Bloğuma bir ‘’Sevgililer
Günü’’ yazısıyla tekrar dönmüş bulunuyorum. Geçmişte yazdığım sevgililer günü
yazısını kullanmak istemedim; her ne kadar fikirlerimde ve görünenlerde hiçbir değişim
olmasada…
İlk önce hepimizinde
izlediği gibi, sevgisizliğin dibine vurmuş bir hal içerisindeyken ‘’sevgililer
günü’’ kutlamak isteyenlerin ‘’bize her gün bayram’’ kafasıyla bunu
yapacaklarını düşündüğümü belirtmek isterim.
‘’Yalnızları oynayan’’
ve ‘’birbirinden kaçan’’ iki cinsin günümüzde sevgili olma ihtimali, gerek
kendi özel hayatımdayken gerekse toplumu uzaktan gözlemlerken hep aklımı meşgul
etmiştir. Kişilerin birbirine hissettirdiği; güvensizlik ve potansiyel tehlike olma
öngörüsü kendilerini kendi dünyalarındaki yalnızlık dönencesine mahkum
etmiştir. Bence bu sosyal bir sorundur. Gerek ‘’Lezbiyen’’ arkadaşlar, gerekse ‘’Gay’’
arkadaşlar da bu güvensizliğin sonuçlarından biridir bence… Bu eserin özü; aradıkları ve
özlemini kurdukları ama asla elde edemedikleri karşı cinsin şablonunu kendi
ruhlarında bulmaya çalışmalarıdır. Bu herkesin izlediği bir yol değil tabi,
işin bilimsel-tıbbi açıklamaları da olan başka başka vakalar da illa ki vardır. Ama
bence çıkış noktası psikolojik olmasıdır.
Bunların üzerine bir de
‘’sevgi’’ nedir bilmemek yada bir şeyleri ‘’seviyor’’ sanmak, sonradan aslında
bunun geçici bir beğeni olduğunu görmek, kadınların duygularını ve mantıklarını
alt-üst etmektedir. Aslında burada kabahatli olan taraf ‘’erkek’’ değildir.
Hislerinde ve kararlarında çoğu zaman yanılan ‘’kadın’’dır. Bunun nedeni;
aileden gelen sevgi öğretisinin eksik kalması olabilir, çabuk inanma karakteristik
özelliğine sahip olan bir kişilik olabilir, tecrübesizlik olabilir, acıdan beslenme, kopamama
olabilir…..v.b Erkekler de kadınların o keşmekeşde (hatalarında) yara alan ve
üzülen başka bir taraftır. Çünkü kadına inanmıştır, sevmiştir, ‘’sen beni
yanlış anladın’’ açıklaması bir erkek için aldanmanın ve kandırılmanın en önde
gidenidir. Kadının yanlışlarından yararlanan erkekler yok mudur? Dolu.
Fırsatçı, yalancı…v.b Ama sonuçda her iki taraf içinde tek bir soru vardır: ‘’Neden
yanlış seçim yapıyorsun?’’ ‘’Neden göz göre göre yanlışın peşinden gidip
yaralanıyorsun?’’ yada ‘’Neden doğruyu bulamıyorsun, göremiyorsun?’’
Tabii ki bu yazıda o
şunu yapıyor, bu bunu yapıyor yarışının sonuçlarını okumayacaksınız. Ancak
bence günümüzde hakkını vererek seven olmak yada benim anladığım sevgililik
kavramını oluşturabilmek imkansız gibi bir şey. Bunu her iki tarafta istemiyor.
Görünürde; istedikleri kadar şiir okusunlar, istedikleri kadar salya sümük
ağlasınlar, aşk şarkıları içinde boğulsunlar, sosyal medyada özlü-doğru sözler
paylaşsınlar…boş, geçici, yavan… ‘’Mutlu olmak isteyen insan gayretini ve
inancını’’ her iki cinste de göremiyorum. Hislerin zorla bir kalıba oturtulmak istemesi gerçekleşiyor. Rol yani. Güvensizlik ve sevgisizlik güdüleri coşmuş bir
toplumun ister istemez yeni nesilleri, otomatikman zaten sevgili olamayacak bir programlamayla ve bilinçlendirmeyle
yetişiyor. Robot yani, sanal, yapay, tüketici, inançsız, ruhsuz, bazen çok tutucu, bazen çok serbest… Nasıl
sevsinler? ‘’Sevmek’’ nedir nasıl bilsinler? Karşılaştıklarında nasıl tanısınlar, anlasınlar o duyguyu. Sevginin yada flört etmenin yiyip içip gezip yatıp kalkmaktan ibaret olmadığını nereden kimden görsünler. Yeni nesilden kaç kişi; bir romantizmin, bir güzel hitabın, kibarlığın, saygının, değer vermenin ve şevkatin inceliklerini yaşamış. Bu güzellikleri kim tadtıra bilmiş.
Yaşanmışlıklarımın bir
sonucu olarak kabul edin lütfen:
Kadın:
Erkeğe güvensiz, Aldanmaya
yatkın, Onu ona konuşmayı seven, Sır saklayamayan, Saf, Kararsız, Kışkırtıcı, Pişkin,
Duruma göre kararlarında çok çabuk değişkenlik görülebilen, Peşinden koşturmayı seven, Gereğinden fazla egolu, Sosyal hayatında rahatına
düşkün, Zora gelmeyen, Makam-Mevki seven, İlişkinin daha çok romantik kısmında
değilde eğlence kısmında daha çok aktif olan, Karşısındakini verebildiği kadar
var eden, Kendini güldüren veya sürprizler yapan erkeği hafife alan ama maço
adama sırılsıklam ‘’aşık’’ olduğunu ‘’sanan’’, her şeyi akışına bırakmayı
seven, suyun akışına göre yaşayan, erkekle statü yarışına girmek zorunda
olduğunu hisseden…(Zaten normal olan kadının da, erkeğin de elinin bir iş tutuyor, hayatını kazanıyor olması lazım)... v.b
Erkek:
Kadına güvensiz, Aldatmaya - aldanmaya
yatkın, Onu ona konuşmayı seven, Sır
saklayamayan, Saf, Kaba kuvvet seven, Küfür kullanan, İnatçı, Baskı kurmayı
seven, Meraklı, Romantik, Maço, Serseri, Yüzsüz, Özür dilemeyen, Egolu, Romantik, Duygusal yada Odun... v.b
Dediğim gibi bunlar
benim bizzat yaşadığım kişilikler ve yakın arkadaşlarımın ve de toplumda
gözlemlediğim ilişkilerin ve kişilerin bir çıktısı. Zaten gördüğünüz üzere iki cinsinde ortaya koydukları birbirine yakın.
Benim ilişkilerimde
nasıl biri olduğuma gelince (söz veriyorum şişirmeyeceğim, yalan yok) :
İnatçı, Herhangi bir
tartışma çıktıysa (ki benim ile biraz nadir çıkar ama) susan taraf olamayan, Demokratik,
Adaletli, Sabırlı (şans veren) ama sabırın sonunda kararından asla dönmeyen, Beraberce
gezmeyi ve sosyalleşmeyi çok seven (fakat kararında olmak şartıyla), Çünkü evde de vakit
geçirmeyi çok seven, Kahvaltı hazırlamayı, Ütü yapmayı, Ufak tefek yemek
denemeleri yapmayı, Süprizler yapmayı seven, İlişkinin diriliğini koruma amaçlı
her zaman çaba sarf eden (tabi karşıdan da o elektriği almam gerekiyor yoksa
bitkisel hayata girmiş biriyle zaten uzun bir ilişki sürdüremem,başından biter), Giyim
alışverişi yapmayı çok seven, Buluşma noktasına geç kalmayı hiç sevmeyen, Uykuyu seven,
Müzik yaparken ses çıkarılmasından hoşlanmayan….ilk aklıma gelenler.
Çıktığım bayanların
arasında elbette mutlu olduklarım vardı, çok güzel hatıralarım var ama o
zamanda; bahaneler, şartlar araya girmişti. İlla ki aşılamayacak bir şeyler
çıkmıştır aramızda… Yoksa benim ilişkilerim hep uzun soluklu olmuştur. Bir
şeyler hissettiğim yada hissedeceğimi anladığım kişiyi kolay kolay bırakmam
hemen emek harcamaya başlarım. Demek ki bitmesi gerçekten gerekiyormuş.
Bir ilişki hakkında
şimdiki düşüncelerim:
Karşı cinse olan
güvenim ve inancım sıfır oldu. Ama mesela içimde, çok derinde kalan birkaç ufak
kımıldanmayı da bırakıp göndermiyorum. O kımıldanmanında adı umut. Umudu kaybedersem ve kaybedersek zaten yaşamak içinde bir neden kalmaz. Her zaman kapılar aralık kalmalıdır. Her kötü şeyin çok az da olsa iyisi vardır. Onlara ulaşmak için çok derinimde koruyup kolluyorum umudumu. Bu her mevzu için böyle.
Benim düşündüğüm gibi
bir ilişki yaşamak isteyen bir bayan çevremde olsaydı, şu an beni bulurdu, karşılaşırdık diye düşünüyorum. Ya da yanımdan geçti, çok yakınımda bulundu fakat tanışmak için bir kader yaratılmamıştı, bir şey vesile olmadı. Olmadı.
Her ayrılıktan sonra, uygun ve doğru diyebileceğim yeni bir flörtün bana gelmesi biraz zaman alıyor diyelim J
Herkes mutlu olmaktan
söz ediyor ama söyleyenler inanın bunun için gram emek harcamıyorlar. Sadece ağızda.
Karşılarına gelince de bahaneler, burnundan kıl aldırmamaklar falan… v.b
Son olarak şunu
söylemek isterim; toplumu oluşturan bireylerin gün içindeki yaşamlarında
maksimum derecede iletişime açık olmaları gerekiyor. Yabanilik ve bana
dokunmayan yılan bin yaşasındacılık gelişmemize engel olan ve medeni bir
topluma yakışmayan sıfatlar. Temkinli durup, biraz inanç, biraz güven, biraz
şans birbirimize karşı… Konuştukça her şey daha kolay çözülecek ve de belki de düşündüğünüz çoğu
şeyin öyle olmadığını anlayacaksınız. Biz anlaşmaya çalıştıkça toplumda asabiyet,
gerginlik, kavgalar çok azalacak eminim. Anlayış fazlalaştıkça affedicilik
çoğalacak. Bu güzel tablo bence güzel ilişkilerin başlamasını ve çoğalmasını da
sağlayacak. Konuşmak ve ne demek istediğini anlamak, anlamak için dinlemeye
çalışmak gerekiyor. Biraz daha empati, biraz daha açık duruş gerekiyor…
Evet adı günümüzde eğriti de
dursa ve de benim için gerçek anlamından çok uzak da olsa madem yazımın çıkış
noktası ‘’Sevgililer Günü’’ o zaman ben de sevgililer gününüzü kutluyorum. Sevgili
olmak için emek harcayan bütün çiftlerin ve de Lezbiyen, Gay, Trans, Feminist
olan değerli arkadaşlarımın da sevgililer gününü kutluyorum.
BURAK KIRMIZITUNA VİDEOLARI İÇİN TIKLA:
http://www.dailymotion.com/tr/relevance/search/burak+k%C4%B1rm%C4%B1z%C4%B1tuna/1
http://www.songaz.com/videosearch.asp?search=burak%20k%C4%B1rm%C4%B1z%C4%B1tuna
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder