Tv kanalının
birinde programının her bölümünde bir yöre’yi gezip oranın yemeklerini tanıtan
bir yemek sever var. Biliyorum bir çok kişiden,bahsedeceğim şeyi fazlasıyla duydunuz.Ben
de rahatsız olduğum izlenimlerimi paylaşmak isterim:
İlk
dikkatimi çeken; gidilen yerlere ait hiç mi sebze yemeğinin olmadığıdır. Her
program ‘’ET’’? Yahu biz herkesin çiftliği olduğu,kasabalardan oluşan,şehirsiz
küçük bir ülke değiliz ki…Bu kadar et’i hem maddi,hem de imkan olarak kim
nereden bulacak?
Programı
sunan kişinin hareketleri ve anlatım tarzı öyle abartılı ki bunun bir senaryo
olduğunu düşünmekten kendimi alamıyorum.Ama itici bir senaryo… Her programda et’in
binbir türlüsü anlatılıyor. Et ızgarada pişerken kameraman akan yağlarını yakın
plan çekiyor falan… Sunucu:
-Ohhh
getir abi getir… (televizyon dili değilde halk dilinden konuşuyor hesapta)
-Ya bu
nasıl bir şey…(başlıyor detaydan etin görüntüsünü anlatmaya.Daha yemeden ağzını
şapırdatıyor falan)
Adam bir
keresinde etin takılı olduğu şişi ağzına götürüp ağzıyla eti şişten çekmeye
çalıştı.Ağzı bir yandı.Resmen dilini dağladı adam.Ya bu nasıl bir yeme
sevdasıdır? Gözü kararıyor demek ki.
Ahçı yemeğin
tarifini anlatıyor. Sunucu beş saniyede bir ‘’Ohh Ohh’’ çekiyor. Ahçı huzursuz
ters ters bakıyor. ‘’Bana mı yapıyor? Et’e
mi yapıyor?’’ diye.
Daha yemek
yapılırken adam yemeğin harcını yemeye başlıyor; maydonoz,çiğ kıyma,bayat ekmek,yeşil
biber…hiçbir şey bulamasa tırnak pideyi zeytinyağına banıyor adam. Ahçı kaç kez
uyarıyor adamı gülerek: ‘’Harcı yemeyelimde lazım olacak çünkü onlar’’ Adam
anlamıyor elinde mikrafon kafa sallayıp yemeğe devam ediyor.
İnanın bu
programda çok takılı kalmadığım halde beş dakikalık görüntü bile tüylerimin
diken diken olmasına yetiyor.
Yeri
gelmişken; ‘’eğlence programı’’ olarak sınıflandırdığımız gerek sabah gerekse
öğlen kuşağında yayınlanan programların stüdyolarının ortasında hep bir mutfak
oluyor. Hep yemeği programın sonuna kadar yetiştirmeye çalışan biri ve yalandan
onun yanına arada bir gidip kendine bir kaşık yemek payı çıkarmaya çalışan
(ilgilenmedi olmasın) bir sunucu görüyorum J Herkes evde
iyi kötü yemeğini yapıyor,eğlence programında insan bir iki şarkı dinlemek
değişik show’lar izlemek ister değil mi? Ne yapsın insan her gün evde yaptığı
şeyi? Hem biz obez bir toplum muyuz? Nedir bu yemek show’ları anlamış değilim?
Derseniz ki:
-Sokakta,
evde, otelde, yazlıkta her yerde yeme-içme yerleri görüyoruz. Yeme-içme yaşamak
için bir ihtiyaç.Yaşamdan bir parça.
E bende aynı
yerlerde Wc’ler görüyorum.O da yaşamak için bir ihtiyaç. Şimdi bunu tv programlarına
mı taşımak lazım.
-Evet bu gün ki programımızda ünlü
herbokolog Nuri Tertemiz ile birlikte damlatmadan nasıl işeriz? Ve de vaktimiz
kalırsa minumum tuvalet kağıtı kullanarak nasıl popo sileriz? sorularına cevap
arayacağız. J
Büyük market
zincirlerinin birinde hızlı kasa gördüm.
Mini bir buzdolabı görünümünde olan bu makine bilgisayar sistemiyle
çalışıyor.Başında herhengi bir görevli durmuyor. Kasaların yoğun olduğu zamanlar
insanlar bu hızlı kasalardan işlerini halletsinler diye konulmuşlar.Ancak
kasanın sorduğu soruların ve sorunlarının ardı arkası kesilmiyor;
-Hoş
geldiniz…Lütfen aldığınız ürünü okutunuz.
(Kırmızı
alana doğru tutuyorsun,sürtüyorsun…yok olmuyor.Makineden uyarı geliyor.)
-Lütfen
daha yakına tutunuz. (her halde belli bir süre geçince karşısındakinin
beceremediğini anlıyor ve fırçalama kısmına geçiyor)
-Okuttuğunuz
ürünü sepet kısmına bırakınız. (elinde tutarsan ödemeden kaçıp gittiğini
sanıyor)
-……..
card’ınız var mı? , ……..marka makarnalarda %20 promosyonumuz var.Bir sonraki
aşama için kısa anketimizi cevaplandırmanız gerekiyor….
Bu
sıralamadan sonra ve diğer ürünlerinizi de okutabildikten sonra bir sonraki
aşama;
-Lütfen
ödeme şeklini seçiniz. (bir pencere açılıyor; Nakit,Kredi kartı v.b çıkıyor.
Bir de dudak şekli vardı ama onu anlayamadım.)
Mesela ‘’nakit’’
tuşuna bastınız. Makine:
-Lütfen
nakti yerleştiriniz. Şeklinde bir argo kullanıyor. J Nakti görelim misali…
Kağıt
paranızı göze doğru itiyorsunuz.Makine alıyor geri fırlatıyor.Siz itiyorsunuz
parayı çekiyor sonra (paran kadar kadar konuş misali) geri atıyor parayı. On
defa karşılıklı para alışverişinden sonra da para üstü geliyor.Örneğin yüz lira
vermişsiniz seksen liralık alışverişiniz var.Yirmi lira para üstü ödemesi
yapıyor makine…Yirmi tane demir 1 liralık bozuk para.Hani canlı bir kasiyer
olsa karşınızda ağlarsınız; ‘’Ya rica etsem bütün olarak verir misiniz? Bunlar
bayağı yer kaplıyorda…’’ Yok,makine zaten ister al ister alma modunda…Makine
alışverişinizin sonunda;
-‘’Lütfen
ürünlerinizi sepetten alınız’’
Uyarısı yapıyor
ve işlem tamamlanıyor.Ama bir bakıyorsunuz ki kalabalık diye girmediğiniz
kasada kimse kalmamış,kasiyeride ojesini sürüyor.Arkanızdan makine sizi iyi
dilekleriyle uğurluyor.
-İyi günler.
Düşünsenize
bu makinenin dokunmatik ekranı olmasaydı ve tamamiyle işinizi ses algılama
sistemiyle ve sensör’leriyle hallediyor olsaydı.Makinenin karşısına gelen adam
hafif iyilerek ekranda tuş arıyor.Makine;
-İyi
günler,hoş geldiniz.
Adam hala
tuş arıyor.Görevli müdahele etmek zorunda kalıyor.Beyfendi konuşmanız lazım. ‘’Hoşbulduk’’
demezseniz işleminize devam edemezsiniz.
www.burakkirmizituna.com
BURAK KIRMIZITUNA VİDEOLARI İÇİN TIKLA:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder