Sayfa Görüntüleme Sayısı

8 Mayıs 2017 Pazartesi

USLANMAYAN RUHLAR




Şimdi bu sayfada bahsedeceğim şey ne mi? Adını koyamıyorum. Nereden girsem diye düşünüyorum. İnsanların ‘’bu benim’’ diyerek yaptığı ve bir türlü göremediği hatalarından kaynaklanan kayıplarından mı? , ‘’Sen bilirsin’’ deyip kolayca rest çekerek yalnızlaştığını ve yalnızlaştırdıklarından mı?

 Belki birkaç satırdan sonra yazmaktan vazgeçer yazımı kısa keserim. Eksik kalan, bahsetmeyi unuttuğum şeyler de olacaktır. Ben tekrar bir düzeltme yaparak hatırladıklarımı ekleyeceğim ve bir süre sonra bundan vazgeçeceğim. Aklım ‘’Neyi ve kimi değiştirebilirsin ki?’’ yi çat önüme koyacak çünkü… Kırık bir tebessümle ona gülecek hayatıma devam edeceğim sonra…

‘’İstemek’’ diyelim; ‘’Bir kadın neyi isterse başarabilir sorusuna en emin olduğun cevabın ne olurdu?’’ diye sorsalar ‘’Hangi işi başarabilir yada başaramaz bilemem ama bir adamı istiyorsa mutlaka onu elde eder’’ şeklinde cevap verirdim. Bir kadın bir şeyi istemezse istemez. (nokta) Bir adam istenmediğini anlamazsa kadında süründürür. Anlasın diye. Oyalar, oynar yani …

Her konuda bir şeyin sağlıklı oluşabilmesi için, net cümleler, net kararlar almak sonuç açısından daha sağlıklı olacaktır. ‘’Olacak’’ / ‘’Olmayacak’’ , ‘’Başlasın Görelim’’ / ‘’Başlamasın Görmeyelim’’ , ‘’Gidelim’’ / ‘’ Gitmeyelim’’ , ‘’Konuşalım / Konuşmayalım’’ …. Şeklinde. Yani işin; ‘’Bakalım’’,’’Düşünelim’’, ‘’Yarın Bir Daha Konuşalım’’ tarafı olmamalı. Bir kadının ne istediğini çözmek en zor iştir. Bence tek nedeni de, kafasındaki akışlara göre çok kolay ve acımasızca kararlarını değiştirebilmesi ve size karşı hiçbir sorumluluk hissetmemesidir.

Hiçbir ilişki kesin bir şekilde ‘’soru – cevaplarla’’ şekillenir diyemem. Yaşarken beraberken her şey çözülür, görülür, anlaşılır görüşündeyim. İlişkiyi kesinlikle her iki tarafta aynı istek ve arzuyla istemelidir. Hiçbir şekilde kaçan kovalanırı, iki insanın üzerinde baskı kurmasını, fikirlerini dayatmalarla kabul ettirmek istemesini tasvip etmiyorum. Ayrıca hayatın içinde yaşamamızı güzel ve nizami kılan ve birbirimize karşı saygı-sevgiyi kazanmamamızı sağlayan ve kolaylaştıran bazı olmazsa olmazlar vardır. İşte bu ince detayı her iki tarafta hesap verme şeklinde yada beni denetliyor,sıkıyor şeklinde algılamamalıdır. İlişkinin temeli ‘’sorumluluk’’, ‘’saygı’’ ve ‘’sahiplenme’’dir. Bu başlangıcında da böyledir,tanıma aşımasında da, ortasında da… Aramak-sormak bir mutluluktur benim için… Sesini duymak, ne yaptığını bilmek … Güzel… Durumunun iyi olduğunu öğrenmek istemek karşı tarafı da mutlu etmelidir bu ilgiden dolayı. Bu değer vermeden dolayı… her saniye elbette konuşmaktan, her atılan adımdan haberdar olmaktan bahsetmiyorum. Yada müdahelelerden… Bu girilen hal ilişkinin en etik halidir (Olması gereken) Olması gereken ne demektir benim için? Bir bayramda büyüklerin elini öpmektir. Evi olan birinin gün sonu evine dönmesidir. Yuva kurmaktır. O yuvadaki her gün aynısını yaşadığınız durumlardır mesela. Anlayacağınız ‘’doğal’’ şeylerdir. Tabii ki ben ilgilendiğim, bir ilişki paylaştığım yada paylaşmak istediğim kişiden ‘’alaka’’ bekleyeceğim. Bir ‘’iletişim’’ bekleyeceğim. Bana ‘’zaman’’ ayırmasını bekleyeceğim ve bana ait olan her şeye ilgi duymasını, saygı ve sevgi göstermesini bekleyeceğim. Aynı şekilde bende ona aynısını yapacağım tabii… Elbette herkesin sahip olduğu bir duruşu ve de karakteri vardır. Ancak ilişkiyi canlı tutmak ve karşısındaki insanı mutlu etmek, kaybetmemek  adına her konuda orta yolu (ortak bir sonuç-karara varmak) bulmaya açık olması benim için ‘’Beni İstiyor’’ anlamına gelir ve bu beni memnun eder. İlişki paylaşmayı istediğim insandan gelen aksi bir tutum, yani; ‘’Sen bilirsin’’,’’Ben böyleyim’’,’’Ama bak hala kendini haklı çıkarmak için konuşuyorsun’’ gibi hitaplara maruz kalmak karşılaşmayı en son isteyeceğim durumlardan bir tanesidir. Ve sonucunda o kişinin beni kaybetmekden korkmadığını yüzüme aleni bir şekilde haykırdığını görmüş olurum.

 Ortak bir kararın sonucunda alınan bir ayrılık kararı da beni memnun eder. Açık olunulması ve zamanında, süründürmeden bu sonucun paylaşılması iyi bir şeydir benim için… Karşımdaki insanın her şey bir yana bana saygısı oluştuğunun farkına varmış olurum. Ama yüz yüze yapılan bir konuşmadan çıkan ‘’ayrılık’’ kararı hep ‘’Madem böyle düşünüyordun neden böyle yaptın?’’ (davrandın) şeklinde öyle çok şey getirir ki dilimin ucuna. Vazgeçerim çünkü cevaplar her zaman kıvrak ve mantıksız olmuştur.

Bir kadının kararsızlığı, kafa doluluğu ve benimle her şeyi konuşmaması (açık olmaması) bir çok defa ilişkiyi çok başında bitirmeme neden olmuştur.

Bir ilişkinin gidişatını kontrol etmek, her şeyi irdelemek de ilişkinin geleceği için pek hayırlı olmaz, yani ‘’Bu gün çıktık ama pek konuşmadık aramızda iletişim yok’’ yada ‘’Bu gün birkaç konuda hararetli konuştuk bu yüzden keyif almadım’’ gibi… Benim için ‘’günlük konulardan konuşmak’’, ‘’yürüyüş yapmak’’,’’yanımdaki insana sarılarak bir mekanda paylaşımda bulunmak da’’ beni memnun eder çünkü istediğim tek şey onun benim yanımda olmasıdır. Ve yanımdayken ne yaparsak yapalım sessizliğini bile tanımak için hevesli olurum. Koşullar ne olursa olsun.

Hoşlanan ve bir ilişki istemi içersinde olan bir adama ‘’Dur bir arkadaş olalım’’ diyemezsiniz. Ben birinden hoşlanıyorsam asla onunla arkadaş olmam, olamam, duygularıma ters düşerim, arkadaş da kalmam, kalamam. Gözümdeki yeri farklıdır ve hislerim o yöndedir çünkü… Hiçbir ilişki ‘’Dur bakalım aşka dönüşecek mi?’’ diyerek de başlayamaz. Zaten insanlar flört etme kararı aldıkları anda sadece birbirinden hoşlanıyor veya kendini onunlayken iyi hissediyor halinde olurlar. Daha sonra o flörtün akibeti belli olacaktır. Ya daha da köklenir, güzelleşir, büyür yada büyümeden biter. Çiftlerin birbirini tanıması flörtün içindeyken gerçekleşir. Daha öncesinde ‘’Dur bir tanıyayım da sonra flört ederim’’ diyemezsin. Uzun yıllar çıkıp sonra evlenen fakat bir sene bile evli kalamayan insanlar var. Kişi ancak flört kararını kişinin yüzeysel özelliklerine göre verebilir. Hitabı, zevkleri, dış görünümü, tercihleri v.b … Sonra zamanla tanıma evresi başlar.

İşte yine ‘’İstemek’’ ve ‘’Kapılarını açmak’’ duyusuna çıktı düşüncelerim. Bunu yapmak istiyorsa bir kadın, hayatına girersiniz. Yarım açık bir kapıdan yada kitli bir kapıdan giremezsiniz.

Hiçbir kadının jestini geri çevirmedim. Yeri geldi, pek bana göre olmasa da hissettirmedim. Üzmemek adına mutlu olmasını sağladım. Ama ileride ki süreçte dolaylı yoldan aslında o tür şeylerden hoşlanmadığımı anlamasını sağladım. Zaten o beni tanıdıkça da kendi öğrenecekti o tür şeyleri…  Fakat çok kısa bir süre önce jestime karşılık bana kendimi kötü hissettirecek bir durumda bırakıldım. (6.05.2017)

İstemek… sevmek istemek, çok mutlu olmayı istemek, yalnızlığın bir hastalık olduğunun bilincine varmak, çiğ tavuk yedirir aslında insana.

Gerçek adamlara karşı, mutlu olamamış ve olmak isteyen kadınların hemen hemen hepsi kendi elleriyle her şeyi bitirdiklerinin ve yok ettiklerinin farkına varırlarsa, mutlu olmayı hak eden güzel kalpli adamlarda istedikleri ve hayal ettiklerine kavuşacaklardır. Yeter ki yanlışlar doğru sanılmasın. Egonuz can yakmasın, üzmesin … Sağlıksız kararlar yüzünden inanın çok güzel olabilecek beraberlikler pisi pisine harcanıp gidiyor. Lütfen yazık etmeyin, harcamayın. Tanımaya çalıştığım kadınların hepsi ''aşık olmaktan'' korkuyorlardı. Ya bir kısmı içine kapanıyor, ya inceldiği yerden kopsun diyorlar, ya feminist oluyor ya da cinsel tercihlerini bile değiştirebilecek duruma geliyorlardı. Gözlemlerim böyle. İnançlarını yitirmişler yada beklentileri çok yüksek. Bundan dolayı kaybediyorlar. Bir kız arkadaşım şöyle demişti; ''Başkalarının yanlışları yüzünden güzel şeyleri hak edenler de kaybediyor'' Doğru söylemişti. Ama gördüm ki kendisi de güzeli hak edene gerektiği ve söylediği gibi davranmamıştı. Sadece doğruları bilmek yeterli değildir, doğruları hayata geçirebilmektir önemli olan. Doğruları duruma göre şekillendiriyorsanız, doğruları biliyor olmanızın hayatınız boyunca size ve karşınızdakine hayal kırıklığından başka bir faydası olmayacaktır. Yalan ise tam bir çıkmazdır. Yalan ile dünyada kaç kişi başarıya, mutluluğa ulaşmıştır? Sonunda mutlaka çuvallanılır ve gerçek ortaya çıkar. Ama ilginçtir ki, bunu bilmelerine rağmen yalandan vazgeçemeyen insan öyle çoktur ki. Onlar sadece kendilerine göre anı kurtarma peşindelerdir. Yalan müptelası olmayı da psikolojik bir rahatsızlık olarak kabul etmek lazım herhalde. Bir kadının kararsızlığı sonucu, flörtüne başlama aşamasında iki adam arasında kalıp hangisinin kendisine daha uygun olabileceğini anlama açısından ikisini de bir müddet idare etmeye çalışmasıysa benim gözümde ''vicdansızlık''tır. Etik değildir. Bu tür yolları deneyenler kendilerini kandırmaktan başka bir şey yapmazlar. Asla muhatap olunulan insan hafife alınmamalı, tam tersine sizden çok daha fazla uyanık yada akıllı, adı her neyse ... varsayılarak ona göre titiz davranılmalıdır.

Duygusal ilişkilerimde bütün samimiyetimle söylüyorum. Özverim ve sabrım hat safhadadır. Bu konuda hakkımı hiç kimseye yedirtmem. Benim ilişkilerimden beklediğim inanın çok nettir: ‘’Mutlu Olmak’’ ‘’Mutlu Etmek’’

Hiçbir kadını onurunu kırarak ortada bırakmadım bu güne kadar. Hiçbir zaman şıp sevdi de olmadım. Zaten başladığım ilişkiler uzun solukludur. Ancak karşımdaki insandan iyi hisler algıladığımda onu kazanma heveslisi olduğum doğrudur.

Bu günümde bir ilişkide tartışmaları kaldıracak mecalim inanın yok. Yorgunum, enerjim yok. Kendimi karşımdaki insana kabul ettirmek için hiç bir savaşım yok. İsteyen dediğim gibi gelir ve oldurur. İlişkimde ego’ya asla yer yok. Hayatımda da ego’ya tahammülüm yoktur zaten. "Neden böyle yapıyor" sorularıyla meşgul olabileceğini zamanım yok. 
Çok dingin ve uyumlu bir beraberlik özlemiyle yazımı burada sonlandırmak istiyorum. Ruh değil düş eşimin bana ulaşması umuduyla…
   
              














BURAK KIRMIZITUNA VİDEOLARI İÇİN TIKLA:


https://www.youtube.com/results?search_query=burak+k%C4%B1rm%C4%B1z%C4%B1tuna

http://www.dailymotion.com/tr/relevance/search/burak+k%C4%B1rm%C4%B1z%C4%B1tuna/1

http://www.songaz.com/videosearch.asp?search=burak%20k%C4%B1rm%C4%B1z%C4%B1tuna