Yurt dışı
diye tabir edilen yerlerde ‘’müzik’’ bir meslektir. Müzik bir sektördür ve
müzik yaparak insanlar ciddi paralar kazanmaktadırlar. Yani
geçinebilmektedirler. İkinci bir meslekleri yoktur, ek iş yapmazlar. Müzik profesyonelce
yapılır zaten öyle de yapılmalıdır.
Bazı ülkelerde (genelde ekonomik sıkıntısı olanlarda) müzik, seyyar satıcı tezgahlarında sergilenecek bir şeymiş gibi, ehemmiyet verilmeden, en sıradan mesleklerden bir farkı bırakılmayarak yapılır. Her olumsuzluğun çok az ölçü de olsa olumlu olanı da vardır elbet. Ancak genelde maddi kazanç hep ilk sıradadır. Kişi üreteceği, katkıda bulunacağı, projeyi
sormaz mesela ilk soracağı şey ‘’Ne kadar kazanacağı’’ olur. Elbette her şeyin
maddi karşılığı vardır. Ve bunu istemek doğaldır. Ama bunun müzikten (sanattan)
daha önemli olmuş olması düşündürücüdür. Müzik bir görev haline gelemez, aşksız
– şevksiz, zorla yapılamaz. Yapılmaya kalkılırsa da ticari yönünden başka bir
amacın olunmadığı apaçık belli olur. Müzikle alakası olmayan yada müziğe ihanet
etmiş kişiler tarafından müzik tam bir sömürme aracı olarak kullanılır. Müziğin
ruhu, duygusu falan onları ilgilendirmez, kişinin cebinden alabileceği
parayla ilgilidir. Geçmişte, örneğin; bir müzik albümü bir müzik firması
tarafından bir kişiye yapılırdı. Her şeyini, klibinden, albüm tanıtımına kadar yapımcı firma üstlenirdi. Şimdi günümüzde artık çok popüler müzik yapım
şirketleri bile albüm yapmak isteyen kişiye, kişinin ne yapabileceğini soruyor.
Kişi yapabildikten sonra sana neden gelsin ki ? Esas sen firmana güveniyorsan sen o kişiye ne yapacaksın ? O şirketler markasını
(etiketini) veriyor sadece o kadar. Üretilen eseri bastırıyor cd'ye dağıtıyor yada web'te yayınlıyor, sonra çekiliyor. Çok paralar akıtırsa kişi ancak o zaman
eserin tanıtımını da yapıyor, klibini de çekiyor, imza günü de düzenliyor, konser de düzenliyor, basın ile de destekliyor... falan. Ama dikkat edin ‘’çok
paralar karşılığı’’ !!!
O kadar para harcasa bile projesinde verilen sözlerin tutulmamasıyla karşılaşan olmuyor mu ? Oluyor.
O kadar para harcasa bile projesinde verilen sözlerin tutulmamasıyla karşılaşan olmuyor mu ? Oluyor.
Bir müzik
sevdalısı üretmek için çabalamaya görsün, müzik üretmeyi kötüye kullanmak isteyen biri hemen faydalanma
peşine düşer, tabii insanların manevi duygularına dokunarak. Onları
anlıyormuş gibi yaparak, kendisinin de bir müzik aşığı olduğunu zannettirerek. İnsan
duygusunu kullanarak, onun hassas noktalarına dokunarak çok kolay istediğini elde eder. Özellikle sanat yapan ince ruhlu insanlar iyi niyetli olur, çabuk
güvenir, inanırlar. Bu hassasiyet amaca ulaşmak için
kullanılan en güvenli yoldur.
Yapma
arkadaşım. Müziği kullanma. İki iş yapma. Müzikten geçinemiyorsan müzikle
uğraşma, o zaman geçinebileceğin bir iş yap. Müziği de arkadaşlar arasında, özel
günlerinde yaparsın. Kimsenin güzel duygularla yapılması gereken ve ancak o
zaman amacına ulaşabilecek bir işi kirletmeye hakkı yok. Ama insanoğlu
değiştirebilir misin ? Değiştiremezsin. Her şeyi düzeltebilirsiniz, ekonomiden,
evinizin bahçesine kadar her şeyi, ancak bir insanı değiştiremezsiniz. Hele ki
temel nitelikleri kötü olan bir insanın değişmeme ihtimali yüzde yüzdür. Yapacağın
müzik adına her ne ise kaliteli yap, düzgün yap, insanları üzmeden yap, hakkını
vererek yap. Yoksa yapma kardeşim. Ticaret yapmak istiyorsan git, cep telefonu
al sat, ihracat fazlası giyim al sat, tekstil işine gir, müziğin ticareti olmaz.
Hem bu tür işler yapıp, hem müzik de yapma. Etik de olmaz.
Mesela, müziğin
‘’M’’sinden anlamaz mekanın müzik direktörlüğünü yapar. Yahu çocukluğunda
dinlediğin ninniden başka sözlerini tam bildiğin bir şarkı yok kalkmışsın bir
de müzik direktörüyüm diye ortaya çıkıyorsun. Millet boşuna mı yıllarını
harcıyor müzikle uğraşarak. Müziğe gerçekten bir insana değer verir gibi
duygularıyla bağlı kişiler yapsın. İcra edecek olan için de bu böyle, müzik
için görev yapan diğer kişiler için de bu böyle. Bırakın insanlara,
türlü türlü şakalar yapmayı. 😁 Stüdyonuzu, müzik firmanızı özellikle de kalbinizi
bir ticaret haneye dönüştürmeyin. Altından kalkamacağınız şeylerin altına bile
bile girmeyin. Sonunda her şey apaçık belli oluyor. O anlar geldiğinde ne
hissedeceğinizi düşünün. Ancak benim duygularım yok, vicdanım rahat, amacımsa
net belli diyorsanız zaten ne dense boş.
Bir de
müziğin her yerde olması var. Müziğin her yerde olması çok güzel ama her yerde
ama her yerde olması kafa karıştırıcı. Vapurda müzik. Metroda müzik. Adım başı
nargile cafelerde müzik. Bir gün büfeden döner alırken ödeme yaptığın kasiyerin
de oturduğu tabureden size doğru gitar çalıp şarkı söyleyerek dönmesi artık an
meselesi. İşte müziğin işportaya düşmüş haline bir örnek. Herkes çalıp söylüyor
ama herkes.
E müzik bu
kadar revaçta olan meslekler arasında görülüyorken, kolay yoldan şöhret yolu,
para kazanma yolu olarak görülüyorken, bunu yapmak isteyen milyonlarca insanı
da büyük bir kazanç kapısı olarak gören simsarlar çıkıyor ortaya malesef.
Bir kere
kimse müzik ile kolay para kazanmıyor ve kolay şöhret olmuyor. Her şeyin manevi
bedeli oluyor. Ve müzik yapmak da o ağır bedellerin ödendiği bir alan.
Bu işe
soyunacak olanların unutmayacağı tek şey; kendilerini uzun ve maceralı bir yolun
beklediği olmalıdır. Ve muhtemelen bu savaşı kazanan çok az talihli kişi
olacaktır.
Müziğin gerçek sahiplerine selam ve
sevgilerimle.
BURAK KIRMIZITUNA VİDEOLARI İÇİN TIKLA:
https://www.youtube.com/channel/UCJ00MRQcw097mj7VBdalwhw
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder