Sayfa Görüntüleme Sayısı

1 Nisan 2015 Çarşamba

DİNLE SEBASTIAN





Mustafa Çay’ın ‘’Dinle Sebastian’’ adlı kitabından... Yazar, aynada gözbebeğinin içine bakarak zihnine ‘’Sebastian’’ diye sesleniyor. ‘’Onu’’ hayatının yol arkadaşı olarak görüyor.
----------
Hepsi birer oyuncu Sebastian . Her kim gelip geçtiyse hayatından,hepsi birer figüran… Sana verdikleri ve senden alıp gittikleriyle birlikte… Başrolde sen varsın ve senin senaryo’nun bir parçası onlar. Sen ne istiyorsan o role bürünmek zorundalar. Mesela; nefret dolu olduğun zamanlarda,nefret rolünde sana eşlik edecek oyuncular belirir sahnede… Sonra perde kapanır ve birer birer dağılır oyuncular. Hangi perde kapanmadı ki Sebastian? Hangi acı sonsuza dek devam etti? Hepsi bu senaryonun bir parçasıydı ve karşına çıkan herkes de rol arkadaşın… Kızma artık oyunculara. Çünkü senaryo değişince, oyuncular da değişecek. Değiştir şu yaşam senaryonu artık. İşe yaramadığını düşündüğün her şeyi kırp hikayenden. İstemediğin bölümleri kes. Yeni bir senaryo ve yepyeni oyuncularla aç perdeyi bu defa.
----------
Bıraktım kendimi o derin boşluğun kollarına. Kaybedecek bir şeyim kalmamıştı ne de olsa. Teslim oldum akışa Sebastian. Kendimi en saf düşüncelerimin çekim alanına bırakmıştım. Suya sırt üstü uzanmak gibiydi bu. Bir ‘’hiç’’ olmuştum önce… Bu benim aynı zamanda, ‘’Her şey’’ olmamı da sağlamıştı. Aslında var olmanın belki de yegane yoluydu bu… Kendini her şeyinle akışa teslim etmek… Kendine bir şeyler yüklememek… O anda sustu zihnim Sebastian. Kafamın içindeki uğultular kesildi ve kalktı gözlerimin önündeki sis perdesi. Hiç bir şey olmaya başlayınca,birden her şey oluvermiştim. Aldığın her nefesle birlikte, tüm dünyayı çepeçevre saran atmosfere dönüşmek… İçtiğin bir bardak su ile okyanusun ruhunu içinde birleştirmek… Ayakların yere bastığı zaman, tüm yerküre ile bir olmak… İşte böyle bir şeydi yaşamak Sebastian. Zihnini susturmalıydın. Bunun sonucunda; beklemeyi sevdim Sebastian. Sonunda kavuşacağın bir hayalin varsa eğer, değerdi bunun için beklemeye.
----------
Seni zorlayacaklar,üstüne gelecek ve yere düşmen için ellerinden geleni yapacaklar. Bir savaş vereceksin tüm o düşmanlara karşı. Tek bir silahın olmayacak içinde sakladığın inançtan başka. Orduların karşısına tek başına çıkacaksın. Dimdik duracaksın. Bir çınar ağacının heybetini andıracak asaletin. Yenik düşmek yok Sebastian. Unutma; kaybetmek için fazla iyisin.
------------
Bazıları sana kırgın, bazıları daha çok acı çekmeni istiyor. İçinde taht kurmuş bir sürü kişilik var. Bir kısmı senin kabuğunu kırıp değişmeni isterken, bir kısmı senin bu haline öyle alışmış ki; kılını bile kıpırdatmanı istemiyor. Perdeyi arala ve dünyana bir göz at. Kendi var ettiğin dünyana. Senin dünyana…Dışarıda gördüğün her şeyin, senin eserin olduğunu anla artık. Kendi korkularınla inşa ettiğin ve ‘’İşte hayat böyle’’ dediğin her şeyi gör perdenin ardından bakarken. Arkasına sığındığın şeyleri biliyorsun; ‘’gör’’ onları.  Artık perdenin arkasına saklanıp , kendi var ettiğin bu berbat dünyayı izleme Sebastian. Kendi bulaşıklarını kendin temizle. Çık dışarıya ve var ettiğin o dünyaya cesur bir adım at. İlmek ilmek ördüğün kaosları, özenle kurguladığın örümcek ağlarını temizle.
----------
Yüklerinden sıyrıl Sebastian. Yola çıktığın zaman, yüklerin seni yorar. Sırtında taşıdığın binlerce yükle koşamazsın. En yüksek zirvelere tırmanmak üzere halatını kayalıklara savurduğunda, omuzlarındaki yük seni aşağı doğru çeker. Arın yüklerinden Sebastian. Bir tüy gibi hafifle… Öyle hafiflesin ki zihnin; bırak dünü, bir önceki aldığın nefes bile tarihe karışsın birden… Kendi ellerinle ördüğün duvarların ötesine geç. Paramparça et o duvarları. Zihninin derinlerinliklerindeki paçavraları gün yüzüne çıkar. Her biriyle tek tek konuş Sebastian.
----------
Şimdi kimsenin izinden değil,yüreğinin senin için çizdiği izden yürüyerek bulacaksın yolunu. Sarsılacaksın belki… İnanması ve alışması hiç de kolay olmayacak kendini aşma yoluna… İçinde binlerce parça itiraz edecek ve seni durdurmaya çalışacak… Ruhunun derinliklerine yuva yapmış duygu vampirleri, senin onları kovuyor olman karşısında sessiz mi kalacak sanıyorsun? Seni zorlamak ve köşeye sıkıştırmak için ellerinden gelenin de fazlasını yapacaklar. Sana kendini çaresiz hissettirmek için savaş verecek ve eski, tek düze, işe yaramaz hayatını cazip göstermek için çırpınıp duracaklar. Acıyı allayıp pullayıp sana süslü bir şekilde göstermek adına bin tane takla  atacaklar Sebastian. Çünkü onlar senin eski varlığınla güçlendi ve var ettiler kendilerini. Sana ait acılardan şatolar inşa ettiler kendilerine…
----------
Hayatını değiştiremezsin Sebastian. Diğerlerini de değiştiremezsin. Değiştirebileceğin tek şey tüm bunlara yüklediğin anlamdır. İnsan ancak kendi anlamını değiştirebilir. Yıldızların yörüngelerini değiştirmeye çalışmak gibidir bir insanı değiştirmek. Mevsimleri değiştirmek gibidir… Dağları bile yerinden oynatmak daha kolaydır, anlamak istemeyen bir insana bir şeyleri anlatmaktan... Yalnızca anlamı değiştirebilirsin. Anlam sana özeldir. Kabullenir veya rededersin, yüzleşir yada kaçarsın… İşte bu senin seçimindir. Kimse müdahele edemez. Yaptığın seçimlerden sonra artık o durum gerçekte olduğu gibi değil, senin yüklediğin anlam gibi olmaya başlar. Bunu yapmadığında ne mi olur? Bol bol mazeretin, oldukça fazla öfken ve hiçbir şekilde çözülmemiş binlerce problemin…
----------
Küçük bir istek ver bana; sana yeryüzünde hiçbir kalbin hissetmeyeceği kadar büyük bir umut vereyim. Bir adım at bana; koşarcasına yanına geleyim. Bana küçük bir tebessüm gönder, sana yeryüzünün en cıvıltılı kahkahalarını vereyim. Her şeyle gel bana ama korkuyla gelme Sebastian. Yeni girişimlerinden ve yeniden kuracağın yeni hayatın için karşılaşacaklarından korkma.
----------
Gerçek olan sorunlar değildir Sebastian. Onlara takındığın tavırlardır. Gerçek, kocaman bir yalandır. Gerçeğini bil.
----------
Eğer olmuyorsa bir şey beklide doğru olan budur. Hemen yanlış anlama. Onun olmaması, güzel bir şeyin olması için gerekiyordur. Hatırla; beklemeyi sevmiştik,kendimizi zamana bırakmayı…
----------
Sen sonucu değiştirmek için uğraş verirken sebep katlanarak çoğalmaya devam ediyor. Sen daldaki kemirgenlerden kurtulmaya çalışıyorsun ama ağacın kökleri hala aynı yerde duruyor. Sen sonucu değiştirmekle meşgulken sebep ‘’Ben buradayım’’ diye haykırıyor. Esas nedeni değiştirmediğin sürece, sonuçlarını değiştirmek için harcadığın gereksiz çabalarla ‘’hayatın’’ heba olup gidecek. Neyi neden yaptığını yada yapmadığını fark etmelisin Sebastian. Artık seninle kumdan kaleler değil, betondan şatolar inşa edeceğiz.
----------

Ne bir başkasından daha iyi olmak, ne de birinin onayını almak zorundasın. Kimseye borçlu değilsin. Kimseyle yarışın yok. Herkes sen nasılsan sana öyle olacak. Ve de ‘’olan’’ öyle olması gerektiği için olacak. Hayatın getirdiği budur. Herkes kendi rolünü ister istemez oynar. Er yada geç ve de dolaylı da olsa herkes ‘’sonuç’’dan beslenmiştir. Sen de buna saygı duyarsın. Kimseye borçlu değilsin. Borçlu ve minnet duyacağın biri varsa o da kendindir. Her şeyi kendine borçlusun. Kendini çok sev Sebastian. Kimsenin onu incitmesine izin verme.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder