Sayfa Görüntüleme Sayısı

28 Nisan 2013 Pazar

''SENİ SEVİYORUM''



Hatırlıyor musun o yağmurlu havada çılgınca dışarı çıkıp arabaya atlayıp o yere gittiğimizi. Ben dün gibi hatırlıyorum. Hem de çığlık çığlığa gitmiştik. Göz yaşlarıyla... Sonra bir ara sen bayılı vermiştin. Ben de sıkıntıdan dışarı çıkmıştım. Daha sonra sabah olduğunda baktım ki yanında yatıyorum. Yarı uyanıktın. Bir tatlı koku, yumuşacık bir koyun, tarifsiz bir huzur içindeyim, bir yandan çevreme bakındım herkes başımıza toplanmış gülüşüyor.
- Ya ayıp değil mi günün bu ilk saatlerinde bir rahatlık yok. Gitsenize evinize
Baktım ki kimse dağılmıyor bende avazım çıktığı kadar bağırıp ağlamaya başlamıştım. Gözlerini kocaman açtın, göz göze geldik. Ben ellerimle yüzümü ovuşturdum. Kafama bir öpücük kondurmuştun. Ben de bırakmamacısına göğsüne.
O gün (14 Ekim 1975) bundan sonrası için çok güzel şeylere imza atmak için anlaşmıştık seninle. Ben sana verdiğim sözü hala düşe kalka tutmaya çalışıyorken sen verdiğin sözler bir kenara her şeyi fazlasıyla gerçekleştirdin ve hayatıma güzellik katmaya devam ediyorsun.
Etrafa bir bak ne o gün ki insanlar kaldı,ne o binalar,ne o parklar,ne açık hava sinemaları...ne de kırmızı itfaiye arabam. Hatırlarsın her hafta sonu gittiğimiz Küçükyalıdaki çok sevdiğim çay bahçesini. Oraya gitmeden bana aldığın ekler pastasını. O çay bahçesinde yere oturup kovalarımla oynadığım taşları hatırlıyorum. Beni sandalyelerinde uyuttuğun anları, ne kadar huzurlu şimdi ne kadar ulaşılmazlar. Yoklar. Bir tek sen kaldın ve sen varsın; geçmişten geriye bana en güzel kalan… İyi ki yanımdasın. Her zaman en iyisini istedin bizim için, en doğrusunu öğretmeye çalıştın, en güzel de sevmeyi, şefkati, merhameti öğrettin. Dilerim senin bildiğin kadar öğrenebilmişizdir.
Öyle bir güç ki sende ki, ne zaman başkasında gördüğümü sansam, her şeye yada hayata karşı galibiyetlerim olduğunu zannetsem tüm hayal kırıklıklarımın sonunda yine geri döndüğüm tek insan sen oluyorsun. Nerden biliyorsun her şeyi ve nasıl bir bağışlama kudretidir sende ki... Şükür ki sayende yaralarımız çok az oldu. Varlığınla toparlanmamız da çok kolay…
Seninle yola çıktığımız o ilk günlerde hatırlarsan bir sesle uyanıp kafamı kaldırmıştım. Sen tatlı tatlı gülümseyerek küçük tahtadan bir radyoyu baş ucuma bırakmıştın. Uzunca bir zaman uyuyacakken de, uyandığımızda da hep beni o radyodan çıkan Türk Sanat Müziği korosu karşılardı.
O radyoda ki teyzelere amcalara ne oldu acaba? Radyo temsilindeki Ayşe annesine kavuşabildi mi, okulunu bitirebildi mi acaba?
Beraberliğimizin her bir saniyesi hala benim için çok kıymetli çok önemli. Hangi güzel günümden bahsetsem çoğunu senin sayende yaşamışım. Sana borcum öyle çok birikti ki nasıl ve neyle ödeyeceğim bilemiyorum. Sakın borcumu ödemeden beni bırakayım deme.
Beslenme çantamdaki kırmızı elmamsın; ANNE.







14 EKİM 1975
                                                                                  
  















BURAK KIRMIZITUNA VİDEOLARI İÇİN TIKLA                                                              



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder