Sayfa Görüntüleme Sayısı

7 Ekim 2013 Pazartesi

.ÖT KORKUSU VE ZOR SEÇİMLER


Düşecek olan bir uçakda olsaydınız ne yapardınız?
Kelimeler tasvir etmeme yetmez ki.
Uçak irtifa kaybediyor,kaptan pilot ''acil durum'' anonsu yapıyor.sert bir sarsılma.bir bakıyorsunuz hostes kucağınızda,itip yere düşürüyorsunuz.gözleriniz yerinden fırlamış,gırtlağınızı ve ağzınızı yırtarcasına bağırıyorsunuz.gözünüz kimseyi görmüyor.
Düşüyor olan bir uçakta insanlar nasıl bir adrenalin yaşıyor,onları nasıl düşünceler sarıyor acaba?
Hayal edin;oksijen maskeleri iniyor,koltukların arkasındaki fileli ceplerde bulunan dua kitapları okunmaya başlanılıyor,uçaktaki genel müzik yayını ilahi eserlerle devam ediyor.(insanların zor anlarında ilk akla gelen olur;dinimizin gerektirdiklerini yerine getirme arzusu...o anlar atlatıldıktan sonra yine aynı tas aynı hamam devam ederler)
Uçağın bagaj kapısı kopup düşüyor ve kuvvetli hava akımından insanlar bir-iki uçmaya başlıyorlar.uçağın kapısından bu şekilde düşecekken kafasını çarparak gökyüzüne karışan biri o anda ne düşünür?ölüme bu kadar yaklaşıyorken...insanın evladını bile gözü görmeyecek duruma düşmesi ne acıdır.tam bir can pazarı.
İnsan uçağın yere çarptığı anda bir acı hisseder mi acaba? veya ölür ölmez o an nasıl bir yerde bulur kendini?
Uçağın yere düşeceği anda yaşananlar insana aklını kaçırtır herhalde.
Ne güzelliğin,ne kariyerin,ne de business class'ın hiç bir önemi yoktur o an.
İşte insanlar ilahi güç tarafından her şeylerinden arındırılıp eşitlendirildikleri andadırlar.
 
*
Düşecek olan uçağa eğer binmezseniz anne,baba ve kardeşinizin öleceğini söyleselerdi seçiminiz ne olurdu?
Küçükken beynimi tokatlayan ''Anneni mi seviyorsun babanı mı?'' sorusu hayatım boyunca ikisi arasında bir ayrım yapmanın mümkün olmadığını hatırlatır bana...çok kıymetlilerin seçimi arasında kalacağına metrobüste oturan güzel bir hatunun göz hapisindeyken tutunmadan körüğün ortasında kal daha iyi.
Ama ben merak ediyorum lafta değil uygulamada kaç kişi ailesinin yerine canını verir.bir annenin evladı için ölümü göze almasının yüzdesi yüksektir ama bir evladın bunu yapması tartışılır.
Testere filminin(serinin hangi bölümü hatırlamıyorum) iki kardeşin Jigsaw'ın ilginç oyunlarının birinde karşı karşıya kalmasını izlemiştim.birisinden birisi diğeri için fedakarlık yapmalı ve matkabın kendisine saplanması için direnmemesi gerekliydi.
Hayal edin; aileden birisiyle böyle bir oyunda karşı karşıyasınız.ve siz direndikçe matkap ona doğru ilerliyor,o direndikçe matkap size doğru geliyor.ikiniz de direnirseniz güçlü olan kazanıyor.ikiniz de direnmezseniz ikiniz de ölüyorsunuz.garip ölçüler,kıyaslar bunlar...belkide maneviyatımızın gerçekliğinin ve temizliğinin test edilmesini izlemiştik o filmde...
Düşeceğini bildiğiniz uçağa ailesiyle vedalaşıp kim biner,kaç kişi?
Yada kendiniz için bir bahane uydurarak yolculuğa katılmayıp düşeceğini bildiğiniz uçağa bile bile kim ailesini bindirir?
Her gün sıkıldığınız hayatınıza ve etrafınızdakilere,belkide ailenize söylenirken bu seçim karşısında bir anda her şey vazgeçilmez ve değerli oluverir.
Bana soracak olursanız;ben hepsini uçağa bindirir sonrada bir şeyler içmeye giderdim.
Şaka şaka :))
Aslında uçağa binerek onları kurtarabilirim ama onları yokluğumla dayanılması zor ve sonsuz bir acıyla yaşamaya mahkum etmiş de olurum.
Bu yüzden bende kendime göre önlemlerimi alıp (paraşüt gibi) en azından kurtulma yüzdemi arttırmaya çalışarak uçağa binerdim.
 
 




 

   
 
 
 
 


BURAK KIRMIZITUNA VİDEOLARI İÇİN TIKLA:

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder