Sayfa Görüntüleme Sayısı

30 Mart 2016 Çarşamba

’’PÜRİTEN AHLAK’’ & ''MUTLU İNSANLAR NELERİ FARKLI YAPARLAR ''

 

Değerli doktorlarımızın insan psikolojisi hakkında açıklamalarda bulundukları iki güzel yazıyı paylaşmak istedim.
 
 
 
                  ’’PÜRİTEN AHLAK’’ SAHİBİ MİSİNİZ?
 Püritenler; baskı, ceza, korkutma, tehdit ve sindirme gibi unsurları uygulayarak, hayatlarını, doğru, adaletli, sevgi dolu yapmaya çalışırlar. Püritenler dar kafalıdırlar. Onlara göre kurallara uyanlar iyi, uymayanlar kötü insanlardır. Her şeyi siyah beyaz kodlarında algılarlar. Gri rengi kabul etmezler. Ahlaki erdemleri yaşamanın, bizzat bir ödül olduğunu düşünmezler. Her şeyi cennet ve cehennem ikilemi gibi katı ve esnek olmayan kalıplara oturturlar. Eğer suç ve günahkarlık söz konusuysa, kendilerini Tanrı’nın görevini yapma konumunda hissederler.

İddiacıdırlar, çalışmayı ve başarıyı çok severler.Tedbirli davranmak tutkularıdır. Her zaman doğru olanı yapmak isterler. Püriten kişiye göre hiçbir hata, önemsiz değildir. Beklentileri  daima yüksektir. Göğüslerine birkaç madalya eklemek diğer bir tutkularıdır. Büyük püritenler, küçük püritenleri madalya, makam ve rütbe ile çılgınca çalıştırırlar.

Bu püriten eğer baskın kültüre mensup biri ise, diğer kültürleri yok etmekten zevk alır. Bunların “Ya sev, ya terk et” tarzındaki şovenizmi sloganlaştırdıkları görülür.

Silahları; çok çalışmak, kurallara bağlılık, ayrıntılara önem vermek, hoşlanma duygusunu ertelemek, gerekirse başka yaşama bırakmaktır.

Kişiliklerini işleten en büyük mekanizma, yanlış bir şey yapmaktan ölesiye korkmalarıdır. Onlara göre hiçbir hata önemsiz değildir. Her şeyi sıfır hata  ile isterler. Sadece kendileri için değil, diğer insanlar içinde hissederler. Hatasız  bir ortamda olduklarına  inandıklarında  ancak kendilerini güvende hissederler.

Püriten kişi toplumdaki tatsız, can sıkıcı işleri başarı ile halleder. Bu kişi birinci adam olursa, vay onun yanında çalışanların haline demek gerekecektir. İkinci adam olurlarsa büyük  bir boşluğu doldururlar.

Püritenlerin kontrol duygusu;

Püritenler eğer yönetici iseler, başkalarının yaşamını kontrol ederek ancak kaygılarından kurtulabildikleri için, son derece yıpratıcı ve  yıkıcı olurlar. Obsessif kişiler bir insanın ne yaptığını ve nasıl yaptığını kontrol eder, onlarda mükemmeliyetçidir. Püriten kişi ise diğer insanların ruhunu kontrol etmek isterler. Başkalarının onu sevmek gibi bir zorunluluğu vardır. Kendisini sevmeyen insanı kolayca düşman kategorisine atabilir.

Sorumluluk sahibi, akıllı, çalışkan fakat katı, esnek olmayan yapıları nedeniyle kolayca öfkelenirler. Yakınlarına hayatı dar ederler. Doğru ve ateş gibi yakıcı eleştirileri vardır.

Kötü bir dünyada değeri bilinmemiş, başkalarının gevşekliği yüzünden bunalmış hayal kırıklığı içindeki  insanın  ruh hali ile hep kızgın ve gergindirler. Kontrolü kaybetme duygusu onların öfkesini çok artırır. Başkasını onayladıklarında veya evet dediklerinde hata yapabilecekleri korkusu içerisindedirler. Ne yapmanız gerektiğini size söyleme istekleri en büyük tutkularıdır.

 Prof. Dr. Nevzat Tarhan 

          Memory Center  Nöropsikiyatri Merkezi

 

 
      MUTLU İNSANLAR NELERİ FARKLI YAPARLAR ?

İllinois Üniversitesi’nden psikolog Ed Diener ve Virginia Üniversitesi’nden psikolog Shigehiro Oishi’nin 48 ülke kapsamında yürüttüğü çalışma sonuçlarına göre, mutluluk yaşamda bir anlam aramak, zengin olmak veya cennete gitmek gibi tercih edilen birçok kişisel hedefin önüne geçiyor. Mutluluk sadece kişinin kendini iyi hissetmesine yarayan birşey değil, kişiye sağlık açısından da iyi geliyor. Hem psikolojik açıdan, işyerinde motivasyon, daha iyi kazanç ve yaratıcılığı tetikleme gibi elle tutulmayan avantajlar getirdiği gibi, bağışıklık sistemini güçlendirdiği de çalışmalarla kanıtlanmış durumda. Çoğumuz için mutluluk birçok pozitif hissin yanında huzur, memnuniyet ve tatmin olarak özetlenebilir. Duygulara bağlı olduğundan ve kişiliklerin içine girmesinden dolayı, mutluluğun tasviri oldukça değişken olabiliyor. Ancak gerçek mutluluk güzel olayların gerçekleşmesiyle yükselen ve hızla kaybolan bir duygu değil. Bilakis gerçek mutluluk dopamin seviyelerinin yükselmesinden çok daha uzun süren sırf duygularla yönünü bulmayan beynin seçimleriyle şekillenen bir ruh hali.
Mutluluğun Sırrı Hayata Bakışta Gizli;
Mutlu olmaya aslında alışkanlıklarımız ve seçimlerimizi doğru yöneterek ulaşılabiliriz. İşteki davranışlarımız, arkadaşlarımız ve ailemizle olan ilişkilerimiz, hayatımız ile ilgili önemli kararlar, kendimizi iyi hissetmemiz açısından büyük rol oynamakta. Mutluluk üzerine yapılan son çalışmalara göre, kendimizi belirsizlik içinde, rahatsız hatta bir nebze suçlu hissettiğimiz anlar yaşamımızda en çok aklımızda kalan ve en çok keyif aldığımız zamanlarla iç içe. Omuzlarımıza ağırlıkları büyük yani…Bu saptamanın sonucunda, mutlu insanların alışkanlıkları kıran, rahatlarını bozmaya, riske girmeye çekinmeyen insanlar olduğunu görüyoruz. Olayları ve kişileri hazım edebilen insanlar olduğunu görüyoruz. Ama asla bu; bir yanlışı görmezden gelme olarak algılanmasın.
Bunu aşan insanlar konuşan, iletişim kurabilenler olarak karşımıza çıkıyorlar. Empati yaparak anlamaya çalışmak ve karşısındakine beraber yol alabilmek için bir fırsat tanımak, mutlu olmayı isteyen ve kendini suçlu hissetmek istemeyen insanların tercih ettikleri bir yol olarak gözüküyor.
Farklı şeyler denemeye ne kadar isteklisiniz? Bu son derece basit bir akşam yemeği kararı da olabilir, paraşütle uçaktan atlamak gibi bir macera da olabilir. Hayata renk katmak mutluluğun tadı tuzudur. Mutluluğu sürdürülebilir hale getirebilmek için hep sevdiğiniz şeyleri yapmak yerine farklı deneyimlere açık olmalısınız. Bu tür farklılıklara açık olma halinin altında merak yatmakta. 2007 yılında Todd Kashdan ve Colorado Devlet Üniversitesi psikologu Michael Steger 21 günlük bir çalışma yürüttüler. Bu süre zarfında katılımcılar günlük aktivitelerini kaydettiler ve çalışma sonunda en çok heyecan duydukları günlerin merak ettikleri şeylerin peşinden gittikleri günler olarak tanımladılar. Böyle zamanlarda merakları onları yeni şeyler öğrenmeye itmiş, öğrendikleri sonucunda karşısındakilere teşekkür etmeye ve çevrelerindekilere yardımcı olmaya kadar kendilerini yararlı hissettikleri işler yapmışlar.
Merak insana bilinmeyenin kapılarını aralar, bilinmeyeni çözme hissi ise, kişiye anlık mutluluklar getirir. Merakla çıkılan yollar kolay değildir, kimse bilinmeyenden haz etmez, bilmek ve önüne çıkanları kontrol edebilme isteği her insanın doğasında vardır.  Ancak ne kadar riske girip bilinmeyen yolu yürümeye başlarsanız, o kadar çok şey öğrenir, o kadar güçlü ve akıllı olursunuz. Her zorluk yeni bir deneyim yeni bir mutluluk kaynağı olacaktır. Bunu yanlış yorumlayıp sürekli kendinizi tehlikeye atın, bilinmeyene gidin diye düşünmemek gerekir. İnsan keyif aldığı şeyleri yapmaya devam etmeli ancak zaman zaman riskli gördüğü sonucunda kazanımlar ve kayıplar olabilecek farklı yolları da es geçmemelidir.
Mutlu insanlara yönelik standartlaşmış bir eleştiri; hayata gerçekçi bir yaklaşımlarının olmaması üzerinedir. Kötülüklerden, problemlerden, zorluklardan mümkün olduğunca uzak kalarak yaşamlarını sürdürürler. Memnun olan insan olaylara daha az eleştirel yaklaşır. Yabancılarla etkileşimlerinde son derece açıktır, karşısındakine şüpheyle yaklaşmadığı gibi, hızla güven duyar. Dolayısıyla, mutlu insanlar aldatılmaya, dolandırılmaya daha açıktır.
Mutsuz insanlar; örneğin depresyondaki insanlar da, tam aksine detaylara çok önem verir. Örneğin, karşısındaki insanın ruh halindeki en ufak değişiklik, konuşma sırasında onaylama veya reddi işaret eden en ufak bir mimik, asla gözlerinden kaçmaz. Çevresindeki insanların ruh halinin analizini depresif insan mutlu insandan çok daha etkili bir şekilde yapar. Ancak, detaylara çok fazla takılmak da insanı çok yorar, yıpratır, doğal hareket alanını daraltır. Herşeyin azı karar, çoğu zarar sözünden yola çıkarak tamamen mutlu ve hayattan tatmin olmanın da kişinin kendini daha ilerilere taşımasında engelleyici olabileceğini vurgular çalışmalar. Psikolog Oishi ve arkadaşlarının çalışmasında gerek okul gerekse iş hayatında mutluluk endeksinde 10 üzerinden 9 puan alan kişilerin daha az puan alan kişilere göre performansları konusunda daha az hırslı olduğu kaydedilmiştir. Mutlu insanlar çoğu konuda tatmin olduklarından daha fazlasını istemezler ya da bu uğurda daha fazla çabalama gereğini görmezler.
Kötü gün dostu olmak deyimini hepimiz duymuşuzdur. Herşey kötü gittiğinde, iflas ettiğinde, işinizden atıldığında veya evliliği bittiğinde arkadaşınızın yanında olmak. Yakın zamanda yayınlanan bir Gallup Dünya Anketi’nde, mutluluğun en önemli göstergesinin kötü zamanlarda destek için aranabilecek bir yakın arkadaş olduğu belirtilmiş.
Evet, böyle zamanlarda destek çok önemlidir. Ancak aynı destek ya da daha doğru ifade etmek gerekirse, beraber kutlama ihtiyacı iyi günlerde ortaya çıkar. Arkadaşının mutluluğunu veya başarısını onu kıskanmadan, gıpta etmeden paylaşmak belki kötü günde yanında olmaktan daha da önemlidir. Kişiye gerçekten değer verdiğini o zaman gösterirsin.  Kaliforniya Üniversitesi Santa Barbara’ya mensup psikolog Shelly Gable romantik ilişkilerde de partnerlerin birbirlerinin profesyonel başarılarına gösterdikleri olumlu tepkileri ilişkiyi güçlendirdiği, başarıya ilgisizliğin ise ilişkiyi sonlandıran faktörlerin başında geldiği gözlemleniyor. Bir arkadaşınızla başarınızı paylaşmayı neden istersiniz? Başarılar kutlandıkça daha gerçek ve kalıcı hale gelir, bir haber olmanın ötesine geçer ve bir deneyime dönüşür. Asla iki dost arasında ego olamaz, olursa dostluk olmaz. Psikolojik açıdan sağlıklı insanlar her duygu için bir zaman olduğunun bilincindedir. Negatif duyguları yok saymak yerine, bu duygularıyla yüzleşmeyi seçerler. Örneğin, bir meslektaşlarının başarısını çekemiyorlarsa, onun her toplantıda söz aldıktan sonra patronun övgülü sözlerini dinlemekten sıkıldılarsa yada bir eseri biri icra ediyorken izleyen devamlı kötülüyorsa, nedenini kendi içinde aramalılar: Neden böyle durumlarda kendimi kötü hissediyorum? İşe katkı sağlayacak fikirlerimi ben neden dile getirmiyorum? Yaklaşımımı nasıl değiştirebilirim? diye kendilerine sormalılar. Bir insanın, bir insandan yada bir durumdan neden rahatsız olduğunu çözebilmesi ilk önce kendisini sonra karşısındakini hem sağlık açısından hem de sosyal açıdan hafifletip rahatlatacaktır.
Olumlu insanlar negatif duygulardan kaçmazlar. Hayatın hayalkırıklıklarıyla dolu olacağının bilincindedirler, bu tür duygularla yüzleşmeye hazırdırlar. Olumlu ve olumsuz olaylarla ilgili benimsedikleri yaklaşıma göre, zihinsel bir esneklik gösterirler. Örneğin, sevdikleri bir arkadaşlarının başarısını kıskanmak ve kendini yiyip bitirmek yerine, hislerinin nedenlerinin üstünde dururlar. Arkadaşlarına destek oldukları gibi kendi iç dünyalarını gözlemleyerek neleri değiştirebileceklerine odaklanırlar.
Hayatta olma amacınızın farkındaysanız ne mutlu size. Ancak unutmayın ki bu, kendinize ufak ödüller vermenizin önüne geçmemeli. Hedeflerinize kilitlenmeyi bir kenara bırakmadan da, kendinize zaman ayırabilirsiniz. Zaman zaman uzun banyolar yapmak, masaja gitmek, birkaç arkadaşla iş çıkışı içki içmek…
Hayat sadece yapılacaklar ve katı hedeflerden ibaret olmamalı ancak insanın kendini şımartması da belli sınırlarla limitlenmeli. Eğer sadece sevdiğiniz aktivitelerle hayatınızı doldurursanız, o aktivitelerin keyfini tam anlamıyla çıkamazsınız, gündelik uğraşlar haline getirirsiniz. Örneğin, sıkı bir iş yaşamının ortasında kendinize bir saat ayırıp alışveriş yapmanız tüm gün vitrin bakmaktan daha büyük keyif verecektir.
 
 
 
 
 
  


BURAK KIRMIZITUNA VİDEOLARI İÇİN TIKLA: