Sayfa Görüntüleme Sayısı

9 Mayıs 2013 Perşembe

ORDAN BURDAN MANZARALAR



kadıköy iskelesinin üst katında bulunan ''deniz atı'' restaurantına doğru yola çıktık.arabada konu açıldı ordan burdan... tonmaister mehmet ; ''abi geçen eminönü iskelesinde arkadaşı bekliyorum akbil makinalarının yakınında duruyorum'' diye anlatmaya başladı. ''gelen kartını değdiriyor,makina bozuk para kabul edemeyeceğini ağırlık yaptığını falan söylüyor.bazen ''lütfen kartınızı okuyucu kısmına iyice oturtun'' diyor.her neyse bir kaç kişiden sonra bir tane hanım teyze geldi makinaya baktı baktı elindeki kartı para sokulan kısma falan sokmaya çalıştı.girmedi.ordan aldı makinanın üst kısmına toz alır hareketiyle sürttü.makina şaşkın,makinada ses yok.makinanın bozukluk para gelen kısmına parmağını soktu parmakladı olmadı.ağır hareketlerle döndü limon yemiş bir edayla ''evladım şunu nasıl dolduracağım'' diye ortalığa diğer bekleyenlerin suratına doğru patlattı soruyu.herkes kıpırdandı,tedirgin oldu,herkes birbirine baktı.zayıf genç bir arkadaş çatlak ergenyus sesiyle ''valla teyzecim bilmiyorum'' dedi.diğerleride hiç kullanmamış tavırlarıyla birbirine bakıyordu.o esnada yanımdaki turnikeden uzun boylu hoş bir bayan avuçlarının içindeki kartı hızlıca turnikenin kart okuma kısmına değdirdi ve turnikeden geçmek için turnikeyi itti.turnikeden azarlayıcı yüksek bir ses geldi: YETERSİZ BAKİYE. hatun bir kızardı,o uzun boylu hatun 1.50 oldu.akbil makinasına doğru gelirken ''şunların sesini kapatamazlar mı?'' diye söyleniyordu.makinanın önünde durdu baktı baktı.elindeki bozuklukları,makinanın iade bozuk para kanalına doldurmaya çalıştı :) makina boğuluyordu geri tükürdü bozuklukları ..... al işte beklediğimiz soru geliyor.bekleyenler anladı,hatuna bakan kafalar havalara,ters yöne,cep telefonlarına falan çevrildi.yine o ağlak surat ifadesiyle ''afedersiniz şu nasıl dolduruluyor''sorusu ortaya geldi.ses yok.aynı soru bir daha soruldu.başka bir hatun ''orda görevliler var isterseniz onlardan yardım alın'' dedi. ulan bu memlekette kim kullanıyor akbili,sanki kullanmak suçmuş gibi herkes reddediyor akbili.akbil kullanmak statü düşüklüğü ifadesi olmuş toplum içinde. artık dayanamadım bir akbil müdavimi olarak gittim hatunun yanına gösterdim.ama sonrasında fazla oralarda durmadım çünkü bu iş  görev olarak üstüme kalabilirdi ve ben deniz işletmelerinde bir anda işe başlayabilirdim''
gülüştük.bütün gün sokaklarda dolaşılsa bir tiyatro oyunu yapacak kadar malzeme çıkardı valla.
aysuda da bir şeyler varmış ''hey millet'' diye başladı.
''benide şu trafik ışıkları deli ediyor.20 dakika taşıtlara 10 saniye yayalara yanan ışıklar...geçen ışıklarda bekliyorum.acelem var 5 dakika olmuş daha ışığın keyfi gelmemiş dikiliyoruz ışığın yanında.boşluk kolluyoruz trafikte,geçmek için bir-iki adım öne çıkanlar,yola fırlayıp dili dışarda geri dönenler, yeter ulan bitsin bu işkence değip ezilme pahasına karşı kaldırıma doğru koşanlar falan.ben de fırsat kollarken o esnada trafik ışığından gelen ses ''KARŞIYA GEÇMEK İÇİN LÜTFEN BEKLEYİNİZ'' yanımdaki amcayı bir irkiltti,adamcağız kafayı kaldırıp trafik lambasını süzdü sonra bana baktı.ben de gülmemek için zor tuttum kendimi,ben değildim gibilerinden kafa salladım.bu uyarı milleti delirtti sanki; birileri arkadan amcayla bana bir yüklendi kendimizi yolun ortasında karşıya geçerken bulduk.karşı taraftan gelen yayalarla çarpıştık itiştik.çok eğlenceliydi valla.
ah yavrum benim....kedi canı seni.maşallah sana,nasılda anlatır heyecanlı,heyecanlı.
 bende de bir şeyler var, kısa ama ; ATM'nin telefonundan ''anne-anne'' diye seslenen çocuk.o telefonlar hariciye açıldı mı arkadaşlar? ücreti hesabınızdan falan kesiliyor herhalde :))))acil para lazım çekmeye gidiyorsunuz,öndeki adam memleketle konuşuyor ''ha tamam kıllı koyun peyniri ha başka......ya da çocuk atm telinden anne diye seslendi ya çıkan dijital kadın sesi bunu dinlemeden konuşuyor ya ..... pu ha haaaa....



BURAK KIRMIZITUNA VİDEOLARI İÇİN TIKLA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder