Sayfa Görüntüleme Sayısı

7 Mayıs 2016 Cumartesi

YORUMLAR


 
 
 
Hayatınızın bir anında bazı şeyler önünüze çok fazla çıkar ve siz onların yanından gelip geçme vurdum duymazlığını gösteremezsiniz yada rahatsız olur üzerinde konuşmakta fayda görür; cevaplar arar, çözümler bulmaya çalışırsınız.

-Sosyal medya kanallarından sadece Facebook sayfasını kullanmaktayım. Twitter ve instagram profilim yok. ‘’Facebook’’ benim için, resim,yazı,müzik ve sohbet paylaşımlarının yapıldığı, bilgi dağarcığını zenginleştirmek için açılmış sayfalardan da faydalandığım keyifli bir zaman geçirme alanıdır. Ayrıca benim için reklam kaynaklarından biridir. Kesinlikle sayfamda, moral bozucu bir haber, kötü görüntüler, dini yada siyasi bir paylaşım yapmamaktayım. Facebook’tan, beş senedir listemde arkadaşım olarak gözüken ve benimle hiçbir şekilde iletişime geçmemiş tanımadığım yada tanışmadığım biri için aldığım tebrik paylaşımından tutunda, daha önce tanıdığım facebook arkadaş listesinde bulunan kişilerin yıllardır bir ''merhaba'' dememesine, beş bin arkadaşa sahip üstelik iki hesap açmış olan insanlardan, elli yaşındaki bir teyzenin oyun isteği göndermesine, dünyaca ünlü bayan top modellerinin resimleriyle hesap açarak dini paylaşımlar yapanlara ve bir önceki akşam kadehlerle barlarda poz veren hatunların bir sonraki gün (Cuma) ‘’Hayırlı Cumalar’’ temennilerine kadar uzayıp giden garip örnekleri barındırmasına rağmen sosyal medyada kendime hitap eden bir şeyler bulmaya çalışıyorum.

- ‘’İma etmek’’ söylemek istediğini benzer bir şeyle pekiştirerek ifade etmek,  dolaylı yoldan konuşmak,  örnek göstererek anlatmak, ‘’gelinim sana söylüyorum kızım sen anla’’ yapmaktır. İma eden ya söyleyeceklerinden emin değildir ya da karşı taraftan tepki almaktan korkuyordur. Benim hayatımdaki insanların gelip bana, ister benimle ilgili olsun ister başka konularla ilgili olsun açık açık konuşmasını beklerim. Her konuda, kadın yada erkek kim olursa olsun, yokuşa sürmeden, ima etmeden, beklentisini,isteğini,derdini,yanlışımı… v.b benimle paylaşmasını isterim. Düşüncelerini içerisinde saklayan ve kendini kapatan, konuşmaya bile cesareti olmayan ve bu yüzden ima yolunu seçen insanlar bende bir güvensizlik yaratıyor. Hayatımda ‘’O öyle yapmaz gelir bana direkt söyler, ondan duyacağımı ondan önce kimseden duymam’’ diyebileceğim insan sayısıda az ne yazık ki. Mesela düşünüyorumda bir kadın geçiyor karşıma duygularını çatır çatır söylüyor. Ne kadar cesurca, öz güvenli, samimi, medeni ve değerli benim için. ‘’Arkadaş böyle böyle böyle’’ diyor. İşte bu güvenimin başlangıcı oluyor.

-Diyorum ki; ‘’Herkes benden manevi bir beklenti içine girmeden önce kendisine bir bakmasını becerebilmeli. Herkes benim yakınlığıma yada anlayışıma cevap vermeyen, her zaman kendisinin sırtının sıvazlanmasını bekleyen ve de bir noktada durup herkesin her konuda ayağına gelmesini bekleyen insanları hoş karşılamadığımı bilmeli. Ayrıca bana zamanında yakın duran ancak bir süre sonra olmadık şeylerden mana çıkararak kendince tavır almış ve egosunun esiri olmuş olan insanlara da hiçbir zaman hayatımda yer vermediğimi, yer de vermeyeceğimi görmüş olmalı. Net olduğumu ve anlaşılmayacak bir şeyin olmadığını düşünüyorum. Umarım bu kısa açıklama birilerinin aklından geçen bu konuyla alakalı şeylere cevap olabilmiştir.

-Kimseyle hiçbir konuda bir yarışım yok. Kafamı dolduracak ve karıştıracak şeyler istemiyorum. Kendimle hiçbir şeyi kıyaslamıyorum. Zaten bir şeylerden kendinizi sıyırmayı başarabiliyorsanız üzülmezsiniz. Yapmak istediğim hayatımdaki şeyler çok yalın; ‘’Müzik yapmak, ailemle ve seveceğim insanla dingin bir hayat yaşamak. Komplike’lere laf yetiştirecek heveste değilim.

-Benim adıma bazılarına dert olan şeyler inanın bana dert olmuyor. Benim hiç dikkatimi çekmeyen herhangi bir konuda insanlar beni de konuya dahil ederek konuşuyor. Görüş bildiriyor. Oysa ki beni ne o konu, ne konuşan o kişi hiç alakadar etmiyor. İlgilenmiyorum zaten haberim bile olmuyor. Her konuda bu böyle…Müzik de dahil. Bazıları, bazı şeylerin umurumda olduğunu sanar; bunları önüme çıkararak, kaygılanacağımı, sinirleneceğimi yada ilgileneceğimi zannederler. Ve hiç birini tutturamazlar. Birine ‘’Seni anlamıyorum’’ diyorsam mutlaka umurumdadır. Yada bir şey için, iyi yada kötü tepkileniyorsam… Hareketsiz kalmış ve konuşmuyorsam, kesin içimden gülüyorumdur.

- Bir arkadaşım bak sana ne izleteceğim dedi. Bir baktım malum evlilik programlarından biri. Pala bıyıklı genç bir arkadaş talip olmuş genç bir kız arkadaşa. Genç arkadaş bir clup’ta kapı görevlisiymiş. Kendisi anlatıyor: ‘’Gezmeyi sevmem, kurabiye yapan kadın bana uymaz bize ters gelir. Bana dolma saracak kadın, börek açacak kadın gerek. Benim kadınım, yolda yürürken ne sağa ne sola bakabilir sadece önüne bakacak. Belki ben evlendikten sonra köye yerleşeceğim, benimle oraya gelip basma şalvar giymekten, bana çeşmeden su taşımaktan, tarlada çalışmaktan gocunmayacak, ben eve geldiğimi kapıda terliğimle beni karşılayacak, çamaşır suyu kokacak, temiz olacak……..sayıyor arkadaş. Genç kız arkadaşımız ne diyor biliyor musunuz? ‘’Tamam benim için problem yok, istediğin zor şeyler değil,yaparım’’ Arkadaşıma şaşkınlıkla bakıyorum katılarak gülüyor bana ve ‘’bunu da izle’’ diyor: Aynı erkek arkadaş programın başka bir bölümünde yine bir önceki gibi fiziği gayet yerinde olan aklı başında gibi gözüken bir bayan arkadaşla görüşüyor. Benzer şeyleri ona da söylüyor. Hatunun verdiği cevap: ‘’Ben zaten maço erkeklerden hoşlanırım. Her şeyi bilerek geldim. Sert duran erkekler daha cezp ediyor beni….’’ oluyor.  Dikkat ederseniz, kendi istek ve bilinciyle bu profildeki kişilerle birliktelik yaşayan bayanların çoğu sonradan şiddet gördüm diye şikayet eden kişiler oluyor. Arkadaşıma dönüp diyorum ki; ‘’Çok az şeyde yanılıyorum, bundan sıkıldım. Çünkü insanlar doğru görenle ve doğrusunu söyleyenle pek karşılaşmak istemiyor. Allahtan bu gerçekleri ortaya sunan başka kanallar var: Medya var, hayat var, zaman var. Zaman yalan söylemez’’ Gülüşüyoruz.

 -Değişmesini istediğim şeylerden biride oturmuş kötü şablonlar. Hayatımızda bazı şeyler kemikleşmiş şablonlar halinde yer alır. Birileri için tasvirler vardır ve gerçekten de onlar bu tasvirden dışarı çıkmazlar. Değişmek de istemezler. Bir taksici için, bir servis şöförü için, bir minibüscü arkadaş için bilinen ve değişmeyen vasıflar vardır. Bir minibüs şoförüne, açılan mahkemelerine gidemediğini anlatırken kulak misafiri oldunuz mu? Davalarını da çekinmeden anlattığına; kaza, kavga, trafik cezaları…..v.b  Mesela karikatür dergilerinde bir sürü karakter çizilir. Bunların yarısı hayatın içinden tiplemelerdir. Bu tiplemelerin verdiği cevaplar ve hareketler karikatürleri süsler ve biz onlara güleriz. Şahsen ben kendimi bir karikatürde görsem ve herkesin bana gülüyor olduğunu bilsem hemen kendime çeki düzen vermeye başlar değişime giderdim. Gerçek hayatta da bu insanların ısrarla kendini yontmama isteği bana hep ilginç gelmiştir. Herkesin aynı standartta, çizgide, adı herneyse olması mümkün değil tabi. Ancak kötü örnekler düzelebilir. O imajı üstlerinden kaldırmak isteyebilirler.

-Kötü hallerden gurur duyma ve acıdan beslenme de sıkca tercih ettiklerimizden. Bu da kafama takılır hep. Ben olsam anlatmam. Bu paylaşımları gereksiz buluyorum. Bir insan ‘’master’’ yapar yüksek okul bitirir gurur duyar anlarım ama ‘’tezeğin üzerinde uyumaktan’’ gurur duyanı anlamam. Git samanın üzerinde yat. Yatacak yer mi kalmadı. Artık ajitasyonlu kurgulanmış kahramanlık hikayelerine kimse inanmıyor. Olmayan başarı ve hayat mücadeleleri yaratmak, özellikle görsel medyada sıkca başvurulan bir yoldu. Eskiden tutuyordu: ‘’Aç kaldım’’ ‘’Bankta yattım’’ ‘’Benim ailem cahil, tarladan çıkmaz’’ ‘’Arabada doğdum’’ ‘’Biz anlamayık,biz şuralıyız’’ ‘’Lokanta camlarına ekmek banardık’’ v.b  Keza bu tür zorluklar yaşamış olsa bile insan bunları bir basamak olarak kullanması ve her zaman dilinin ucunda tutması bana pek doğru gelmiyor. ‘’Zor günlerdi’’ dersin geçersin. Sanatçının hesapta ‘’Halka yakın durma’’ diye bir taktiği vardır. Bu yapaydır. Bunu yıkan yegane şey; ‘’Sanatçıları yada ünlülerin evlerini gezen’’ tv programlarıdır.

-Yaşadığım yere,semte,şehire kendimi yabancı hissettiren ve hayatı zorlaştıran şahıslar iyice çoğaldı. Kalabalık çoğaldıkça sorunlar da çoğalır, kontrol ve paylaşım zorlaşır. Çehreler, tavırlar değişti. Her yerde gözüküyor olmaları da beni tedirgin ediyor. Bu insanlar daha önce yok muydu, nerelerdeydi, neden çoğaldı üzerinde uzunca konuşulabilir. En azından ben, aklıma gelen ilk örnekten; ‘’Gün içinde en az üç defa önüme çıkılıp para istenilmesinden’’ rahatsız oluyorum. Sanki refahım ele geçiriliyor. Tv’de haberlerin bir saat boyunca kötü ve kahır edici görüntülerle sürüp son üç dakikasının ‘’dünyadan komik görüntüler’’ başlığı altında hazmınızı kolaylaştıracak bir mide hapı formatıyla verilmesini yetersiz buluyorum.

-Kırk senelik yaşantımda toplum ailesinin bir ferdi olarak gördüm ki hatalarımızı hiçbir zaman kabul etmedik ve her şeyi biz biliyoruz sandık. Ve bir sonuç çıkarttık ki biz içimizde birbirimizden çok uzağız. Dünyada bizden uzak. Ezici, anlamsız bir rekabet içerisindeyiz. Sokakta yürürken bile insanlar birbirine saygı duymuyor. Tahammülümüzün, anlayışımızın ve sevgimizin cepte kalan bir kırıntı olmasından kaygılanmakta ve üzüntü duymaktayım.

 -Güvenebileceğimiz genç nesil yeterli değil. Zayıflar. Hayatı yanlış tanıyorlar ve aileler evlat yetiştirme konusunda çok önemli bir noktadalar… Bu kanaate varmamı sağlayan öyle çok örnek gördüm ki… Ayrıca bu konudaki yakınmaları da insanlardan dinlediğim de çok oldu. Kötü örneklerden, kimseyi mahçup etmek istemediğimden dolayı bahsetmeyeceğim.  Bu konu hakkında çok satırda doldurmayacağım. Kısaca; ‘’ *Hayat ikinci plana atabileceğimiz şeylere öncelik verecek kadar uzun değil. Kolayda değil… Bir gencin bunu anlaması için ailesini kaybetmesi gerekmemeli. *Vurdum duymaz olma gibi bir lüksümüz yok. Ülkemize,ailemize,topluma karşı sorumlu olduğumuz ve görmezden gelemeyeceğimiz noktalar var. *İlk önce kendinize saygı duymayı (kendinize yakışanı belirlemek) öğrenmek sonra da karşınızdakine saygı duymayı öğrenmek gerekiyor…’’


 



                                                                                                                               
www.burakkirmizituna.com 

 


  

              BURAK KIRMIZITUNA VİDEOLARI İÇİN TIKLA: