Sayfa Görüntüleme Sayısı

9 Nisan 2015 Perşembe

ONLARI KENDİMDE SAKLADIM



Müziği sevdiysem,müzik yapıyorsam onlar sayesinde yapıyorum. Çocukken anneme kasetin içindeki teyze ve amcaları görmek istediğimi söyleyerek bütün bantları kasetin içinden açardım. Annemde sadece seslerinin içine konulduğunu bana açıklamaya çalışırdı. Ben ise haliyle, sesleri bunun içindeyse dışarıda nasıl konuşabildiklerini anlamaya çalışırdım. Trt Radyosunun temsillerini dinleyerek büyüdüm. Yurttan sesler korosunu duyunca ağlaması kesilen bir bebektim. Plak çalarımızdan çıkan o hışırtılı melodiler ile yağmurun sesinin karışmasıyla hiç huysuzlanmazdım annemin üsküdar’daki evimizin cam kenarında yedirdiği öğle yemeklerinde… Ne zaman yerdeki açılmış tezgahta hurdaların arasında bir kaset görsem içimi bir sıkıntı kaplar. Sonra toparlanır,kayıp bir arkadaşımı bulmuş gibi onu sahiplenirim. Onu alırım.
Onlar benim en kıymetlilerim. Onlar benim sandığımda gözümden sakınarak sakladığım hazinelerim. Öğretmenlerim. Sahnede,stüdyoda,en ihtiyacım olduğu anda hiç üşenmeden kalbimden kalkıp gelen vazgeçilmezlerim. Bana, nice sevdalarla,acılarla,engellerle yaratıp taşıdıkları müziklerini itimatla emanet eden büyüklerim. Aç kalarak, sevdikleri tarafından terk edilerek, çıkış yolları arayarak, tırnaklarıyla kazıdıkları hayatlarında müzik yapmış ve müzik yapmaya çalışan kahramanlarım. Çocukluk arkadaşlarım. Mesela ‘’Benim balonlarım vardı’’ diyerek bana seslenen gözlüklü bir amcanın şarkısıyla uzun saçlı bir abinin bir eşek ile olan arkadaşlık şarkısı hala kasetlerimde benimle yaşar. Otuzdokuz yıldır benimle. Ve biliyor musunuz; hiç biriyle bir kere bile küslüğümüz olmadı birbirimize. Biz şarkılarla sohbet ederdik. Hep güzel şeyler söylediler bana, hep güzel şeyler öğrettiler. Nasıl yaşanılacağını, nasıl konuşulacağını, nasıl aşık olunacağını… Ben de onlara söz vermiştim. ‘’Siz beni bıraksanız bile ben sizi hiçbir zaman bırakmayacağım.’’diye. Bu çocukluk sözümdü. Müzik dinleyeceksem, müzik yapacaksam bu en kalitelisi ve doğru olanı olmalıydı. Onlara layık olabileceğim şekilde. Onlara yakışır şekilde. Onlara sırtımı dönmedim, dönemem. Dünya müziğine odaklı gibi gözükmemi çocukluğumda, büyüklerimden beslendiğim ilk müzik ziyafetlerime yani ‘’arajman’’lara bağlıyorum. Onlar da zamanında dünyayı çok yakından takip etmişler,kendilerini soyutlamamışlardı. Fikirler edinmişler, geliştirerek müziklerine enpoze etmişlerdi. Ben de öyle olmak isterim. Benim de öyle olmamı isterler.
Bu ana kadar yaşamımın her döneminde; emeklediğim günden,ilk doğum günüme, ilk aşkımdan, ilk okuluma, ilk terk edilişimden, ilk iş hayatıma ve binlerce şeyde, bana eşlik ettiğiniz için, kulaklarımda ve kalbimde hiç susmadığınız için size çok şey borçluyum. Hayatdan ilk defa vazgeçtiğimde bana ‘’Gel sen ne çektiğimi bir de bana sor’’ diyen Erol abi’den… İlk sevdalandığımda, aşkıma beraberce ‘’Her şey seninle güzel’’ diyerek seslendiğimiz Zerrin abla’ya… Çıkmazlara düştüğümde benimle ‘’Buselik Makamına’’ çıkan Mazhar Fuat Özkan abi’ye kadar sizleri çok seviyorum. Bundan sonra da her birinizle içten içe yürüttüğümüz o sıcak dostluğumuz hayatım nihayetlene kadar devam edecek.

 Ben karşınıza çıktığımda yada müzik ile ilgili bir şey yapmaya başladığımda karşımda büyük bir koro olur; en önlere baktığımda; bana göz kırpan ve hep bana tebessüm eden hayat yolculuğunu tamamlamış müzik insanlarını görürüm, ikinci sırada elleri ve ağızlarıyla bana eşlik eden hala hayattaki müzik insanlarını, üçüncü sıradaysa alkışlarıyla sadece beni değil bizleri (onları) alkışlayan insanları… 
                                                                                      09.04.2015
                                                                                           03.40
www.burakkirmizituna.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder