Sayfa Görüntüleme Sayısı

13 Mayıs 2013 Pazartesi

BİTİŞE GİDEN YOLDAYIZ




''Bize Bağışlanan Güzelliklerin İnsanlar Tarafından Sona Erdirilmesi Öyle Üzücü Ki, Bu Güzelliklerin Bitmesini Neden İster İnsanoğlu ?, Neden Yaşamın Keyfini İyi Niyet Ve Mutlulukla Çıkarmaz ? , Neden Yetinmez ?, Neden Boş Sevdaların Peşine Düşer ?....'' aklım başıma geldiği yaşlarımdan beri süre gelmekte bu sorulara cevap arayışım. Kırk üç yaşındayım hala bulamadım, geçerli bir sebep duyamadım.
Bizler hep sıkıntılarımızdan kaçmak için geçmişimizdeki güzel şeylere sığınırız. Ama artık güzel şeyler çok nadir karşımıza çıktığı için hep aynı eski şeylerle kafamızı dağıtıp onlarla dertleşiyoruz. Polyanna'cılık oynamak kolay. Üç maymunu da öyle. Fakat bu neyi değiştirir ki kötü şeylerin sonunu mu getirir ? yoksa duymamaya yada görmemeye çalışmak bir daha olaylarla karşılaşmayacağınızın garatisi midir? Biz şunun farkında değiliz; güzel şeyler geride kaldı artık. Bunu da insanlık yaptı. Bir şeyi zombileştirip diriltmeye çalışmak ve ölü bir şekildeyken ona yaşıyormuş gibi davranmak saçmalık bence. Eskilerin başarılarıyla, güzellikleriyle ancak gurur duyabiliriz, onların o güzelliklerinin arkasına sığınamayız. Bu yetersizliğimizi ve o güzellikleri devam ettiremediğimizi gösterir. Bütün bu eskiyi arayış, eskiye dönme arzusu, güzel şeylerin geride kalmasından ve şimdi o yaşam kalitesini ve o değerleri bulamamızdan kaynaklanıyor. (işin ticari boyutu ve farklı beklentiler içinde olma durumları da olabilir.)
Şu yaşadığımız dönemde etrafa bakın; insanlar birbirlerine güvenebileceklerini düşünmüyorlar, işinizi yürütebileceğiniz düzgün işleyen bir akış yok, insanlar ne bir fikre saygı duyuyor,ne birbirlerine değer veriyorlar. En kötüsü de ‘’Saygısızlık’’ Birbirlerini yok sayıyorlar. Mücadeleler, kurallar,entrikalar, haberlerde verilen kaos görüntüleri, çirkinlikler, insanların davranış ve zihniyet bozuklukları, insanların çömlek-kerpiç evlerinden gelip büyük şehirlerde apartmanlarda yaşamaya çalışıyor olması, köylü kurnazlıkları, düzensizlikler, karakollarda biten uyum sorunlarının yaşanması, şehirlerde günlük işleyen düzenin yanlışlarla dolu olması,(bir hastanede yaşanan absürd durumlar, işinizin uzamasına neden olan prosüdür hataları gibi) bir sürü çözülmeyi bekleyen sorun, sorun, sorun. Bunlardan kaçarak, görmezden gelerek ve de eski zamanları durmadan yad ederek çözüme ulaşamayız. Bir sorun varsa ve gerçekse (göz önünde herkes görüp sıkıntısını yaşıyorsa) konuşup dile getirip çözüm yolu bulmaktan başka bir şansımızın olmaması gerekir. Bunu ‘’yapamıyor olmak’’ olabilir mi ?  ‘’Yapmayı istememek’’ midir yoksa düzelmemenin altındaki neden.
İnsan çıkışlı bir sürü yanlışı eğitime bağlıyoruz bence eğitimle falan da alakası yok bunun. Garip bir şey ya. Anlatılmaz. Bu içde,yürekde biten bir şey. Özeti; ''Nasıl bilirdiniz ?'' diye sorarlar ya, işte ''İyi bilirdik'' cevabını  alabileceğimiz insanlar olmalı çok fazla etrafta. Buna çok çok ihtiyacımız var. İyi niyetli, kalbi temiz, iyi insanlara… İnsanların acıma duygusu olmalı, dışa dönük, yardım sever, girişken olmalı. Etrafınıza bakın günümüzde bu saydıklarım gibi kaç insan göreceksiniz. Çıkarların her zaman öncelikli olduğu ve senin mutsuzluğun benim mutluluğum zihniyetinden başka bir şey  göremiyorum diyaloglarda, tavırlarda. Herkes yalnız, içine kapanık.
Eeee ne kaldı güzel olan. Varsa bir annemizin sıcak eli, bir de sevgilimizin, eşimizin desteği... Onlar da bireysel, içte kalan güzellikler. İyi tabii ki ama yetersiz. Öyle çok yanlış ve kargaşa var ki bu iki-üç güzellik çerez kalıyor onların yanında; kapatamıyor o çirkinlikleri.
Bu kadar kötü giden bir döngü olamaz ki, en sonunda daha da kötüye giderek yok olur biter. Peki kimse bunu görmez mi? Her şey'in iyi olması için gayret göstermez mi? Çünkü bir yerden sonra ''hayat'' sadece sizin olmaktan çıkıyor, yaşadığınız toplum içerisinde mutlaka ucu size de dokunan, sizi etkileyen şeylerle dolmaya başlıyor sonra herkes otomatikman sorun'un bir parçası haline geliyor ister istemez.
Düzelmek için öyle çok büyük bir gayrete ihtiyacımız var ki; nerden başlanılır bilemiyorum. Bana sorarsanız bireysel olarak düzelmeye başlamak her zaman akıllıca bir çıkış yolu olur. ‘’Şapkanı önüne koyup bir düşün’’ derler ya, herkes kendine bakıp torpilsiz bir öz eleştiri yapıp düşünmeli. Kalplerin yumuşaması ve insanların başta kendisini sonra başkalarını karşılık beklemeden sevmeye başlıyor olması bir umut olabilir insanlığa diye düşünüyorum. Biz dinazorlar gibi yok olmayacağız, bu gidişle insanlık kendi kendini bitirecek. (bütün dünyadan bahsediyorum) İnsanlar yok etmeye doğayla başladılar sonra birbirlerine yöneldiler ve sonunda dünya ota-böceğe kalacak herhalde.

Bir kötülüğün cezası yine onun gibi bir kötülüktür, ama kim affeder, barışı sağlar, bağışlarsa onun mükafatı Allah'a aittir Şüphesiz ki Allah, zalimleri sevmez 

''KURAN-I KERİM & ŞÛRÂ Suresi Âyet - 40’’







BURAK KIRMIZITUNA VİDEOLARI İÇİN TIKLA
http://www.dailymotion.com/tr/relevance/search/burak+k%C4%B1rm%C4%B1z%C4%B1tuna/1






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder