Sayfa Görüntüleme Sayısı

4 Mayıs 2020 Pazartesi

BU GÜNLER - Mart / Nisan 2020


- Bloğuma uzun zaman oldu bir şeyler yazmayalı. Sanırım bunun nedeni yazdıklarımın (özellikle dikkatimi çeken olumsuz anlamdaki şeylerin) ve söylenenlerin havada kalması (düzelmemesi – ciddiye alınmaması) olsa gerek. Yani hiçbir şeyin insanlar tarafından öneminin olmaması. Ne söylesen boş, ne yapsan boş misali. Bu ruh hali insanlığa zarar verse de kopulamayan bir tutum olarak süre gelmekte yazık ki. Bunun en son örneğini salgın olayında da çok açık gördüm. (Covid 19 / corona) Neler oldu neler; gerçekten pes dedim. Şimdi tekrar bu olanları çok matahmış gibi yüz milyonuncu kişi olarak kalkıp size anlatmayacağım, siz de zaten çok iyi biliyorsunuz ve farkındasınız. Kısaca olacak şeyler değildi yaşanılanlar. Bundan hiçbir ders çıkarmayan insanoğluna da elbette yine şaşırmadım. Anladım ki; ne olsa nafile, ne söylense nafile bu insanlık için. Böyle olduğundan dolayıdır ki bu sayfalarda bir şeylere dikkat çekmek, yorumlamak içimden gelmiyor açıkcası. Değmiyor çünkü. Nedense çoğu şeye kötü ve komik imzalar atmaktan bıkmıyor insanoğlu.


- Bu arada, salgın (Covid 19 / corona) demişken, müzik sektörünün de bu durumdan dolayı yeniden bir yapılanmaya ihtiyaç duyacak olması iyi oldu. Bu yeniden doğuşta (sağlıklı doğabilirse tabi) iş verenlerin, solistlerin, enstrümanistlerin ve de dinleyicilerin seçimlerinde “İYİ” olması (iyiyi bulması), “DOĞRU” olması (doğruyu bulması) gerekecek. Şunu da unutmamak lazım: doğru göreceli değildir, yoruma açık olmaz. Aksi taktirde müzik piyasasında kaos hiç bitmeyecek. İyi müzik yaptığını söyleyeninden, hakkının yenildiğinden ve emeğinin karşılığını alamadığından yakınanına, müzik yapmak için sahne bulamayanından, ücretlerin tadmin edici olmadığından şikayet edenine, tapon şarkıcılara sahne veren, prim yaptıran işletmecilerden, kanka ayağıyla iş yürüten, sahnede dişiliği sanattan daha önemli ve gerek bulanına, kokuşmuşluğu, sıradanlığı sevenine kadar herkes bir çamaşır makinesinin içindeymişçesine bir sağa bir sola dönüp duracak, ta ki birileri düğmeye basana kadar. Barış abi derdi ya; “Bir dünyaki haklı haksız karışmış” diye. Bunu düzeltmek elbette gerçek vizyon ve kalite sahibi adaletli kişilerin çoğalmasından geçecek. Bu salgın esasında iyi tarafından bakacak olursak bir çok şeyin yeniden düzenlenmesi için bir fırsat olacak. Kalkınmak, gelişmek ve devam edebilmek adına… Bazı sarsıntı ve yıkımlar yeni ve güzel şeylerin başlamasına vesile olur. Dilerim bu başlangıçlar bütün insani hislerin yücelmesine ve güzel duyguların tekrar dışa vurumuna da neden olur.




- Mart / Nisan 2020 tarihleri arasında gördüm ki yaşadığım yer korkunç bir yalnızlığa bürünmüş. O güzelim yer susmuş. Çok moralim bozuldu. Sınırlı da olsa dışarı çıkabilmek, evde kapalı kalmamış olmak bana motive olmadı. Tam tersine beni düşürdü. Hayat bitmiş. Mat, soğuk bir hava sarmış her yerini. Tanıyamadım. Boş sokaklarında onunla beraber ağladım. Birbirimize anılarımızı anlattık. “Ne günlerdi” dedik. Sanki iki ay öncesinden değil de, on yıl öncesinden bahsediyorduk. İki ayda böyle her şey yerle bir olabilir miydi ? Olurdu. İnsan bir anda ölüyor, bunun olması çok mu zor ? Hani bilimkurgu filmlerinde kıyamet sonrasında şehirde yüz-ikiyüz kişi kalırdı da boş,harebe sokaklarda dolaşırlardı ya, aynı o kafada dolandım yaşadığım semtin sokaklarında. Ürkütücüydü. Üzücüydü. Sokak hayvanları huzursuz, korkmuştu. Martılar caddelerde yürüyordu. Gülüşmeler, sohbetler aradım bulamadım. Bir şeyden dolayıydı, belki birinden, belkide birkaç şeyden dolayıydı bu hal. Birileri yüzünden ve birilerinin bir şeyleri yüzünden maruz kalıyor olmaktan, istemim dışı birlikteliklerden, gitmek istemediğim yöne götürülmekten çok çok sıkıldım.


- Lüzumsuz şeylerde başarılı olmak dikkatimi çekiyor. Bakıyorum sosyal medyaya photoshop’lar öyle başarılı ki (komik anlamda) sahiden bir buçuk saatlik bir komedi filminde harcayacağınız gülme performansınızı bir dakikada size harcatacak türden. Beğeniler yıkılıyor. Diğer bir tarafta, resimlere konuşma metni yazmak zeki esprilerle kriz geçirtiyor. Mecazi anlamda (her anlama çekebileceğiniz) sözcüklerin resim edilmesi havalarda uçuşuyor. Trollerse sosyal medyanın çeşitli mecralarında kolkola geziyor. Geçirme dersen, oho oooo, gırla gidiyor, o ona giydiriyor, o ona giydiriyor. Bir yandan herbokologlar hayatınıza felsefik dokunuşlar yapmaya talip beliriveriyorlar edebi minibüs arkası yazılarıyla. Diğer yandan acıma,vicdan,üzüntü duygularınızı dürtmeye çalışanların paylaşımları arzı endam ediyor. Tabi bu saydığım şeylere ilgi kopuyor gidiyor, ilgi büyük. Diğer bir kesim sanki marsta yaşıyormuşçasına insanın kafasında “Ora nere ki” izlenimi yaratıyor, çeşitli konularla karşımıza gelen selfie’leriyle. Başka bir kafa; “Sene seviyo – reeeee” diyerekten insta mahalle muhtarı olarak düzen kuruyor, akıl veriyor, pamuk kalbi ile ruha dokunuyor, reyting topluyor.
Yukarıda yazdıklarımın hangi biri ne zaman işinize yaradı, ne gibi bir fayda sağladı merak içindeyim. Esasında cevabı biliyorum. Evet gülmekse çok komik doğru. Güleriz hep beraber. Ancak hayatın tamamı keşke gülmekten (bunlardan) ibaret olsa. Kafaların sırf bunlara işlemesi, sırf bu tür şeylerle uğraşmak, bu tür şeylerle meşgul olmak, bu tür şeyler üretmek, bizi ve oluşturduğumuz toplumu nasıl şekillendirir ?  Şekillendirmez. Hiçbir şey katmaz. Gülüp gevşemekten başka hiçbir fayda vermez. Gülüp geçeriz. Hayatta öyle çok sorun var ki, buna rağmen her şey yolundaymış gibi hep gülüp eğlenmeye odaklanarak gerçekliği kaybetmenin insan psikolojisinde önemli bir yeri olsa gerek. Vurdum duymaz olmak, bahanelerle sorunlardan kaçmak boşa kürek çekmektir. Çünkü sorunlar varlar ve gerçekler, çözmeden ve yüzleşmeden ortadan kalkmazlar. Bir kaçış yolu olarak, normalleştirme istemiyle bir hayal dünyası içerisinde iyi hissetme çabasının doğru olmadığını düşünüyorum. Realist olmak gerekiyor. Gerçek gerçektir, yaşamak istemesek de, görmek istemesek de 'gerçek' orada durur.

-          Bilim ? , Ekonomi ? , Sanat ? , Hayat ?
-          Boşve  yağ,  gel bag şu internedde neleğ oluyoğ, ne gomik bag bag …








BURAK KIRMIZITUNA VİDEOLARI İÇİN TIKLA:


BURAK KIRMIZITUNA INSTAGRAM SAYFASI İÇİN TIKLA:


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder