Sayfa Görüntüleme Sayısı

21 Aralık 2013 Cumartesi

2013 DE GİDİYOR , BAZILARI DA...



Evet, gönlümden akıttığım her damla sevginin herkese,her şeye ulaşması için bu yıl da uğraştım.Hatalarım olmadı mı? Olmuştur.Kimini telafi edebilme şansım oldu,kimininse farkına varmadım.Ama özümde başta kendime layık olmaya çalıştım.Sevgiyi hak eden,hümanist olan tanıdık tanımadık herkese hak ettikleri değeri vermeye de çalıştım.
''Bu kadar kirliliğin içinde iyi bir şeyler bulabilmeyi nasıl başarıyorsun ? '' diye soracak olursanız.Aslında özellikle aramadığımı,nadir bulunan o insanların ve güzel olayların Allah'ın izniyle karşıma çıktıklarını söyleyebilirim.Aynı ''sevgi'' de olduğu gibi ''iyi bir insan'' da aranarak bulunmuyor.Mutluluk dolu,kötülüklerden arınmış bir ortam bulmaksa çok zor.Hayatıma katılan o güzel insanların ve yaşadığım güzel olayların sayısı tabii ki tadmin edici değil ama ''hiç olmasalardı'' olasılığını düşünerek şükretmeden geçemiyorum.
Bu sene sonunda 2014'ü karşılarken her hangi bir yeni yıl kutlamam olmayacak.Çünkü realist bir gözle genel bir değerlendirme yaptığımda ''insanlığın sınıfta kaldığını'' görmezden gelmenin kendimi kandırmaktan başka bir şey olmayacağını düşünüyorum.Hep öyle yapılmadı mı; Bir şeyler görmezden gelinilerek,boş laflarla süslenip insanlar ve durumlar kurtarılmaya çalışılmadı mı? Hep geçmişte bir kaç insanın yaptığı güzel şeylerden beslenilmedi mi?Güçlü güçlüyü tuttu,çıkarı olan diğerini sevdi. Aslında bazı kıymet verilmesi gerekilen şeyler yada kişiler o şişirme insanlar ve olayların gölgesinde kalmasalardı,biz ülke olarak da dünyanın gözünde farklı yerlerdeydik.İç huzurumuz da müthiş güzel olacaktı o zaman....
İnsanlar huzurlu,mutlu oldukları için birbirlerine kötü davranacak bir nedenleri kalmayacaktı.Düzgün yeni nesiller yetişecekti.Ama gördüm ki her sene yapılan o yeni yıl dileklerinden sonra; hep yanlış olan,sahte olan,zulüm seven,ego'suyla piyasa yapan el üstünde tutulmuş.O zaman bence bunun bedeli ''mutsuzluk''  ''mutlu ve başarılı olmayı sanmak'' olacaktır.Böyle bir yanılgı içerisinde olmayı fark edememek olacaktır.Yeni yıl dilekleriyse bir ''adet'den öteye gidemeyecektir.
Esasında bu benim için kıymetli olan satırları, yapılan ve inatla yapılmaya devam edilen can sıkıcı şeylerden ve insanların karakter yapılarından bahsederek ziyan etmek istemiyorum.Çünkü güzel şeyleri işitmek,okumak,izlemek isteyen insanlarda var.Azınlıkta olsalar da...Ve ben onlar için o güzel şeyleri yapacağım.
Ancak çoğu kişi bunları göremeyecek.Çünkü hayatımda iyilerin arasına karışmış malum kişileri de ''tarafımdan onlara tanınan müsamanın ve kredinin bittiğini'' gözünde bulundurarak ayıklamam gerekiyor.
Ego saygısızlık getirir,yok saymayı şart koşar,size dünyanın kendinizin etrafında döndüğünü hissettirir.Aynı bir şey alıp halüsinasyon görmeniz gibi...Sizi sevgiden yoksun kılar,insanlar hakkında yanılma yüzdeniz artar v.b
Hayatımda hiç egom olmadı.Hiç.....Belki görünüş olarak çok cool görünüyor olabilirim ancak yapacağınız değerlendirmenin değişmesinde bir davranış yada bir sohbet önemli bir rol oynayabilir.Bu yüzden hemen karar vermemek gerekir.İnanın ben bir insan için bir şey söyleyeceksem çok beklerim,çok izlerim.Ne yaptı,ne yapmadı...şartlar müsaitse fikirlerini de dinlerim.Çok affediciyimdir mesela...Hakkını vermek gibi bir takıntım var.En azından aynı fikirde olmasamda saygı duymayı başarabilmişimdir.Bazılarına bakarak gerçekten kendimin hakkını yemek,kendime haksızlık etmek istemiyorum.Her neyse bundan sonra benimle olmayacak kişiler için şunları diyebilirim;
Kendini beğenenlerden,yaptığı şeyleri takdir beklemeden takdir edenlerden hiç hoşlanmam...Şımarıklıktan...İş güzar,duruma göre şekil değiştirenlerden de...Karşısındakini aptal yerine koyanlardan...Saygısızlardan...Hayvanları zevk ve besi aracı olarak kullananlardan...Kadın dövenlerden...Kadını kullananlardan...Her yaptığı şeyi kendisinin iyi yapabileceğini sananlardan...Hak yiyenlerden,adaletsizlikten nefret ederim...Adamcılıktan da...Ezmekten zevk alanlardan...
Kıskançlık,çekememezlik gibi komplekslerim de hiç bir zaman olmamıştır.
Anlayacağınız size göre zor bir adamım bazısına göre de doğru...
Bir temenni sadece ama artık olup olmayacağı da umrumda değil;
Dilerim uzaktan yakından bir şekilde karşılaşıp iletişimimizin olduğu insanların arasından artık beni yanında göremeyecek olanlar şapkasını önüne koyup nerede yanlış yaptıklarını bulma zahmetine girerler.En azından kendileri için...Yol yakınsa....

























 
BURAK KIRMIZITUNA VİDEOLARI İÇİN TIKLA:




11 Aralık 2013 Çarşamba

HUMAN NATURE


Herkese merhabalar!
Esasında Türkiye'de ''Hayvan'' olmaktan bahsedecektim ancak aklımı bir konu daha kurcalamakta.Onu da sizinle paylaşmak isterim;
Mevzu şu: ''Durumdan Faydalanmak''
''Nasıl yani?'' dediğinizi duyar gibi oluyorum.Şöyle; daha önce hiç bir şekilde o insanla ve o durumla  alakası olmayan kişilerin duruma karışmaları ve o durum sayesinde adının bir yerlerde geçmesi yada bizzat kendisinin gözükmesi...Benim dikkatimi çeken çok rahat bir biçime bürünme yeteneğimizin olduğu.Örnek vermek gerekirse; bir ünlünün (müzik,sanat,siyasi,spor fark etmez) hasta olması veya vefat etmesi durumunda sosyal paylaşım sayfalarında o kişinin resimleriyle süslü baş sağlığı mesajı yarışları...hiç izlemediği,dinlemediği birine sanal olarak üzülmek (aman bundan geri kalmayayım,nasıl duyarlı olduğumu görsünler meselesi)
Evde,kahvede bir futbol takımına küfürler yağdıran birinin oynanan yurtdışı maçlarında (şahsi reytingi) için centilmen tavırlarını,tebriklerini,esirgememesi...Hatta o takımın taraftarlarıyla formalarla resim çektirmesi falan...
Kürk'ü sırtından çıkarmayan hatunların yolda kameralar eşliğinde kedi-köpek sevmesi gibi...
Adamın yolda yürürken kedi tekmelemesi,köpek dolaştıran bir hatunun gidip köpeğini sevmesi...
Herkesin kutlanacak bir şeyler çıksada ince ruhumu sergilesem yarışı...
Gibi gibi çoğaltılabilir haller...Yalnız  manidar olan şudur ki; bu tavırların bu hallere bürünmeyenler tarafından havada kaldığının çok kolay fark edilmesi ve bıyık altı tebessümlere yol açmasıdır. ;)

''Türkiye'de Hayvan olmak'' demiştim.Bu cümleyle; ''Ne kadar hayvansın'' imasına maruz kalan kişilerden bahsetmek için bir zemin hazırlamıyorum tabii ki...
Sadece şunu demek istiyorum; İnsanların gözünde görülen; hayvanların zulüm çekmesiyle ilgili neden neydi? Can'larının olması,yaşamaya haklarının olmasına yeterli bir neden değil miydi? Düşünemiyor olabilirler,konuşamıyor olabilirler fakat her şeyi anladıklarını üstelik eğitildiklerinde çoğu insandan çok daha çabuk anladıklarını bizzat kendi beslediğim hayvanlarımdan biliyorum.
Sadık kalan onlardı,koruyan onlardı,evlerimizin neşesi olan onlardı,hizmet eden onlardı...Ancak canları çok kolay yakılanlar da onlardı...Diğer avrupa ülkelerinden imrenmemiz ve örnek almamız gereken; Universal Declaration on Animal Welfare (Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi) 'ni yürürlüğe sokup tam anlamıyla uygulamaya başlıyor olmamızdır. Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi 15 Ekim 1978 tarihinde Paris'teki Unesco Merkezinde törenle ilan edilmiştir. Bu metin, 1989 yılında Hayvan Hakları Federasyonu tarafından tekrar düzenlenerek 1990 yılında UNESCO Genel Direktörü'ne sunulmuş ve aynı yıl halka açıklanmıştır.Bu bildirgede hayvanların da insanlar gibi birer canlı olduğunu, onlarında hakları olduğunu belirten bir bildirgedir. Bu bildirge onlara zulüm etmeyi önlemek ve onların refah standartları geliştirmek için önerilen bir hükümetler arası anlaşmadır. Beraber yaşadığımız ve aynı dünyayı paylaştığımız hayvanların tıbbi ve kozmetik deneylerde kullanılması, derileri için vahşice öldürülmeleri, eğlence amaçlı avlanılmaları veya bizi eğlendirmek amaçlı kötü muamele ile eğitilmeleri, hayvancılık sektörüne hayvan yetiştiren firmaların uygunsuz alanlarda besilicik yapması gibi ihlaller hayvan hakları tarafından denetlemektedir.
Peki sizce bizler bu anlaşmada var mıyız? Varsak da ne kadar bu beyanname'ye itaat ediyoruz.Denetleme mekanizmamız var mı? işliyor mu?
Sonra da yurt dışında bir çok konuda lider ve titiz davranan ülkelere ''tu kaka'' demeye kalkarız.Bazı eksiklerimizi kabul etmekle ve egolarımızın o havalanan yelkenlerini suya indirmekle işe başlayabiliriz.
Dini bayramımız olan ''Kurban Bayramı' nda yaşadığımız o görüntüleri hatırlatmama gerek yok herhalde. Kesim usulüne uygun olmayan yerlerde ve daha önce hiç kurban kesmemiş insanlar tarafından eziyetle kesilen hayvancıkları,can havliyle kaçan hayvanlara uygulanan yakalama yöntemlerini kimse hatırlamak istemez herhalde...
Hayvanlar insanların aklına esir düşmüşlerdir.Allah onlara da bir akıl bahşetseydi nasıl bir hayat paylaşırdık merak ediyorum.
Hayvanlara farklı hislerle ve niyetlerle yaklaşanların var olma olasılığını bile hatırlamak istemiyorum.
Onların değerini bilene,hayatlarına saygı duyana şükranlarımı sunuyorum.İnsanların birbirleri için güzel hisler besleyemedikleri bu zamanlarda hayvanlar için güzel şeyler istemek belki çok lüks kaçabilir ancak o hayat arkadaşlarımızı,aynı oksijeni soluduğumuz o canlıları seven vicdanlı insanların da var olduklarına inanıyorum.
Sizleri 14 maddeden oluşan ''Hayvan Hakları Evrensel Bildirge'' siyle selamlıyorum.

1. Bütün hayvanlar yaşam önünde eşit doğarlar ve aynı var olma hakkına sahiptirler.
2. Bütün hayvanlar saygı görme hakkına sahiptir. Bir hayvan türü olan insan , öbür hayvanları yok edemez. Bu hakkı çiğneyerek onları sömüremez. Bilgilerini hayvanların hizmetine sunmakla görevlidir. Bütün hayvanların insanca gözetilme, bakılma, ve korunma hakları vardır.
3. Hiçbir hayvana kötü davranılamaz, acımasız ve zalimce eylem yapılamaz. Bir hayvanın öldürülmesi zorunlu olursa, bu bir anda, acı çektirmeden ve korkutmadan yapılmalıdır.
4. Yabani türden olan bütün hayvanlar, kendi özel doğal çevrelerinde karada, havada ve suda yaşama ve üretme hakkına sahiptir. Eğitim amaçlı olsa bile özgürlükten yoksun kılmanın her çeşidi bu hakka aykırıdır.
5. Geleneksel olarak insanların çevresinde yaşayan bir türden olan bütün hayvanlar uyumlu bir biçimde türüne özgü yaşam koşulları ve özgürlük içinde yaşama ve üreme hakkına sahiptir.
6. İnsanların yanlarına aldıkları bütün hayvanlar doğal ömür uzunluklarına uygun sürece yaşama hakkına sahiptir. Bir hayvanı terk etmek acımasız ve aşağılık bir davranıştır.
7. Bütün çalışan hayvanlar iş süresi ve yoğunluğunun sınırlandırılması ve güçlerini artırıcı bir beslenme ve dinlenme hakkına sahiptir.
8. Hayvanlara fiziki ya da psikolojik bir acı çektiren deneyler yapmak hayvan haklarına aykırıdır. Tıbbi, bilimsel, ticari ve başkaca biçimlerdeki her türlü deneyler için de durum böyledir.
9. Hayvan beslenmek için yetiştirilmişse de bakılmalı, barındırılmalı, taşınmalı, ölümü de acı çektirmeden ve korkutmadan olmalıdır.
10. Hayvanlardan insanların eğlencesi olsun diye yararlanılamaz, hayvanların seyrettirilmesi ve hayvanlardan yararlanılan gösteriler hayvan onuruna aykırıdır.
11. Zorunluluk olmaksızın bir hayvanın öldürülmesi yaşama karşı suçtur.
12. Çok sayıda yabani hayvanın öldürülmesi demek olan her davranış bir soykırım, yani bir suçtur.
13. Hayvan ölümüne de saygı göstermek gerekir. Hayvanın öldürüldüğü şiddet sahneleri sinema ve televizyonda yasaklanmalıdır.
14. Hayvanları koruma ve savunma kuralları, hükümet düzeyinde temsil olunmalıdır. Hayvan hakları da insan hakları gibi yasayla korunmalıdır.


    My Second Family




 
 
 

 

 
 










 
BURAK KIRMIZITUNA VİDEOLARI İÇİN TIKLA: