İster oku ister okuma, ister gör
ister görme, ister duy ister duyma “doğruları” değiştiremezsin. Ve onlar hep
var olurlar, sen inat ettikçe karşına çıkarlar. “Doğru”, sayı olarak en fazla
beynin onayladığı ortak sonuçtur. Kişilerin kendilerine göre oluşturdukları
doğrular çelişkilidir, görecelidir, gerçek olan tek bir doğru vardır o da en
net olanıdır. Bulanık ve karışık bir şeyi anlamak, görmek ve çözmek zordur.
Böyle bir girişten sonra “müziğin
hayatımdaki sonucu” hakkında bir şeyler yazmak istiyorum.
Hayatımda müzik ilk olarak çocukluk
arkadaşımdı sonra gençlik aşkım oldu, şimdiyse hayat arkadaşım. Her müzik yapan
insanın bir başlama hikayesi vardır. Bunun genelde çocukluk yaşlarda başladığı
hep anlatılır. Müziğe ilgi çocukluk yaşlarına rastlasa da bu durum herkesin
başarılı olmasına yada iyi olmasına dair hiçbir garanti vermemektedir.
Müzik konusuna daha erken yaşlarda daha
ciddi ve sağlam bir gözle (profesyonel olma hedefiyle) bakmamın gerektiğini geç
anlamış oldum. Böylelikle maça biraz geç dahil oldum. Taa geçmişten bu günüme, gerek
kendi yağımla kavrularak gerekse birkaç yardım sever sanatçı ve sanat severin
desteğiyle geldim. Bu arada “kadın yada gay olmadan ve çıkar ilişkisinde bulunmadan
bu işi icra etmek zor”, bunu yeni başlayan arkadaşlara da bir uyarı olarak
burada söyleyeyim. Gurur yapmamanız ve her türlü kafanıza yatmayan şeye dahil
olmanız da gerekiyor. Aptalca ortamlarda, boş muhabbetlerle filizlenip
basitlikle yoğrulmuş ilişkilerin size gerekeceğini üzülerek belirtmek isterim. Sanatsal
ortamlar pek aramayın, hayal kırıklığı yaratır. Ben bunlara dahil olmadım,
gerçekten beceri ve dürüstlüğüne inanabileceğim bir menajer, danışman, pr’cı….
(adı her neyse) ile de karşılaşmadığım için de müzik dünyasında kısır kaldım.
Her ne kadar kalitesine ve ruhuna güvendiğim çalışmalar yapsam da bilinmedi, kıymet
görmedi, fark edilmedi yada fark edilmek istenilmedi. Kimse tarafından doğru
düzgün anlaşılmadı. Kimsenin gözüne de sokmadım yaptıklarımı. Sokmam
gerekiyordu. Tok satıcı gibi oldum. Dik ve emindim. Pişman da değilim bundan.
Müzik çeşmeden devamlı akan bir su gibidir. Öyle çok ve yoğun akar ki kaç
kişinin bardağı dolmak üzere size denk düşecektir, tamamıyla bardağın sahibinin
keyfine kalmıştır. Çünkü akan çoktur, alternatif çoktur. “İyi olmak” bu
piyasada tam bir muammadır. Ağzını şapırdatan bir lamayı şarkı söylüyor sanıp
alkışlayacak beğeni anlayışı olmayan milyonlarca insan bulunmakta.
Gelelim hayatımdaki müziğin ve benim
bulunduğum noktanın böyle olmasının nedenlerine:
Kendimde gördüğüm eksiklikten
yukarıda bahsetmiştim. Bunun yanısıra şanslı olmanın bu konudaki gereken
oranını da hesaba katmış olursak, müzik konusunda istediklerime ulaşmak için
yeterli olamıyorum. Azim; evet sonuna kadar. Israrcı olmak; evet bu konuda da
herhangi bir eksiğim olmadı. Öğrenme; elbette hep buna açık oldum. Eleştrilmek;
itirazsız dinledim. İnsan ilişkileri; sizi temin ederim ki kimseyi üzecek ve
sinirlendirecek hiçbir şey yapmadım.
Gelelim lafın özüne; iyi ki dünya
çapında bir şarkıcı değilim, iyi ki servet içinde yüzmüyorum. Bunu neden mi
söylüyorum ? Anlatayım:
Kesinlikle, "başaramamanın" bedelini birilerine kesmek için burada bunlardan bahsetmiyorum. Üstelik “başaramamak” kelimesini daha
ulaşacak hedeflerim olduğu ve bunlara henüz ulaşamadığım için telaffuz ettim.
Yoksa, teyp kasetlerine şarkı dolduran o Burağa müzik
alanında yaptıklarımı anlatsanız, gülmekten katılır, bir türlü inanmazdı. Kendimi yol
kat edebilmiş olarak görmek beni gururlandırıyor.
Müzik olanında elinizi güçlü kılacak
iki üç şey varsa onlardan biri de: “Destektir”. Sizi motive edecek, inancınızı ve azminizi taze tutacak insanlara ve sözlere ihtiyacınız vardır. Bu sizin ayakta kalma ve
mücadele etme sürenizi de uzatır.
İşte bu noktada hiç ama hiç kimse
tarafından destek göremeyince nasıl bir sonuç olması beklenebilir ki ? Buna
rağmen gerçekten iyi bir iş çıkarmışım. Ailem ilk maxi single albümüm
çıktığında ufaktan bir heveslenmişti. Albüm aşamasında bana bu konuyla ilgili
fazla soru sormadılar. Albüm çıktktan sonra müzikle (albümle) ilgili bir yoğunluk yaşamadığımı görünce iki
hafta sonrasında müziğin evde “m”si geçmedi. Babamın ikinci klibimi çekmem için
küçük bir bütçeyle bana destek olduğunu hatırlıyorum, o kadar. Annem bu işi hep
benim için “heves” olarak gördü. Müzik albümü çıkarmış olan birine “tamam
hevesini aldın işte” diyebildi. Annem de, babam da müzik konusunda ne yapmam
gerektiğine dair hiçbir fikrini benimle paylaşmadı. Beni ittirmedi. Yani benim “müzik
aşkını” ve bendeki “sanata yatkınlığı” göremediler her halde. Bazen görmek
istemediklerini bile düşünüyorum. Çünkü memur kafasında insanlar olduklarını
bildiğimden benim de “git işe, gel eve, ay sonunda al maaşını” güzergahında
yaşayan insanlardan olmam onları çok mutlu edecekti. Böyle olmasını istememi istediler.
Ama asla ben “müzik” dışında hiçbir şeyi beceri ve kazanç anlamında icra
edilebilir görmedim. Hiçbir şeyi meslek olarak göremedim. Otellerin yiyecek
içecek departmanlarında çalıştığım günlerde nasıl zorlandığımı, nasıl can
çekiştiğimi bir Allah bir ben biliyorum. İnsanın sevmediği bir şeyle zorla
ilgileniyor olması ne katlanılmaz bir durumdur. Ailem yavaş yavaş müzikten
kopacağımı düşündü hep. Hala da düşünüyorlar, benim hala müziğe bağlılığımı
görmelerine rağmen. Yani anlayacağınız ailemin müziğime karşı göstermiş
oldukları destek çok zayıf kalmıştı. Asla bana sesin güzel değil yada bu iş
sana yakışmıyor demediler. Annem ve babam konser sonlarında hep ne kadar güzel geçtiğinden
bahseder beni tebrik ederler. Ancak bana değil de Türkiyedeki Müzik piyasasına
karşı güvenleri yok belli ki. Ama yine oğullarını daha kuvvetli desteklemeleri
gerekirdi. Bence aileler çocuklarının küçük yaşlardayken yatkınlık ve meraklarını iyi gözlemleyerek ve de önemseyerek ona göre meslek kazandırmaya yönelik bir girişimde bulunmalılar. Benim merakım önemsenseydi ve bu konuda iyi yönlendirilebilseydim eminim müzik adına çok daha fazla şeyi başarmış olacak, önemli işlere imza atacaktım.
Sevgili kızkardeşim de uzakta kaldı.
Yani bu konunun uzağında. Albümde bulunan “Bir Şarkı Dilimde” parçasının back vokallerinin
biri de o’dur. Ancak sonrasında ondan da gerekli desteği göremedim ne yazık ki.
Sosyal medyada paylaştığım müzik çalışmalarımın beğen tuşuna dokunmadı. Kendisi
çok nadir müzik çalışmamı paylaşır. O da bana, bu konuda ne yapmam, ne denemem gerektiğine
dair bir fikir vermiş değildir. Müzik hakkında uzun uzun yaptığımız herhangi
bir sohbetimiz olmamıştır. Ben konusunu açtığımda hareketlerinden sıkıldığını
anlardım, kestirme ve kısa cevaplar verirdi bana. Eşi de müzik hakkında tek bir
kelime benimle konuşmuş değildir. Ve sosyal medyada da herhangi bir desteği
olmamıştır.
Sülalemizin diğer fertlerine gelince;
size çıkardığım müzik albümünü tebrik etme adına kimsenin bana telefon açmadığını
söylesem… Yüzyüze karşılaşmalarımızdaysa bahsini bile etmediklerini söylesem… “Nasıl
gidiyor, sahne var mı” diye hiç biri, hiçbir zaman sormuş değildir. Sosyal
medya sayfalarımda kendilerinin bulunmasına rağmen hiçbir müzik paylaşımımı
beğenmediklerini ama yine de sayfamda bulunarak paylaşımlarıma gizli takipçilik
yaptıklarını söylesem… Şu an hiç biri müzikle ilgili olan sosyal medya
sayfalarımda bulunmamaktadır çünkü tarafımdan çıkarıldılar. Hiç kimse sanat
yapan birini yok sayamaz. Bu onların saygısızlığını ve güzel olan her şeye karşı
tahammülsüzlüğünü gösterir.
Arkadaş desteğini sorarsanız yine
farklı bir şey söyleyemeyeceğim sizlere. Senelerdir sosyal medya sayfamda
bulunan ve bizzat yüz yüze görüşüklüğümün olduğu kişiler de dahil hiç kimseden
destek görmedim. Ne beğeni, ne paylaşım, ne bir taktir mesajı…
Ne büyük çekememezlik, hazımsızlık
değil mi ? Kabullenememe. Yabancı, tanımadığım insanların böyle olmasını bir
yere kadar anlayabilirim ama yukarıda bahsettiklerimi hiçbir aklı selim kafa
anlayamaz. Konserlerime de annem babam (bazen kardeşim) dışında hiç kimse
katılmamıştır. Bir keresinde isim vermeyeceğim lounge club’ın birinde verdiğim
bir konserde ilk defa aile ve akraba çoğunluğunu yakalamıştım. Onun da merak
ettiklerinden katılım gösterdiklerini düşündüm. Bir daha da hiç birini müzik
ortamımda görmedim zaten.
Müzik çevresinden tanıdıklarıma
gelince, mutlaka kendilerinin işine yarayacak bir durumda yanımda belirirler.
Mesela sahnede bana eşlik etmeleri için yüksek ücret ödediğimde, yada mekanına
yüze yakın rezervasyon aldıracağımı gördüğünde…gibi. Müzikle uğraşan, yapmacık
ve sanatçı ruhu taşımayan milyonlarca insan olduğunu görüyorum. Egosundan,
değil seni, boynundan aşağısını bile göremeyecek durumda olanları… İşini
sevmeden yapan, sahnede uyuyan, şarkıları değil yaşamayı, onları çalmayı bile
bilmeyen milyonlarca enstrümanist var olduğunu biliyorum. Şimdi kalkıp
bunlardan nasıl bir destek bekleyebilir insan. Her şeyin elbette doğrusu,
düzgünü, iyisi vardır. Ancak müzik için yüzde on bile demeye dilim varmıyor.
Derler ya; “her şeyden tek bir şey
kalana kadar bir umut vardır.” diye. Bana kol kanat geren, beni inanılmaz
destekleyen, benim en iyilerden biri olduğuma sonuna kadar inanmış tek bir şeyim
oldu müzik hayatımda. Kalan tek bir şey: sevgili eşim. Hakkını ne yapsam
ödeyemeyeceğim insan. Benim için yapamayacağı şeyin olmadığı kadın. Kendi
işleri yetmezmiş gibi benim müzik alanındaki her detayımla severek ve isteyerek
ilgilendi. Ona ne kadar teşekkür etsem azdır. Bunu anlatacak en güzel
kelimeleri bulup bir araya getirmek gerçekten çok zor. Bana olan inancın güç
veriyor, iyi ki varsın.
Bu yüzden müzik yapan yada yapacak
olan insanların destek görmesi ve aşağılanmaması şart. (tabii ki maymunluk
yapmıyorsa) Onlara da herkese olduğu gibi şans verilmesi (eşitlik) şart. Müzik “SEVEN”
müzik yapanlara (sanat yapanlara) saygı duyan işletmecilerin var olması şart.
Eğer müzik alanında küçük
istekleriniz bile karşılık bulmuyorsa bilin ki bunun nedeni “İNSANLAR”dır.
İnsanın tek engeli “İnsan”dır. İç kirliliğin çoğalmakta ve bu kirlilik her şeyi
yerle bir ettiği gibi bu duygusal işe de fazlasıyla zarar vermektedir.
Bu yüzdendir ki yazımın başında “çok
ünlü olsaydım kimbilir neler olurmuş” diye serzenişte bulundum. Televizyonun
yada yazılı basının magazin haberlerinde gördüğüm ünlü insanlar tanıdıklarıyla
neden bu kadar ters düşüyor şimdi daha iyi anlıyorum. Bu mücadeleyi verip bir
yandan da sanat yapmak vallahi gerçekten büyük başarı. Kimbilir o ünlüler ne
yollardan geçip ne vadireler atlatmışlardır bu günlere gelene kadar. Eminim yaşadıklarının
tamamına yakını da anlatılmayacak şeylerdir.
Evet sonuç olarak ben hala “müzik”
yapıyorum. Çoğu kişinin işine gelmese de, istemese de, müzikle var oluyorum. Ve
benim çizgim bu. Karakterim yaptığım müzikle bağdaşık. Bir resimde, bir
şarkıda, sahnede neysem oyum. Gerçeğim. Bu benim. Kabul edemeyenlerle sonsuz
bir mesafedeyim bazılarınaysa koşul gereği katlanıyorum. Gerçekler acıtır, peki
neden ? Çünkü gerçekler (doğrular) yamuk olanın korkusudur. Üzdükleri gibi
üzülmek istemezler nedense ?
BURAK KIRMIZITUNA VİDEOLARI İÇİN TIKLA:
BURAK KIRMIZITUNA INSTAGRAM SAYFASI İÇİN TIKLA: