Sayfa Görüntüleme Sayısı

19 Mayıs 2020 Salı

19 MAYIS


Sandığımı dolduran hazinelerin en gösterişlilerinden ve en kıymetlilerinden biri de gençlik yıllarımda geçirdiğim zamanlardı. Ben ve jenerasyonum çok şanslıydı. Düşünüyorumda o yıllara geri dönmeme olanak olsa bu zamandan maddesel ve manevi anlamda hiç bir şey geri götürmezdim. Çünkü bu zamandan o zamana giden şeyler kesinlikle hali vaziyetleriyle orada uyum sağlayamazlardı. Günümüzün insanları yaşamadıkları zamanları konseptli partilerle deneyimlemeye çalışıyor. Günümüzde o dönemlerin kıyafetlerini ve tarzlarını tercih ediyorlar. Ama bütün bunlar o zamanlarda yaşamanın yerini tutmuyor. Bir Üsküdar dolmuşu bir kolleksiyoner sayesinde günümüzde hala var olmuş olabilir. Onu günümüzün arabalarıyla aynı yola sokmak bence buralarda penguen beslemeye çalışmak kadar abes olur. Çünkü onun yeri burası değildir.
Senin içinse şunu söyleyebilirim: O yıllarla aşık attırabileceğin tek şey teknolojin olabilir. Ama ben sana bunun üstüne öyle çok şey sayarım ki yabancı kalırsın, anlamazsın, susarsın. Keşke anlayabilseydin, o zaman kendine üzülürdün. Tahminlerinle bile hayalini kuramazsın. Senin asla göremeyeceğin şeyleri gördüm. Çok güzel yazlar yaşadım, muhteşem kışlar... Gençliğimde karşılaştığım bütün o olumsuzluk ve zorluklar bile güzeldi çünkü asla halledilemezliği olmazdı o sorunların. Etrafta her zaman seni dinleyen ve anlayabilen birilerini bulabilirdin.
Bir şeye neden 'ruhu var' derler bilir misin ? Çünkü ruh aklı başındalıktır, olumlu düzgün etkileşimlerdir, güzel olan her şeydir. Bırak şunda bunda olmasını, bedenin de ruhunun varlığından bile bir habersin. Ruhsuzsun, mekaniksin. Hiç bir şeyin farkında değilsin. Farkında olmak da istemiyorsun. Sadece sanıyorsun; aşık olduğunu, çok akıllı olduğunu, çok becerikli, çok sevgili, çok başarılı olduğunu, çok yardım sever olduğunu düşünüyorsun. Sen sadece kendini bir yerlere koyuyorsun. Bunların hepsi emek vermeden ve inanmadan olmak istediğin şeyler. Kahraman olduğun taktirde, egon okşanacak, saygı gösterilecek, itaat edilecek ve sen de hayatın çok güzel olduğunu söyleyeceksin. Sen ve senler her zaman bu kolay yolu seçiyorsunuz. İçi boş, sahte bir içerik yaratarak hayali bir hayat kuruyorsunuz kendinize ve onun kahramanı oluyorsunuz. Bunu yapmak gerçek hayatta ki mücadelelerden daha kolay değil mi ? Bu tercih zahmetsiz sizin için. Baksana şuraya, senin gibi böyle kendini kahraman zanneden bir sürü dolaşan var dışarıda. Bu sana hiç bir şey kazandırmaz. Neden 'hiç, olmak sana eziklik hissi veriyor. İlk önce 'hiç' olmayı kabul etmelisin. Hiçlikten tırmanırken de hırslarınla kimseyi incitmemelisin. Ancak istekli değilsin, azimli değilsin. Senin için önemli olan şeylerin sayısı bir elin beş parmağının sayısını geçmiyor. Seni ayakta tutan o beş şeyin var olmak için yeterli olduğunu sanıp duruyorsun. Hala nasıl göremezsin bomboş olduğunu. Yol çok uzun ve çok zorlu görmüyor musun ? Bunun farkındalığına nasıl varamazsın da böyle körü körüne yaşarsın. İlk başta kendine, sonra etrafa, hatta hayvanlara, doğaya karşı sorumlulukların var. Zayıf ve acemiliğine karşılık o beş şeyin sana muazzam bir özgüven verme sanrısına nasıl kaptırırsın kendini ? Komik oluyorsun. Başarın yok denecek kadar az. Kendini tanımıyorsun. İyi kötü ayrımı yapacak kadar gelişmemişsin, tecrübe edinmiyorsun, öğüt dinlemiyor, ders almıyorsun. Her şey makara, her şey dalga konusu senin için. Ve durum böyleyken ben çok şanslı olduğunu nasıl söyleyebilirim.
Her zaman büyüklerin yanında olmayacaklar. Bırak yetiştirilmeyi, kendini yetiştir. Hayatın içinde tek kaldığın bir anda canın yanınca, göz yaşın akınca kendi kendine anlayacaksın zaten iyiyi kötüyü. Bu tür şeyler hayatın içinde hep var ve var olacaklar. Bunu öğrenmek zor değil ama tekrarlamamak zor. Hazırlıklı, donanımlı olmak zor. Ama yeterki iste, istikrarlı olduğun taktirde kazanırsın. Doğru olmayı, doğru bir şeyler yapmayı iste. Bırak, kop hayatın şöylesinden böylesinden. Hayatını yola getirmek için ipleri eline al. Kontrolü eline al evlat. Zamanı değiştiremezsin ama kendini değiştirebilirsin. Ve hayatını ufak tefek zararlarla geçirebilirsin. Bu senin elinde, senin kalbinde, senin aklında. Sadece uyandırılmayı bekliyor. Israrcı ol. Vazgeçme. Evet gününde çok engebeler, çıkmazlar var fakat dezavantajlar yüzde yüz olmasa da avantaja çevrilebilir. İlk önce kendin gibilerden uzaklaşmayı başar.
Eski zamanların, bir şarkısı şöyle derdi:
"Ben gençlik nedir bilirim ama sen yaşlılık nedir bilemezsin"
Mutlaka tecrübelere kulak ver çünkü onlar senin geçmeye başlayacağın yollarda neler olduğunu biliyorlar.
19.05.2020


Onlar bir yana dursun, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ü, bizlere inşaa ettiği bu güzel ev için ve bu evin içinde rahat yaşaya bilmemiz adına çizdiği sınırlara imza attığı için, şükranlarımı sunuyor, saygı ve sevgi ile bir kez daha anıyorum.







 







BURAK KIRMIZITUNA VİDEOLARI İÇİN TIKLA:


BURAK KIRMIZITUNA INSTAGRAM SAYFASI İÇİN TIKLA:





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder