Müziği sevdiysem,müzik yapıyorsam
onlar sayesinde yapıyorum. Çocukken anneme kasetin içindeki teyze ve amcaları
görmek istediğimi söyleyerek bütün bantları kasetin içinden açardım. Annemde
sadece seslerinin içine konulduğunu bana açıklamaya çalışırdı. Ben ise haliyle,
sesleri bunun içindeyse dışarıda nasıl konuşabildiklerini anlamaya çalışırdım. Trt
Radyosunun temsillerini dinleyerek büyüdüm. Yurttan sesler korosunu duyunca
ağlaması kesilen bir bebektim. Plak çalarımızdan çıkan o hışırtılı melodiler
ile yağmurun sesinin karışmasıyla hiç huysuzlanmazdım annemin üsküdar’daki
evimizin cam kenarında yedirdiği öğle yemeklerinde… Ne zaman yerdeki açılmış
tezgahta hurdaların arasında bir kaset görsem içimi bir sıkıntı kaplar. Sonra toparlanır,kayıp
bir arkadaşımı bulmuş gibi onu sahiplenirim. Onu alırım.
Onlar benim en kıymetlilerim. Onlar
benim sandığımda gözümden sakınarak sakladığım hazinelerim. Öğretmenlerim.
Sahnede,stüdyoda,en ihtiyacım olduğu anda hiç üşenmeden kalbimden kalkıp gelen
vazgeçilmezlerim. Bana, nice sevdalarla,acılarla,engellerle yaratıp taşıdıkları
müziklerini itimatla emanet eden büyüklerim. Aç kalarak, sevdikleri tarafından
terk edilerek, çıkış yolları arayarak, tırnaklarıyla kazıdıkları hayatlarında müzik
yapmış ve müzik yapmaya çalışan kahramanlarım. Çocukluk arkadaşlarım. Mesela
‘’Benim balonlarım vardı’’ diyerek bana seslenen gözlüklü bir amcanın
şarkısıyla uzun saçlı bir abinin bir eşek ile olan arkadaşlık şarkısı hala
kasetlerimde benimle yaşar. Otuzdokuz yıldır benimle. Ve biliyor musunuz; hiç
biriyle bir kere bile küslüğümüz olmadı birbirimize. Biz şarkılarla sohbet
ederdik. Hep güzel şeyler söylediler bana, hep güzel şeyler öğrettiler. Nasıl
yaşanılacağını, nasıl konuşulacağını, nasıl aşık olunacağını… Ben de onlara söz
vermiştim. ‘’Siz beni bıraksanız bile ben sizi hiçbir zaman bırakmayacağım.’’diye.
Bu çocukluk sözümdü. Müzik dinleyeceksem, müzik yapacaksam bu en kalitelisi ve
doğru olanı olmalıydı. Onlara layık olabileceğim şekilde. Onlara yakışır şekilde.
Onlara sırtımı dönmedim, dönemem. Dünya müziğine odaklı gibi gözükmemi
çocukluğumda, büyüklerimden beslendiğim ilk müzik ziyafetlerime yani
‘’arajman’’lara bağlıyorum. Onlar da zamanında dünyayı çok yakından takip
etmişler,kendilerini soyutlamamışlardı. Fikirler edinmişler, geliştirerek
müziklerine enpoze etmişlerdi. Ben de öyle olmak isterim. Benim de öyle olmamı
isterler.
Bu ana kadar yaşamımın her döneminde;
emeklediğim günden,ilk doğum günüme, ilk aşkımdan, ilk okuluma, ilk terk
edilişimden, ilk iş hayatıma ve binlerce şeyde, bana eşlik ettiğiniz için,
kulaklarımda ve kalbimde hiç susmadığınız için size çok şey borçluyum. Hayatdan
ilk defa vazgeçtiğimde bana ‘’Gel sen ne çektiğimi bir de bana sor’’ diyen Erol
abi’den… İlk sevdalandığımda, aşkıma beraberce ‘’Her şey seninle güzel’’
diyerek seslendiğimiz Zerrin abla’ya… Çıkmazlara düştüğümde benimle ‘’Buselik
Makamına’’ çıkan Mazhar Fuat Özkan abi’ye kadar sizleri çok seviyorum. Bundan
sonra da her birinizle içten içe yürüttüğümüz o sıcak dostluğumuz hayatım
nihayetlene kadar devam edecek.
Ben karşınıza çıktığımda yada müzik ile ilgili
bir şey yapmaya başladığımda karşımda büyük bir koro olur; en önlere
baktığımda; bana göz kırpan ve hep bana tebessüm eden hayat yolculuğunu
tamamlamış müzik insanlarını görürüm, ikinci sırada elleri ve ağızlarıyla bana
eşlik eden hala hayattaki müzik insanlarını, üçüncü sıradaysa alkışlarıyla
sadece beni değil bizleri (onları) alkışlayan insanları…
09.04.2015
03.40
www.burakkirmizituna.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder