Sayfa Görüntüleme Sayısı

8 Ağustos 2018 Çarşamba

MÜZİK İÇİN





İnsanlar ‘’müziği‘’asırlardır birbirine yakın manalardaki cümleler ile tanımlamışlardır. Şunu çok iyi biliyorum ki müziğin üretim maddesi duygudur. Yani bir yemek yapmak için birkaç malzeme gerekiyorsa müziğin yapımı içinde gerekli tek malzeme ‘’duygu’’dur. Diğer tüm kirli düşüncelerden arınmıştır müzik.
Yurt dışı diye tabir edilen yerlerde ‘’müzik’’ bir meslektir. Müzik bir sektördür ve müzik yaparak insanlar ciddi paralar kazanmaktadırlar. Yani geçinebilmektedirler. İkinci bir meslekleri yoktur, ek iş yapmazlar. Müzik profesyonelce yapılır zaten öyle de yapılmalıdır.
Bazı ülkelerde (genelde ekonomik sıkıntısı olanlarda) müzik, seyyar satıcı tezgahlarında sergilenecek bir şeymiş gibi, ehemmiyet verilmeden, en sıradan mesleklerden bir farkı bırakılmayarak yapılır. Her olumsuzluğun çok az ölçü de olsa olumlu olanı da vardır elbet. Ancak genelde maddi kazanç hep ilk sıradadır. Kişi üreteceği, katkıda bulunacağı, projeyi sormaz mesela ilk soracağı şey ‘’Ne kadar kazanacağı’’ olur. Elbette her şeyin maddi karşılığı vardır. Ve bunu istemek doğaldır. Ama bunun müzikten (sanattan) daha önemli olmuş olması düşündürücüdür. Müzik bir görev haline gelemez, aşksız – şevksiz, zorla yapılamaz. Yapılmaya kalkılırsa da ticari yönünden başka bir amacın olunmadığı apaçık belli olur. Müzikle alakası olmayan yada müziğe ihanet etmiş kişiler tarafından müzik tam bir sömürme aracı olarak kullanılır. Müziğin ruhu, duygusu falan onları ilgilendirmez, kişinin cebinden alabileceği parayla ilgilidir. Geçmişte, örneğin; bir müzik albümü bir müzik firması tarafından bir kişiye yapılırdı. Her şeyini, klibinden, albüm tanıtımına kadar yapımcı firma üstlenirdi. Şimdi günümüzde artık çok popüler müzik yapım şirketleri bile albüm yapmak isteyen kişiye, kişinin ne yapabileceğini soruyor. Kişi yapabildikten sonra sana neden gelsin ki ? Esas sen firmana güveniyorsan sen o kişiye ne yapacaksın ? O şirketler markasını (etiketini) veriyor sadece o kadar. Üretilen eseri bastırıyor cd'ye dağıtıyor yada web'te yayınlıyor, sonra çekiliyor. Çok paralar akıtırsa kişi ancak o zaman eserin tanıtımını da yapıyor, klibini de çekiyor, imza günü de düzenliyor, konser de düzenliyor, basın ile de destekliyor... falan. Ama dikkat edin ‘’çok paralar karşılığı’’ !!! 
O kadar para harcasa bile projesinde verilen sözlerin tutulmamasıyla karşılaşan olmuyor mu ? Oluyor. 
Bir müzik sevdalısı üretmek için çabalamaya görsün, müzik üretmeyi kötüye kullanmak isteyen biri hemen faydalanma peşine düşer, tabii insanların manevi duygularına dokunarak. Onları anlıyormuş gibi yaparak, kendisinin de bir müzik aşığı olduğunu zannettirerek. İnsan duygusunu kullanarak, onun hassas noktalarına dokunarak çok kolay istediğini elde eder. Özellikle sanat yapan ince ruhlu insanlar iyi niyetli olur, çabuk güvenir, inanırlar. Bu hassasiyet amaca ulaşmak için kullanılan en güvenli yoldur.
Yapma arkadaşım. Müziği kullanma. İki iş yapma. Müzikten geçinemiyorsan müzikle uğraşma, o zaman geçinebileceğin bir iş yap. Müziği de arkadaşlar arasında, özel günlerinde yaparsın. Kimsenin güzel duygularla yapılması gereken ve ancak o zaman amacına ulaşabilecek bir işi kirletmeye hakkı yok. Ama insanoğlu değiştirebilir misin ? Değiştiremezsin. Her şeyi düzeltebilirsiniz, ekonomiden, evinizin bahçesine kadar her şeyi, ancak bir insanı değiştiremezsiniz. Hele ki temel nitelikleri kötü olan bir insanın değişmeme ihtimali yüzde yüzdür. Yapacağın müzik adına her ne ise kaliteli yap, düzgün yap, insanları üzmeden yap, hakkını vererek yap. Yoksa yapma kardeşim. Ticaret yapmak istiyorsan git, cep telefonu al sat, ihracat fazlası giyim al sat, tekstil işine gir, müziğin ticareti olmaz. Hem bu tür işler yapıp, hem müzik de yapma. Etik de olmaz.
Mesela, müziğin ‘’M’’sinden anlamaz mekanın müzik direktörlüğünü yapar. Yahu çocukluğunda dinlediğin ninniden başka sözlerini tam bildiğin bir şarkı yok kalkmışsın bir de müzik direktörüyüm diye ortaya çıkıyorsun. Millet boşuna mı yıllarını harcıyor müzikle uğraşarak. Müziğe gerçekten bir insana değer verir gibi duygularıyla bağlı kişiler yapsın. İcra edecek olan için de bu böyle, müzik için görev yapan diğer kişiler için de bu böyle. Bırakın insanlara, türlü türlü şakalar yapmayı. 😁 Stüdyonuzu, müzik firmanızı özellikle de kalbinizi bir ticaret haneye dönüştürmeyin. Altından kalkamacağınız şeylerin altına bile bile girmeyin. Sonunda her şey apaçık belli oluyor. O anlar geldiğinde ne hissedeceğinizi düşünün. Ancak benim duygularım yok, vicdanım rahat, amacımsa net belli diyorsanız zaten ne dense boş.
Bir de müziğin her yerde olması var. Müziğin her yerde olması çok güzel ama her yerde ama her yerde olması kafa karıştırıcı. Vapurda müzik. Metroda müzik. Adım başı nargile cafelerde müzik. Bir gün büfeden döner alırken ödeme yaptığın kasiyerin de oturduğu tabureden size doğru gitar çalıp şarkı söyleyerek dönmesi artık an meselesi. İşte müziğin işportaya düşmüş haline bir örnek. Herkes çalıp söylüyor ama herkes.
E müzik bu kadar revaçta olan meslekler arasında görülüyorken, kolay yoldan şöhret yolu, para kazanma yolu olarak görülüyorken, bunu yapmak isteyen milyonlarca insanı da büyük bir kazanç kapısı olarak gören simsarlar çıkıyor ortaya malesef.
Bir kere kimse müzik ile kolay para kazanmıyor ve kolay şöhret olmuyor. Her şeyin manevi bedeli oluyor. Ve müzik yapmak da o ağır bedellerin ödendiği bir alan.
Bu işe soyunacak olanların unutmayacağı tek şey; kendilerini uzun ve maceralı bir yolun beklediği olmalıdır. Ve muhtemelen bu savaşı kazanan çok az talihli kişi olacaktır.
 Müziğin gerçek sahiplerine selam ve sevgilerimle.












BURAK KIRMIZITUNA VİDEOLARI İÇİN TIKLA:

https://www.youtube.com/channel/UCJ00MRQcw097mj7VBdalwhw

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder