduğunu işaret eder.
Tek bir başarısız olay kadar, başarı ve başarısızlık olgusunu neye dayandırarak açıkladığımız da çok önemlidir. Olaysal atıflar kadar olgusal atıflara da dikkat etmek gerekir. ''Başarı, işini ne kadar iyi yaptığına değil, kimleri tanıdığına bağlıdır'' diyenle, ''Başarı, bir işte herkesten iyi olmaktır'' diyenin başarı davranışları aynı olmayacaktır. ''Başarı, çabayla üretilir'' diyenle, ''Kısmetinde varsa ayağına gelir'' diyen aynı derecede çaba göstermeyecektir. Başarının bağlı olduğu faktörler hakkındaki yorumunuz başarı davranışlarınızı belirleyecektir.Neden bulma biçimi, başarı ve başarısızlığı sahiplenme davranışını da etkiler. Sonuçlar iyi çıkarsa bunu biz başarmışızdır; kötü çıkarsa, başkalarının suçudur! Bilirsiniz: İyi notu öğrenci alır, düşük notu öğretmen verir! Bir kitap çok satmışsa, bu yazarın başarısıdır, az satmışsa yayınevinin başarısızlığıdır! Başarının her zaman birden çok baba adayı vardır, ama başarısızlık hep ortada kalır.



Mümin Sekman
''Her Şey Seninle Başlar''
adlı kitabından.
 

 
 
 
BURAK KIRMIZITUNA VİDEOLARI İÇİN TIKLA:


10 Kasım 2018 Cumartesi

SIYRILMAK

 
 
 
 
 
 
Bilgisayarın neredeyse otomobil büyüklüğünde olduğu yıllardayız. Amerika'da Steve Jobs ve arkadaşı Wozniak, sıradan insanların kullanabileceği ilk kompakt kişisel bilgisayarı (PC) akıl ettiklerinde, üniversiteyi henüz bitirmemiş, yirmili yaşlarda iki gençtir. O dönem çok popüler olan Atari firmasına gidip, her eve girebilecek bir bilgisayar yaptıklarını, bu ürünü yaparken de Atari'nin bazı parçalarını kullandıklarını, eğer seri üretimini yapmak isterlerse projelerini onlara verebileceklerini, hatta kendilerinin de orada maaşlı olarak çalışabileceklerini söylerler. Firma PC'leri kimsenin almayacağını söyleyerek kabul etmez. HP'ye aynı teklifle giderler, onlar da Jobs'un söylediğine göre; ''Fikrinize ve size ihtiyacımız yok, daha üniversiteyi bile bitirmemişsiniz!'' diye rededer.
İki kafadar kendi şirketlerini kurmak ve ilk kişisel bilgisayarları üretmek için bankaya başvurduklarında, ''Bu tür pahalı oyuncakların kimseye satılamayacağı'' gerekçesiyle onlara kredi verilmez. Onlar da evdeki hesap makinesi dahil bir çok şeyi satarak denkleştirdikleri parayla evlerinin garajında kendi şirketlerini kurarlar. Kurdukları Apple şirketi zaman içinde Macintosh, Iphone, Ipad ve Ipod'u üreterek sektörün en büyüklerinden biri olur. Apple'ın 2011 yılı piyasa değeri 422 milyon dolara ulaşır.
''Çılgınlar, uyumsuzlar, asiler, baş belaları, eski köye yeni adet getirenler. Onlar kural düşkünü değildirler ve statükoyu umursamazlar. Onlardan yararlanabilir, onlara karşı çıkabilir, onları yüceltebilir veya alçaltabilirsiniz. Yapamayacağınız tek şey onları görmezden gelmektir, çünkü onlar üreterek, gerçekleştirerek değişim yaratanlardır. Onlar insanlık koşusunu bir adım öteye götürenlerdir. Farklıdırlar. Bazıları onlara deli diyebilir. Bizim için onlar birer dahidir. Dünyayı değiştirecek insanlar, onu değiştirebileceğini düşünecek kadar çılgın olanlardır.
''BÜYÜK ÖNCÜ İNSANLARIN HEYKELLERİ HAYATTAYKEN ÜZERLERİNE ATILAN TAŞLARDAN YAPILIR !''
Alman filozof Schopenhauer'e göre bir gerçeğin doğumu üç aşamadan geçer:
''Önce alay edilir, sonra şiddetle karşı çıkılır, en sonunda zaten böyle olacağı biliniyordu'' denir ve kabul edilir. Kabul ettiren yapanın kendisidir. Kendisine inanan kişidir.
Eğer bir alanda ölçüyseniz, cesaret kıran çoğunluğa karşın, neyse ki destekleyici bir azınlık da gelip sizi bulur. Oranları değişiklik gösterse de negatifin pozitifi de vardır. Bu insanlar içimizdeki zekayı, yaratıcılığı, sanatı, yeteneği, nezaket ve saygıyla görmeye eğilimlidir. Her toplumda; iyimserler ile kötümserler, çekiştirenler ile geliştirenler, destekleyenler ile engelleyenler yan yana yaşar. Ve bunların etkileri üzerinizde farklı farklı olur. Sizin, negatifleri nasıl def edeceğiniz, pozitifleriyse nasıl bir alçakgönüllülükle karşılayacağınız kendi elinizdedir. ''HANGİ KESİMİN NE KADAR BASKIN OLDUĞU O TOPLUMDAKİ BAŞARI KÜLTÜRÜNÜN KARAKTERİSTİĞİNİ BELİRLER. BAŞARI KÜLTÜRÜ DE TOPLUMDA YAŞAYANLARIN DAVRANIŞLARINI DOĞRUDAN ETKİLER.''
''Sen işini kış tut, yaz çıkarsa bahtına'' der aile büyüklerimiz. ''Ne oldum deme, ne olacağım de'' diye tembihler atasözlerimiz. ''Akarken hemen küpünü doldur'' diye uyarır meslek büyüklerimiz. Hep bir iktirsazlık ürküntüsü, kadercilik, belirsizlik korkusu ve başarısızlık beklentisi egemendir. Gol atmaya değil gol yememeye, on numaralı futbolcu olmaya değil, kaleci olmaya hazırlanırız. Öğrenilmiş çaresizlik.
Yenilikçi olmaya, yeni şeyler keşfetmek için yatırım yapmaya ve de dünyaya kendini kaliteli zeka ile kabul ettirmenin güzel örneklerinden bir tanesi şöyledir:
1797'de ilk demir döküm saban üretildiğinde, New Jersey'deki çiftçiler, ''Demir saban zehirlidir, demir toprağa iyi gelmez, mahsulü bozar, yabani otları çoğaltır'' gerekçesiyle kullanmayı rededer. İlk seri otomobil üretimi yapan ''Henry Ford'' 1903'te bankaya kredi başvurusu yaptığında rededilir. Ekspertiz raporunda şöyle yazar: ''Atlar her zaman kullanılacaktır. Otomobil ise ancak geçici bir moda olabilir.'' Henry Ford pes etseydi bu gün Ford marka arabalara binemeyecektik. Ve milyonlarca kişi Ford fabrikalarında çalışamayacaktı.

Çaresiz hastalıklar haricinde her şeyin bir çaresi vardır. Önemli olan karşınızdaki anlayabilmek istesin, eğitilebilsin ve de size değer vermek istesin.
 
 
10.11.2018
 
Mümin Sekman
''Her Şey Seninle Başlar''
adlı kitabından.
 

 
 
 
BURAK KIRMIZITUNA VİDEOLARI İÇİN TIKLA: