Sayfa Görüntüleme Sayısı

10 Kasım 2018 Cumartesi

SIYRILMAK

 
 
 
 
 
 
Bilgisayarın neredeyse otomobil büyüklüğünde olduğu yıllardayız. Amerika'da Steve Jobs ve arkadaşı Wozniak, sıradan insanların kullanabileceği ilk kompakt kişisel bilgisayarı (PC) akıl ettiklerinde, üniversiteyi henüz bitirmemiş, yirmili yaşlarda iki gençtir. O dönem çok popüler olan Atari firmasına gidip, her eve girebilecek bir bilgisayar yaptıklarını, bu ürünü yaparken de Atari'nin bazı parçalarını kullandıklarını, eğer seri üretimini yapmak isterlerse projelerini onlara verebileceklerini, hatta kendilerinin de orada maaşlı olarak çalışabileceklerini söylerler. Firma PC'leri kimsenin almayacağını söyleyerek kabul etmez. HP'ye aynı teklifle giderler, onlar da Jobs'un söylediğine göre; ''Fikrinize ve size ihtiyacımız yok, daha üniversiteyi bile bitirmemişsiniz!'' diye rededer.
İki kafadar kendi şirketlerini kurmak ve ilk kişisel bilgisayarları üretmek için bankaya başvurduklarında, ''Bu tür pahalı oyuncakların kimseye satılamayacağı'' gerekçesiyle onlara kredi verilmez. Onlar da evdeki hesap makinesi dahil bir çok şeyi satarak denkleştirdikleri parayla evlerinin garajında kendi şirketlerini kurarlar. Kurdukları Apple şirketi zaman içinde Macintosh, Iphone, Ipad ve Ipod'u üreterek sektörün en büyüklerinden biri olur. Apple'ın 2011 yılı piyasa değeri 422 milyon dolara ulaşır.
''Çılgınlar, uyumsuzlar, asiler, baş belaları, eski köye yeni adet getirenler. Onlar kural düşkünü değildirler ve statükoyu umursamazlar. Onlardan yararlanabilir, onlara karşı çıkabilir, onları yüceltebilir veya alçaltabilirsiniz. Yapamayacağınız tek şey onları görmezden gelmektir, çünkü onlar üreterek, gerçekleştirerek değişim yaratanlardır. Onlar insanlık koşusunu bir adım öteye götürenlerdir. Farklıdırlar. Bazıları onlara deli diyebilir. Bizim için onlar birer dahidir. Dünyayı değiştirecek insanlar, onu değiştirebileceğini düşünecek kadar çılgın olanlardır.
''BÜYÜK ÖNCÜ İNSANLARIN HEYKELLERİ HAYATTAYKEN ÜZERLERİNE ATILAN TAŞLARDAN YAPILIR !''
Alman filozof Schopenhauer'e göre bir gerçeğin doğumu üç aşamadan geçer:
''Önce alay edilir, sonra şiddetle karşı çıkılır, en sonunda zaten böyle olacağı biliniyordu'' denir ve kabul edilir. Kabul ettiren yapanın kendisidir. Kendisine inanan kişidir.
Eğer bir alanda ölçüyseniz, cesaret kıran çoğunluğa karşın, neyse ki destekleyici bir azınlık da gelip sizi bulur. Oranları değişiklik gösterse de negatifin pozitifi de vardır. Bu insanlar içimizdeki zekayı, yaratıcılığı, sanatı, yeteneği, nezaket ve saygıyla görmeye eğilimlidir. Her toplumda; iyimserler ile kötümserler, çekiştirenler ile geliştirenler, destekleyenler ile engelleyenler yan yana yaşar. Ve bunların etkileri üzerinizde farklı farklı olur. Sizin, negatifleri nasıl def edeceğiniz, pozitifleriyse nasıl bir alçakgönüllülükle karşılayacağınız kendi elinizdedir. ''HANGİ KESİMİN NE KADAR BASKIN OLDUĞU O TOPLUMDAKİ BAŞARI KÜLTÜRÜNÜN KARAKTERİSTİĞİNİ BELİRLER. BAŞARI KÜLTÜRÜ DE TOPLUMDA YAŞAYANLARIN DAVRANIŞLARINI DOĞRUDAN ETKİLER.''
''Sen işini kış tut, yaz çıkarsa bahtına'' der aile büyüklerimiz. ''Ne oldum deme, ne olacağım de'' diye tembihler atasözlerimiz. ''Akarken hemen küpünü doldur'' diye uyarır meslek büyüklerimiz. Hep bir iktirsazlık ürküntüsü, kadercilik, belirsizlik korkusu ve başarısızlık beklentisi egemendir. Gol atmaya değil gol yememeye, on numaralı futbolcu olmaya değil, kaleci olmaya hazırlanırız. Öğrenilmiş çaresizlik.
Yenilikçi olmaya, yeni şeyler keşfetmek için yatırım yapmaya ve de dünyaya kendini kaliteli zeka ile kabul ettirmenin güzel örneklerinden bir tanesi şöyledir:
1797'de ilk demir döküm saban üretildiğinde, New Jersey'deki çiftçiler, ''Demir saban zehirlidir, demir toprağa iyi gelmez, mahsulü bozar, yabani otları çoğaltır'' gerekçesiyle kullanmayı rededer. İlk seri otomobil üretimi yapan ''Henry Ford'' 1903'te bankaya kredi başvurusu yaptığında rededilir. Ekspertiz raporunda şöyle yazar: ''Atlar her zaman kullanılacaktır. Otomobil ise ancak geçici bir moda olabilir.'' Henry Ford pes etseydi bu gün Ford marka arabalara binemeyecektik. Ve milyonlarca kişi Ford fabrikalarında çalışamayacaktı.

Çaresiz hastalıklar haricinde her şeyin bir çaresi vardır. Önemli olan karşınızdaki anlayabilmek istesin, eğitilebilsin ve de size değer vermek istesin.
 
 
10.11.2018
 
Mümin Sekman
''Her Şey Seninle Başlar''
adlı kitabından.
 

 
 
 
BURAK KIRMIZITUNA VİDEOLARI İÇİN TIKLA:


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder