Sayfa Görüntüleme Sayısı

20 Temmuz 2020 Pazartesi

MÜZİK HAYATIMDA


İster oku ister okuma, ister gör ister görme, ister duy ister duyma “doğruları” değiştiremezsin. Ve onlar hep var olurlar, sen inat ettikçe karşına çıkarlar. “Doğru”, sayı olarak en fazla beynin onayladığı ortak sonuçtur. Kişilerin kendilerine göre oluşturdukları doğrular çelişkilidir, görecelidir, gerçek olan tek bir doğru vardır o da en net olanıdır. Bulanık ve karışık bir şeyi anlamak, görmek ve çözmek zordur.
Böyle bir girişten sonra “müziğin hayatımdaki sonucu” hakkında bir şeyler yazmak istiyorum.
Hayatımda müzik ilk olarak çocukluk arkadaşımdı sonra gençlik aşkım oldu, şimdiyse hayat arkadaşım. Her müzik yapan insanın bir başlama hikayesi vardır. Bunun genelde çocukluk yaşlarda başladığı hep anlatılır. Müziğe ilgi çocukluk yaşlarına rastlasa da bu durum herkesin başarılı olmasına yada iyi olmasına dair hiçbir garanti vermemektedir.
Müzik konusuna daha erken yaşlarda daha ciddi ve sağlam bir gözle (profesyonel olma hedefiyle) bakmamın gerektiğini geç anlamış oldum. Böylelikle maça biraz geç dahil oldum. Taa geçmişten bu günüme, gerek kendi yağımla kavrularak gerekse birkaç yardım sever sanatçı ve sanat severin desteğiyle geldim. Bu arada “kadın yada gay olmadan ve çıkar ilişkisinde bulunmadan bu işi icra etmek zor”, bunu yeni başlayan arkadaşlara da bir uyarı olarak burada söyleyeyim. Gurur yapmamanız ve her türlü kafanıza yatmayan şeye dahil olmanız da gerekiyor. Aptalca ortamlarda, boş muhabbetlerle filizlenip basitlikle yoğrulmuş ilişkilerin size gerekeceğini üzülerek belirtmek isterim. Sanatsal ortamlar pek aramayın, hayal kırıklığı yaratır. Ben bunlara dahil olmadım, gerçekten beceri ve dürüstlüğüne inanabileceğim bir menajer, danışman, pr’cı…. (adı her neyse) ile de karşılaşmadığım için de müzik dünyasında kısır kaldım. Her ne kadar kalitesine ve ruhuna güvendiğim çalışmalar yapsam da bilinmedi, kıymet görmedi, fark edilmedi yada fark edilmek istenilmedi. Kimse tarafından doğru düzgün anlaşılmadı. Kimsenin gözüne de sokmadım yaptıklarımı. Sokmam gerekiyordu. Tok satıcı gibi oldum. Dik ve emindim. Pişman da değilim bundan. Müzik çeşmeden devamlı akan bir su gibidir. Öyle çok ve yoğun akar ki kaç kişinin bardağı dolmak üzere size denk düşecektir, tamamıyla bardağın sahibinin keyfine kalmıştır. Çünkü akan çoktur, alternatif çoktur. “İyi olmak” bu piyasada tam bir muammadır. Ağzını şapırdatan bir lamayı şarkı söylüyor sanıp alkışlayacak beğeni anlayışı olmayan milyonlarca insan bulunmakta.
Gelelim hayatımdaki müziğin ve benim bulunduğum noktanın böyle olmasının nedenlerine:
Kendimde gördüğüm eksiklikten yukarıda bahsetmiştim. Bunun yanısıra şanslı olmanın bu konudaki gereken oranını da hesaba katmış olursak, müzik konusunda istediklerime ulaşmak için yeterli olamıyorum. Azim; evet sonuna kadar. Israrcı olmak; evet bu konuda da herhangi bir eksiğim olmadı. Öğrenme; elbette hep buna açık oldum. Eleştrilmek; itirazsız dinledim. İnsan ilişkileri; sizi temin ederim ki kimseyi üzecek ve sinirlendirecek hiçbir şey yapmadım.
Gelelim lafın özüne; iyi ki dünya çapında bir şarkıcı değilim, iyi ki servet içinde yüzmüyorum. Bunu neden mi söylüyorum ? Anlatayım:
Kesinlikle, "başaramamanın" bedelini birilerine kesmek için burada bunlardan bahsetmiyorum. Üstelik “başaramamak” kelimesini daha ulaşacak hedeflerim olduğu ve bunlara henüz ulaşamadığım için telaffuz ettim. Yoksa, teyp kasetlerine şarkı dolduran o Burağa müzik alanında yaptıklarımı anlatsanız, gülmekten katılır, bir türlü inanmazdı. Kendimi yol kat edebilmiş olarak görmek beni gururlandırıyor.
Müzik olanında elinizi güçlü kılacak iki üç şey varsa onlardan biri de: “Destektir”. Sizi motive edecek, inancınızı ve azminizi taze tutacak insanlara ve sözlere ihtiyacınız vardır. Bu sizin ayakta kalma ve mücadele etme sürenizi de uzatır.
İşte bu noktada hiç ama hiç kimse tarafından destek göremeyince nasıl bir sonuç olması beklenebilir ki ? Buna rağmen gerçekten iyi bir iş çıkarmışım. Ailem ilk maxi single albümüm çıktığında ufaktan bir heveslenmişti. Albüm aşamasında bana bu konuyla ilgili fazla soru sormadılar. Albüm çıktktan sonra müzikle (albümle)  ilgili bir yoğunluk yaşamadığımı görünce iki hafta sonrasında müziğin evde “m”si geçmedi. Babamın ikinci klibimi çekmem için küçük bir bütçeyle bana destek olduğunu hatırlıyorum, o kadar. Annem bu işi hep benim için “heves” olarak gördü. Müzik albümü çıkarmış olan birine “tamam hevesini aldın işte” diyebildi. Annem de, babam da müzik konusunda ne yapmam gerektiğine dair hiçbir fikrini benimle paylaşmadı. Beni ittirmedi. Yani benim “müzik aşkını” ve bendeki “sanata yatkınlığı” göremediler her halde. Bazen görmek istemediklerini bile düşünüyorum. Çünkü memur kafasında insanlar olduklarını bildiğimden benim de “git işe, gel eve, ay sonunda al maaşını” güzergahında yaşayan insanlardan olmam onları çok mutlu edecekti. Böyle olmasını istememi istediler. Ama asla ben “müzik” dışında hiçbir şeyi beceri ve kazanç anlamında icra edilebilir görmedim. Hiçbir şeyi meslek olarak göremedim. Otellerin yiyecek içecek departmanlarında çalıştığım günlerde nasıl zorlandığımı, nasıl can çekiştiğimi bir Allah bir ben biliyorum. İnsanın sevmediği bir şeyle zorla ilgileniyor olması ne katlanılmaz bir durumdur. Ailem yavaş yavaş müzikten kopacağımı düşündü hep. Hala da düşünüyorlar, benim hala müziğe bağlılığımı görmelerine rağmen. Yani anlayacağınız ailemin müziğime karşı göstermiş oldukları destek çok zayıf kalmıştı. Asla bana sesin güzel değil yada bu iş sana yakışmıyor demediler. Annem ve babam konser sonlarında hep ne kadar güzel geçtiğinden bahseder beni tebrik ederler. Ancak bana değil de Türkiyedeki Müzik piyasasına karşı güvenleri yok belli ki. Ama yine oğullarını daha kuvvetli desteklemeleri gerekirdi. Bence aileler çocuklarının küçük yaşlardayken yatkınlık ve meraklarını iyi gözlemleyerek ve de önemseyerek ona göre meslek kazandırmaya yönelik bir girişimde bulunmalılar. Benim merakım önemsenseydi ve bu konuda iyi yönlendirilebilseydim eminim müzik adına çok daha fazla şeyi başarmış olacak, önemli işlere imza atacaktım. 
Sevgili kızkardeşim de uzakta kaldı. Yani bu konunun uzağında. Albümde bulunan “Bir Şarkı Dilimde” parçasının back vokallerinin biri de o’dur. Ancak sonrasında ondan da gerekli desteği göremedim ne yazık ki. Sosyal medyada paylaştığım müzik çalışmalarımın beğen tuşuna dokunmadı. Kendisi çok nadir müzik çalışmamı paylaşır. O da bana, bu konuda ne yapmam, ne denemem gerektiğine dair bir fikir vermiş değildir. Müzik hakkında uzun uzun yaptığımız herhangi bir sohbetimiz olmamıştır. Ben konusunu açtığımda hareketlerinden sıkıldığını anlardım, kestirme ve kısa cevaplar verirdi bana. Eşi de müzik hakkında tek bir kelime benimle konuşmuş değildir. Ve sosyal medyada da herhangi bir desteği olmamıştır.
Sülalemizin diğer fertlerine gelince; size çıkardığım müzik albümünü tebrik etme adına kimsenin bana telefon açmadığını söylesem… Yüzyüze karşılaşmalarımızdaysa bahsini bile etmediklerini söylesem… “Nasıl gidiyor, sahne var mı” diye hiç biri, hiçbir zaman sormuş değildir. Sosyal medya sayfalarımda kendilerinin bulunmasına rağmen hiçbir müzik paylaşımımı beğenmediklerini ama yine de sayfamda bulunarak paylaşımlarıma gizli takipçilik yaptıklarını söylesem… Şu an hiç biri müzikle ilgili olan sosyal medya sayfalarımda bulunmamaktadır çünkü tarafımdan çıkarıldılar. Hiç kimse sanat yapan birini yok sayamaz. Bu onların saygısızlığını ve güzel olan her şeye karşı tahammülsüzlüğünü gösterir.
Arkadaş desteğini sorarsanız yine farklı bir şey söyleyemeyeceğim sizlere. Senelerdir sosyal medya sayfamda bulunan ve bizzat yüz yüze görüşüklüğümün olduğu kişiler de dahil hiç kimseden destek görmedim. Ne beğeni, ne paylaşım, ne bir taktir mesajı…
Ne büyük çekememezlik, hazımsızlık değil mi ? Kabullenememe. Yabancı, tanımadığım insanların böyle olmasını bir yere kadar anlayabilirim ama yukarıda bahsettiklerimi hiçbir aklı selim kafa anlayamaz. Konserlerime de annem babam (bazen kardeşim) dışında hiç kimse katılmamıştır. Bir keresinde isim vermeyeceğim lounge club’ın birinde verdiğim bir konserde ilk defa aile ve akraba çoğunluğunu yakalamıştım. Onun da merak ettiklerinden katılım gösterdiklerini düşündüm. Bir daha da hiç birini müzik ortamımda görmedim zaten.
Müzik çevresinden tanıdıklarıma gelince, mutlaka kendilerinin işine yarayacak bir durumda yanımda belirirler. Mesela sahnede bana eşlik etmeleri için yüksek ücret ödediğimde, yada mekanına yüze yakın rezervasyon aldıracağımı gördüğünde…gibi. Müzikle uğraşan, yapmacık ve sanatçı ruhu taşımayan milyonlarca insan olduğunu görüyorum. Egosundan, değil seni, boynundan aşağısını bile göremeyecek durumda olanları… İşini sevmeden yapan, sahnede uyuyan, şarkıları değil yaşamayı, onları çalmayı bile bilmeyen milyonlarca enstrümanist var olduğunu biliyorum. Şimdi kalkıp bunlardan nasıl bir destek bekleyebilir insan. Her şeyin elbette doğrusu, düzgünü, iyisi vardır. Ancak müzik için yüzde on bile demeye dilim varmıyor.
Derler ya; “her şeyden tek bir şey kalana kadar bir umut vardır.” diye. Bana kol kanat geren, beni inanılmaz destekleyen, benim en iyilerden biri olduğuma sonuna kadar inanmış tek bir şeyim oldu müzik hayatımda. Kalan tek bir şey: sevgili eşim. Hakkını ne yapsam ödeyemeyeceğim insan. Benim için yapamayacağı şeyin olmadığı kadın. Kendi işleri yetmezmiş gibi benim müzik alanındaki her detayımla severek ve isteyerek ilgilendi. Ona ne kadar teşekkür etsem azdır. Bunu anlatacak en güzel kelimeleri bulup bir araya getirmek gerçekten çok zor. Bana olan inancın güç veriyor, iyi ki varsın.
Bu yüzden müzik yapan yada yapacak olan insanların destek görmesi ve aşağılanmaması şart. (tabii ki maymunluk yapmıyorsa) Onlara da herkese olduğu gibi şans verilmesi (eşitlik) şart. Müzik “SEVEN” müzik yapanlara (sanat yapanlara) saygı duyan işletmecilerin var olması şart.
Eğer müzik alanında küçük istekleriniz bile karşılık bulmuyorsa bilin ki bunun nedeni “İNSANLAR”dır. İnsanın tek engeli “İnsan”dır. İç kirliliğin çoğalmakta ve bu kirlilik her şeyi yerle bir ettiği gibi bu duygusal işe de fazlasıyla zarar vermektedir.
Bu yüzdendir ki yazımın başında “çok ünlü olsaydım kimbilir neler olurmuş” diye serzenişte bulundum. Televizyonun yada yazılı basının magazin haberlerinde gördüğüm ünlü insanlar tanıdıklarıyla neden bu kadar ters düşüyor şimdi daha iyi anlıyorum. Bu mücadeleyi verip bir yandan da sanat yapmak vallahi gerçekten büyük başarı. Kimbilir o ünlüler ne yollardan geçip ne vadireler atlatmışlardır bu günlere gelene kadar. Eminim yaşadıklarının tamamına yakını da anlatılmayacak şeylerdir.
Evet sonuç olarak ben hala “müzik” yapıyorum. Çoğu kişinin işine gelmese de, istemese de, müzikle var oluyorum. Ve benim çizgim bu. Karakterim yaptığım müzikle bağdaşık. Bir resimde, bir şarkıda, sahnede neysem oyum. Gerçeğim. Bu benim. Kabul edemeyenlerle sonsuz bir mesafedeyim bazılarınaysa koşul gereği katlanıyorum. Gerçekler acıtır, peki neden ? Çünkü gerçekler (doğrular) yamuk olanın korkusudur. Üzdükleri gibi üzülmek istemezler nedense ?







BURAK KIRMIZITUNA VİDEOLARI İÇİN TIKLA:


BURAK KIRMIZITUNA INSTAGRAM SAYFASI İÇİN TIKLA: