Sevgili blog takipçileri bu gün de bu sayfalara sıkça vakit ayıramadığım için bir
kaç konu birden bahsedeceğim sizlere.
-İlk önce facebook sayfamdaki arkadaş
listemden bahsetmek istiyorum. Bana attığınız maillerden ve facebook’ta
okuduğum mesajlarınızdan; gönderdiğiniz arkadaşlık isteklerini kabul etmediğimden
yakındığınızı görüyorum. Facebook sayfamda bulunan kişilerin neredeyse tamamı
televizyon,sanat ve müzik dünyasından. Sizlerden bu listede kimsenin olmayışının
tek nedeni; onların dünyasını,paylaşımlarını,fikirlerini nelerle
ilgilendiklerini,nelerle ilgilenmediklerini J net görmek isteyişimden dolayıdır. Onlarla sizleri karıştırmak
istemedim. Sizlerin beni takip edebileceğiniz yerlerin; www.burakkirmizituna.com sitesi ve ‘’Burak
Kırmızıtuna Blog’’ sayfası olmasını istiyorum ve de sizlerle buluşacağım başka
bir facebook sayfası açmayı düşünmüyorum. İnstagram ve Twitter hesapları web sitesi için açılmıştır. Ancak bu uygulamalardan keyif
almadığım için aktif kullanmamaktayım. Dilerim beni anlayışla karşılarsınız.
Müziğin ve sohbetin olduğu her yerde her zaman buluşacağız,görüşeceğiz.
-Geçenlerde sabah programlarının birinde ‘’Defne Samyeli’’nin
şarkı söylediğini gördüm. Programdaki eleştirmenlerden biri (magazin yazarı) ; Defne
Samyeli’nin 1997 yılında Melih Kibar’la bir albüm yaptığını söyledi. Ancak
albüm tutmamış ve duyulmamış. Ayrıca tutulmamasının nedenini müzik
piyasasındaki müzik baronlarına bağladı. Yani isteyeni tereyağından kıl çeker
gibi çekip çıkaran ve de ne yapıp edip onu popüler yapan müzik baronlarından.
Artık Defne Samyeli için müzik piyasasında popüler olup yol alabilmek çok
zormuş,geçmiş.
Defne Samyeli’nin Sertab Ereneri andıran sesi dinlediğim çoğu
bayan vokal’den güzel. Kendisi için geç olduğunu düşünmüyorum. Piyasada albüm
çıkışından bir gün sonrası bir şarkıyla (single ile) meşhur olması olası. Bir
tutturmaya bakar. Ve de müzik baronları her kimse, dilediğine çok güzel yollar
açıyor tabii. Yoksa bu kadar boş ses ve de ne olduğunu bilmeyen bu kadar insan
meşhur olup tanınamazdı. Araya giren dayılar,amcalar,uçuşan paralar,harcanan
güzellikler yada on senelik imzalanan uzun süreli sözleşmeler gibi olası
ihtimalli bedeller… Çok temiz sesli, okumuş, dünya görüşü olan kaliteli ama
şanssız bay ve bayan solistleri,vokalistleri buradan en derin sevgilerimle
selamlıyorum. Hiçbir zaman müziksiz yaşayamamanız dileğiyle…
-Cover şarkıyla meşhur olma kokuşmuşluğu hala sürmekte. Hazır
yemek, mikrodalgada ısıt, yedir gitsin. Ve yiyende yok değil. Bu yüzden hala
yapılıyor zaten. No name bir kişi, yap abi tanınmış bir parçayla bir single
olsun bitsin. Bir zamanlar nostaljik parçaları beş seri olarak bizlere
dinletmeyi başarabilmiş bir yetenek vardı. Vay be… Bir de bu hazırcılığa
(şakacılığa) kalkmış bir de konuşur gibi şarkı söyleyenler yok mu? Allahım ya
kazandığın paranın,aldığın alkışın hakkını ver bari. Ne nağme, ne çıkış, ne
iniş… Sanki senle sohbet ediyor. E sende konuşarak karşılık verirsen sen de
şarkı söylemiş oluyorsun. E o zaman sen de şarkıcısın be kardeşim. Vallahi
billahi yaşasın…İyi oldu bu…
-Anlamakta zorlandığım bir konu da; facebook sayfalarında
güzel güzel bikinili fotolarını, barda kadeh tokuştururken selfie yaptıkları
fotoları koyan arkadaşların ‘’Hayırlı Cumalar’’ ve ‘’Kandil’’ dileklerini
paylaştıkları gönderileri… Ya, beğeni alacan tamam ama bunu yapma be… Her şeyi
de kendini göstermek için fırsat bilme. Bak sonra benim gibi kafası karışanlar
oluyor. Çevremdeki facebook kullanan arkadaşlarımın da dikkatini çekmiş bu konu…Bu
sefer hislerinde içten olsan da eğriti duruyor. İçinde yaşa, özel yaşa o kutsal
duyguyu. Yoksa malum kurallar dahilinde elbette her şeyi paylaşma özgürlüğün
var.
-Gelelim Facebook’ta gizliden gizliden, uzaktan uzaktan J takip ettiği kişi yada kişiler için imalı gönderiler
paylaşan arkadaşlara…Solda bir Garfield resmi veya solda bahattin yada yada bir
manzara resmi ve altında insanın tüylerini diken diken edecek, gözlerinden
yaşlar indirecek çooook anlamlı bir cümle. Böyle misyonlar üstlenenler var he…
Adam yada hatun bütün gün face’de yaşam koçluğu yapıyor. ‘’Üzme seni üzeni,
ütüle elbiseni’’ Ya arkadaşım sanane benim ne yapmam gerektiğinden…
Düşüncelerin de uyuşmuyorsa çıkar gidersin sayfadan olur biter. Yok bunlar bi
de inatına, gıcık ola ola kalıyorlar sayfada, sanki adamı anası babası gibi
kendi istediğin şekilde yola getireceksin. Komik…Komik…
-‘’Ayrı Dünyalar’’
konusu; benim için çok realist’lik gerektiren bir durum. Ben de davul
dengi dengine diyenlerdenim. Ukalalık olarak algılamayın. Acı ama bu dünyanın
gerçeklerinden biri ne yazık ki. Para konusunda olsun, Yaptığı iş açısından
olsun, Hangi şehirde doğduğundan tutunda, Hangi okulu okuduğuna kadar çok
önemli kriterlerin değerlendirilmesinden geçmeli ilişkiler. ‘’Gel bagayım’’ ile
‘’gelir misin’’ bir arada olmuyor. Aksi olmuyor,olamıyor maalesef. Sonra
ilkokul mezunu bir koca bir memur babanın üniversiteli kızına zarar
verebiliyor. Veyahut manken kızımız işi bozulan popçu kocasından şiddetli
geçimsizlik J yüzünden
ayrılıyor. Benim müziğimden başka hiçbir yatırımım yok mesela (yani beş
parasızım J ) Bana gelecek
kadın gözlerim ve sözlerim için gelsin. İki gün sonra dışarıda yemek yiyemedik
diye söylenecekse hiç gelmesin. Zaten bunu yapacak yürekli biri de milyonda bir
çıkacağı için benim o milyonda bire denk düşmeme ömrüm yetmez J
-Alişan’cım çıktı bir magazin programında , konuk bulamama
sıkıntısından yakındı. Çağırdıkları ‘’işim var’’ diyerek atlatıyormuş. Ya
canım, bırakın şu her saat gördüğümüz yüzlerin peşinden gitmeyi. Ufkunuzu,
Bakış açınızı genişletin,değiştirin… Sen senin programının formatındaki
kişilere teklif götürdüğün için olmuyor. Sen baştan çok farklı ağırlıktaki bir
formatla yayın yapsaydın inan ‘’Fazıl Say’’ dan tut, Sting’e kadar herkesi
ağırlardın.Sevgiler…
-Son olarak yaşadığım ve komik bulduğum bir durumla yazımı
sonlandırayım:
Benim tv’nin oto.açılma ve kapanma özelliği var.Fakat ben
bunu bir türlü devre dışı bırakmayı beceremedim. Neyse geçen gece uyuyorum. Ben
ki ‘’çıt’’ sesine uyanırım. İçeriden gırtlaktaki hıçkırığıyla biri bir
haykırdı: ‘’Oro……uuuu’’ ‘’Bana bunu nası yaptın ha, sen ki benim
bacımdın,anamdın’’ ‘’Kah…eeeee’’ Bir fıladım yataktan sandım ki birinin karısı
kaçamakta yakalandı kaçtı benim daireye girdi, kocası da peşinden içeri… Salona
bir girdim, karşımda ‘’Küçük Emrah’’ salya sümük ağlıyor. Yok bu tv’nin
değiştirilme vakti çoktan geçti.
www.burakkirmizituna.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder