Sayfa Görüntüleme Sayısı

19 Nisan 2013 Cuma


MÜZİK DÜNYASINDA BİR TELEFON KADAR UZAKTA OLMAK



bir yarış içerisinde olmak elbette başarıya giden yollarda insanın ister istemez takındığı bir haldir.bu yarış (konusu ne olursa olsun) kendini ispatlama ve en önde olma fırsatıdır.her yarışın sonunda galip gelenin ondan sonra ne yapacağı merak konusu olmuştur ve tavırları mercek altına alınmıştır,takip edilmiştir.kimi kazanan gücünü (şanını,önderliğini) kullanamamış yok olup gitmiştir yada kötüye kullanmıştır veya çok iyi kullanmış tüm insanların takdirini kazanır olmuştur.tabi bu takdir karşısın da affallayanlar bu önderliği taşımayanlar tekrar başa dönmüş,sıfırı tüketmiştir.
başarıya giden bu yolda kişinin yanında her daim bulunan insanlara vefa borcundan tutunda bu serüvende diğer meslektaşlarına gösterdiği saygı,destek,insancıllık,dünya için ve tüm insanlık için gerçekleştirdiği projeler bir müddet sonra sanatının önüne geçmeye başlar.çünkü yaptığı işde zirvededir şimdi insanların gözleri o kişide başka şeyler aramaya başlar.hakkında konuşacak daha fazla şeyler.adeta büyük bir sandığı kurcalayan bir çocuk merakıyla...acaba ne çıkacak ve şimdi ne olacak merakıyla...insanlar çok çabuk tüketir ve hep yeni bir şeylerle sevinmek,hoşnut olmak isterler.bunu yapamayan kişileri de çabuk unuturlar.
beni, etraftaki gözlemlerim meraklandırdı: ''başarılı bir şarkıcı (yada müzisyen) 'nin diğer meslektaşlarından uzaklığı,kendi kabuğuna çekilme durumu nedendir? ve müzik piyasasına yeni çıkmış bir arkadaşımızın bir anda kendisini zor kuralları olan bir yarışta koca bir yalnızlıkla (tembihlerle ve gazla : -sakın şunu yapma.-sakın bunla konuşma. -sakın şuna buna inanma) bulması nedendir?
mesela müzik piyasasında bir'i bir şey yaparken onu beğenmek,desteklemek,yaptığı şeylerden bahsetmek çok garip karşılanıyor.ben bunu yaparken bir bakıyorum ki ''bana bunu yapan yok'' çok enteresan...Tabi ki bunlar gönülden gelen karşılıksız takdirler.ama bunu yapmaktan çekinen diğer arkadaşları anlamak benim için zor.belki kendinden bir şey kaybetme korkusu (o her ne ise?),belki yukarda bahsettiğim bu yarışı bir at yarışına dönüştürme olgusu,belki ego.....birinin elini sıkmasına,''çok iyi yapmışsın'' demesine, ''gel şunu da beraber yapalım demesine'' bir engel.

aynı bir dondurma gibi ''herkesin tadı farklıdır'' isteyenler hayatlarına biraz senden biraz benden koyarlar.bazen de sadece sen veya sadece ben oluruz.herkes tarzında iyidir,kötüdür.kişinin başarısız olmasının nedenini başka bir müzisyen arkadaşı olduğunu göstermesi büyük bir abukluk olur.yani niye herkes birbirini bir set gibi görür? neden işine taş koyacakmış gibi görür?  yada yapan varsa da bunu niye yapar? bu entrikaların duygu ve insani hislerle ayakta durması gereken ''müzik dünyasında'' ne işi vardır?ben bir tas çorba içerek sahneye çıkan,sadece içindeki müzik aşkının körelmemesi için cebinden para harcayıp sahneye çıkan müzisyenler tanıyorum (onlar borçla-harçla kimsesiz vefat eden,kapısını kimsenin çalmadığı değerlerimiz) öte yandan hala 70'lerde-80'lerde beş şarkının ekmeğini yiyen müzik hayatı boyunca ticari kaygı gütmekten esnaf olmuş müzisyenler de tanıyorum.her şey bir yana ''popüler olan bir yıldızın bir zamanların starına ''gelin şu işde beraber elele olalım.'' diyememesini veya dememesini anlayamıyorum.müzik için var olduğuna inanan bir genç arkadaşa bir ''merhaba'' demek,bir konserine uğramak,bir şekilde ulaşıp işlerin nasıl gittiğini sormak.nasıl büyük bir starlık'tır,nasıl bir doymuşluk ve büyüklüktür biliyor musunuz? böyle bir jest karşısında o arkadaşın gururunu,sevincini,yere göğe sığımamasını hissedebilir misiniz?yada sanat hayatınızda bir kere de olsa böyle bir şey yaptınız mı bilmek isterim.
bu tek başınalık nedir? en büyük payı ben almalıyım nedir? ne etliye-ne sütlüye dokunmamak? belki birilerinin işlerini engelleyecek kadar kendini bilememek nedir?
bir müzisyene yakın davranmanız için çok popüler olmanız gerekmez.belki yola yakın tarihlerde bile çıkmış olabilirsiniz.birini rakip olarak tabii ki görmeliyiz,herhalde ki albümüne koyacağın en favori parçanı git başkasına ver demiyorum :)) fakat her rekabet dostane olmalıdır,adil olmalıdır.herkesten kendini sıyırmak bana göre çok komik gözüken bir durum.fikir alışverişi yapmak,bir yerlerde bir kahve içmek,bir şeyler paylaşmak sizce yarışı kazanmanıza bir engel midir?kariyerinizi mi kaybedersiniz?gözden mi düşersiniz? ne olur yani :))

''hep ben gözde olmalıyım,hep ben sevilmeliyim;ben ben ben. bütün kadınlar benim için yırtınmalılar,kimsenin gözü ben varken başkasına kaymamalı,bütün ödülleri ben toplamalıyım,en iyi aranjörler benle çalışmak için sıraya girmeli,tüm mekanlar gel burda çık diye yalvarmalı,tv'ler program teklif etmeli,yönetmenler ağlamalı ;''lütfen bu seneryoyu bir kere oku'' diye,reklamlarda,magazin programlarında ben ben ben.hazırım ne yapılması gerekiyorsa hadi hadi...''
bu ne ya,allah korusun müzik dünyasını böyle bir tipten.bunun kendinden başka kime hayrı dokunabilir.ne dostluğu,ne birliği,ne duygusu....
ama yok mu,çok mu uzak böyle insanlar.belkide bunların çokluğundan istediğim dayanışma,sevgi-saygı,iyi müzik yok olmaya mahkum olmuştur.
bir şarkı söylüyoruz.bunun değeri yok sevgili arkadaşlar ve büyüklerim.bir albümün hiç bir zaman parasal değeri yoktur.hiç bir para o emeğin karşılığını veremez.bu bambaşka bir şey onda insana ait çok şey var.herşeyden önce sahibinin hayalleri...hiç bir para onu satın alamaz.benim için albümümden kazandığım ve sizler tarafından bana ödenen paha biçilemez tek şey şarkılarımı ve beni sevmenizdir.çünkü ben ve herkes ''SEVGİ''yi hiç bir şekilde parayla satın alamayız.sizinle çektirdiğim tek kare fotoyla ve ellerimizi kavuşturup salladığımız her anla bana harcadığım emeğin karşılığını fazlasıyla ödüyorsunuz.
bu yolda yürüdüğümüz herkesle daha çok konuşmalıyız,daha çok fikir paylaşmalıyız,daha çok takdir etmeliyiz,daha çok birbirimize gülmeliyiz,daha ve dahası müziğimiz için belki hiç bir neden ve tanışıklığımız yokken yakın olmalıyız.







Burak Kırmızıtuna videoları için tıkla:








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder