Sayfa Görüntüleme Sayısı

20 Mart 2015 Cuma

KIRMIZITUNA

16. Asır’dan başlayarak Tuna Nehri, Türküler ve Mehter marşlarıyla, ezanla, tekbirle, salat ü selamla, gülbankla şenlenir. Tuna havzasındaki Osmanlı şehirlerinden bir kısmının adını anmak bile Türkler için şan, şeref, yenilgi, hezimet, hüzün, hasret ve gurbet dolu tarih sayfalarında bir cevelan etmek için kâfidir.Osmanlı atalarımız, en parlak zaferlerini ve en acı mağlubiyet, hatta bozgunlarını Tuna boylarında yaşadılar.Osmanlı’nın Balkanlarda var olma mücadelesi ve direnişi, toprağın ve Tuna sularının bağrına bir fidan gibi düşen yiğitlerin ardından yükselen ağıtlarlarla, gurbet ve hasret türküleriyle, benzersiz direniş destanlarıyla insanlığın tarihine abidevi kayıtlar düştü.Tuna Nehri, Osmanlı’ya Balkanları ve Doğu Avrupa hâkimiyetini verdiği gibi 500 sene kadar sonra bunların tümünü çok ağır savaşlarla  geri verildiğine tanık olan nehrin adıdır.
Verdiğimiz savaşlardan en şanlısı da  Plevne Savunmasıdır. Plevne Savunması, Ruslar'ın 1877 yılında Osmanlılara açtığı savaş sırasında, Türk ordusunun yaptığı askerlik tarihinin en büyük ve şanlı savunmasıdır. Aldığı emir üzerine Plevne'ye gelen komutan Osman Paşa Plevne'ye ulaştığı gün Ruslar tarafından yapılan bir taarruza karşı gelmiş ve ilk Plevne zaferini kazanmıştır. Bundan sonra askerlerini yeni bir savaşa hazırlayan, istihkâmlarını düzenleyen Osman Paşa, düşman kuvvetlerinin saldırılarını beklemiştir. Plevne şehrinin bütün yönlerinin düşman kuvvetleri ile çevrili bulunmasına rağmen Osman Paşa komutasındaki kuvvetler, güçlerinden hiç bir şey kaybetmeksizin, günlerce üstün düşman kuvvetlerine karşı koymaktan çekinmemişlerdir. Aradan aylar geçmesine rağmen, hiç bir yerden yardım gelmemiş olmasına rağmen Osman Paşa, savunmadan bir an şaşmamış, yapılan bütün teslim olma tekliflerini reddetmişti. Sonunda, ordunun yiyecek ve silâh yedeklerinin tükenmeğe başlaması karşısında, Plevne şehrinden bir saldırı ile çıkmak kararı verilmiş, her tarafı üstün düşman kuvvetleri ile çevrili Plevne'den süngü kuvveti ile çıkma planları hazırlanmıştır. Bu planlar gereğince başta Osman Paşa olduğu halde bütün askerler ve komutanlar, 10 aralık 1877 günü Vid suyunu geçerek üstün düşman kuvvetlerine saldırmışlardır. Çok kanlı bir şekilde ve süngü süngüye çok üstün düşman kuvvetlerine karşı yapılan bu çıkış hareketi sırasında pek çok Türk askeri şehit olmuş ve Osman Paşa Ruslara esir düşmüştür.
Bu savaşlar sonucu askerimizin nehre akan kanı, soyadımızın ortaya çıkış nedenini oluşturmuştur. Dedelerimizin aldığı Nevi şahsına münhasır  soyadımızı saygı  ve minnetle taşımaktan gurur duyuyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder