İlgilenenler için bu gün ki blog
yazımı bana sıkça sorulan soruların başlıklarına verdiğim cevaplara ayırdım.
SİYASET
Kimileri siyasetsiz yaşam olmaz dese
de, ben olabildiğini kendi hayatında görenlerdenim. Siyaset’in neler
getirdiğini aşağı-yukarı herkes bilir. Neler götürdüğünü de… Ben siyaset’e
sıcak bakmıyorum. Benim hayatımda siyaset yapacak bir ortamım yok,açıkcası…
İnsanların kendi kendine yetebilmesini seviyorum.
SAVAŞ
Aşk dolu olan akılların hükmettiği
yerlerde savaş ve kavgaya rastlayamazsınız. Aşık olmak,sevişmek ve kahkahalarla
sohbet edip her şeyi eşit şekilde paylaşmak varken ve günün birinde öleceğimizi
biliyorken, neden birbirimize zarar vermek isteyelim. Her şeyin daha fazlasına
sahip olmak kimseyi kimseden üstün kılmaz. Önemli olan elindekini nasıl
kullandığındır. Kalbinizde iyilik yoksa; siz olmasanızda ileride sizin
yolunuzdan yürüyenler mutlaka hüsrana uğrayacaklardır. Daha çok sevgili yeni
nesiller yetiştirmek, güzel günlere yatırım olacaktır.
EGO
Hem hayatınızdaki ortamlarda
psikolojik savaşların hem de dünyadaki silahlı savaşların nedenlerinden biri
olan ve insanın kendi benliğine zarar verdiren bir iç güdü vakası. İçimizde var olan,
büyüyen, kanser gibi yok edilemeyen, tehlikeli ve sonuçları kötü olan bir
hastalık.
Muazzam derecede egolu ve boş
özgüvenli insanlarla bir dakika bile aynı havayı soluyamıyorum. Tıkanıyorum.
Kişinin o uçan egosunu hissettiğim an yanından ayrılıyorum. Hem de bir daha
dönmemecesine. Sizi, kendilerinin istediği ve sizin istemediğiniz,gerek
görmediğiniz bir yarışa sokuyorlar. Ve hep kendilerinin ispatı peşinde
oluyorlar. İnanın şu sosyal paylaşım sitesi ‘’Facebook’’ ta bile arkadaş listemden
çıkardığım insanların haddi hesabı yok. Bu yüzden her zaman, her yerde arkadaş
sayım ve ortamım sıkca değişiyor. Bedeli yalnız kalmak olsa bile.
PARA
Kadınların çikolata kadar çok sevdiği
ve genelde erkeklerde bolca bulunmasının beklenildiği kağıt parçaları.
İnsanlığın birbirleriyle aşıkatmasının, ego'nun, savaşların, özel ilişkilerin
bitmesinin, aldatmaların, hırsızlığın bir numaralı sebebi… Kağıt yada madeni
sembollerle dünya nimetlerinin en iyilerine sahip olma döngüsünün adı; PARA. Bu
yüzden parasız olmaz. Yoksa aç kalırsınız. Her şeyden önce ölürsünüz. Biraz
paranız varsa (bir yerde çalışıyorsanız) sıkça olmasada bazen güzel şeylere
sahip olabilirsiniz. Sahip olabileceğiniz şeyler sınırlıdır. Kaybedebileceğiniz
şeyler fazladır. Çok paranız varsa (bir yerde birilerini çalıştırıyorsanız)
tamamiyle güzel şeylere sahip olabilirsiniz. Sağlığınızdan başka ve
sevdiklerinizin vefatından öte kaybedebileceğiniz hiçbir şeyiniz yoktur.
Günümüzde ‘’İyi bir insan’’ sıfatıyla
değilde ‘’Paralı bir insan’’ sıfatıyla her şeyin en iyisine sahip olunulması
aklıma ister istemez ‘’Adalet’’ kavramını getiriyor. Parasızlık yüzünden bu
güne kadar olmuş ve olacak kötü olayların tesellisini de ‘’Allah’’ta aramaktan
başka bir şey gelmiyor insanın elinden. ‘’Allah her şeyin iyisini bilir’’
diyoruz.
Parayı sevmiyorum. Zengin ve sosyete
adıyla hitap edilen kesimden hiçbir arkadaşım yok. Parayı sevmediğim gibi
onların ortam ve sohbetlerini de sevmiyorum. Kendime ve partnerime yetiyor
olmam ve bizim bununla yetiniyor olabilmemiz çok önemli. Parasal hırsım ve eli
sıkılığım hiçbir zaman olmadı.
MÜZİK
Müziğimi yaparken yada onu dinlerken
annem ve sevgilimle konuşuyormuşum gibi hissediyorum.
DÜNYA
Nankörlüğümüze büyük bir vefa örneği
gösteren renkli kürem. Evim. Yaşadığım yerin sınırları ve siyaset, benim bir
dünya görüşüne sahip olmama ve dünya insanlarını sevmeme engel olamaz. Dünyamı
sevmek, üzerinde yaşamak ve onu korumak benim hakkım ve görevimdir.
KADINLAR
İnsanlara karşı güven konusunda
dikkatliyimdir. Ancak kadınlara güven konusunda iki kez dikkatli olmalıyım.
Onlar tarafından bana gösterilen özel yaklaşımlar samimi gelmiyor. Tekrar
tekrar okuduğum bir hikaye gibiler. Hepsi aynı sanki. ‘’Benim için bütün
kadınlar özeldir’’ diye düşündüğüm yaş diliminde bütün flörtlerim tarafından ya
aldatıldım, ya terk edildim, yada bir gösteriş malzemesi olarak kullanıldım.
Artık kimseye ayıracak ve ileride değersiz olarak adlandıracağım bir saniyelik
bile vaktim kalmadı. O kıymetli zamanlarımı, emeklerimi ve hislerimi
değersizleştiren onlar olmuştu ve hepsini onlar harcadı zaten… Beraber olduğum
bütün kadınlarda yanıldım. Onca kadından sadece biri benim için çok özeldi ve
özel kaldı.
Kısaca kadınım; sadece bana ait
olmalı ve başkasıyla olan durumları sınırlı kalmalı. Yani bir kadın sevgilisine
yaklaştığı gibi herkese benzer ilgiyi göstermemeli. Hislerini para için
satmamalı. Dürüst olmalı, nerede-nasıl davranacağını bilmeli. Bana bolca
sarılmalı ve gözlerimin içine bakarak gülmeli. Bu kadar. Tekrar güvenimi
kazanacak kadın böyle olmalı.
Hayatımın bana kalan bundan sonraki
değerli günlerini ‘’Evet bu benim için her şeyi hak eden son insan’’
diyebileceğim kişiyle paylaşmak istiyorum.
SİNEMA
Çok sevdiğim ve seyirci olarak ilgi
duyduğum,değer verdiğim bir sanat dalı. Ama hiçbir zaman kliplerimin dışında
beni bir oyuncu yada yönetmen olarak kimse göremeyecek. Çünkü oyunculuk da yönetmenlik
de çok özel dallar, kolay değil. Sıkı
bir sinema izleyicisi olarak diyebilirim ki; şu an kum gibi çoğalmış dizilerde
oyuncu sıfatıyla yer alan kişilerin oynadığı dizileri ve oyunculuklarını
beğenmiyorum. Kesinlikle şu görüşteyim; her kimse işinin okulunu okuyorsa şayet,
bitirmeden işine başlamamalı ve de müzisyen müzik yapmalı, yorumcu şarkısını
söylemeli, manken görselliğin olduğu yerlerde görevini gerçekleştirmeli,
yönetmen filmini çekmeli, aktör-aktrist oyununu oynamalı….. Liste uzar gider.
Yani anlayacağınız her şeyi
becerdiğini sanan insan sanatçı olamaz.’’Her şeyi yapmaya kalkışmak’’ hiçbir şeyi
tutturamamış ve her şeyi yarım bırakan insanların izlediği yoldur. Benim için
her dala atlamak; aç gözlülükten ve ticaretten başka bir şey değildir. Asla
benim için sanatsal değeri yoktur. ‘’Nuri Bilge Ceylan’’ yurt dışında önemli
ödüller almış bir yönetmenimiz. Şarkıcı olmak ister mi? Oyuncu olmak ister mi?
Sunucu olmak ister mi? Yada neden olmadı? Çünkü zaten doğru ve hakkını vererek
işini yapmak ve bir yol katetmek insanın yıllarını alıyor. Ki yanında bir de
başka bir sanat dalıyla uğraşması ve misal onda da başarısız olması kendi
kendini yok etmesi anlamına gelmez miydi? İlk yaptığı ve başarılı olduğu branşa
bir ihanet olmaz mıydı? Mesleğine aşık olan birinin yapabileceği bir şey midir
bu? Yoksa o da bilirdi oraya,buraya saldırmayı; ‘’onu da yaparım-bunu da
yaparım’’ demeyi.
Kesinlikle yeteneğim var onu da
başarırım’ı kabul etmiyorum. Hem o branşların okullarını okuyan ve yıllarını
vermiş sanatçılara saygısızlık hem de kendinizi kandırarak kendinize saygısızlık.
Profesyonellik ve işinde ciddiyet kazanma tecrübelerle olur,seneler alır. Bu
olgunluğa ve dalınızdaki başarıya doygunluğunuzda yaklaşık altmış yaşa tekabül
eder. O zamanda siz zaten sanatınızda başarılar elde etmiş bir şekilde inzivaya
çekilmiş olursunuz.
Özetle; Yaptığınız sanatı severek ve
eksiksiz,kusursuz yapmanız, sanatınızla alakalı projelerinizi hayata geçirmeniz
ömrünüzün tamamına yakınını kapsar.
EV
Krallığım. Huzurumun tavan yaptığı
yer.
SAHNE
Özgürlüktür. Hiçbir hareketinizin
hesabını yapmadığınız için sahnedesinizdir.
Özelsiniz. İnsanlara sunacağınız marifetleriniz var. Ve insanlar da bunu almaya
hazırlar. Meraklılar. ‘’Sahne’’de olma durumunun herkesi onure eden bir büyüsü
var. Kim üzerine çıksa ister istemez gözleri ışıl ışıl parlıyor.
Hafif loştu ortalık. Gözümün
görebildiği yere kadar her yer dağılmış ve çöptü. Bulunduğum yerin üzerinde
benim mikrofon ayağımla, geride birkaç cihaz kalmıştı. Etrafta çıt yoktu. Ben
üzerinde yürüdükçe gıcırtılarla bana bir şeyler anlatmaya başlayan sahneye bir
gün döndüm dedim ki;
‘’ Nerede o uğultulu, coşkulu
kalabalık? Seninle ben kaldık yine baş başa bak. Misafirler gitti.’’
Sonra üzerine uzandım. Dekordan bir
parça alıp üzerime örttüm. Gözlerim tribünlere baka kaldı. Sonra ağırlaştı. Ne
kadar uyudum bilmiyorum. Ta ki;
‘’Abi hadi gidiyoruz’’ diyen bir ses
beni uyandırana dek.
Adama bak, hem evime kapıyı çalmadan
girmiş, hem de beni evime götüreceğini iddia ediyor.
Sueno Hotel Amfi
Tiyatro
www.burakkirmizituna.com
BURAK KIRMIZITUNA VİDEOLARI İÇİN TIKLA:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder