Sayfa Görüntüleme Sayısı

9 Kasım 2014 Pazar

SEVİYORUM DEDİ


 
İnsanlar sevgiyi tadmadı. Adına ‘’sevgi’’ dedikleri olan hissi kafalarında tasvir ettiler.Ve hissedemedikleri ama muhteşem olduğunu düşündükleri muazzam duygular  kurdular.Sadece tariflerine uydurarak sevmeye çalıştılar.Sevdik sandılar.

Her ‘’sevgi’’ sandıkları ‘’ayrılık’’ çıktı. Mecburi beraberlik olarak sürdü.Ve de doğanın bir kanunu…

Yeri geldi bir anne evladından vazgeçti, yeri geldi bir hayvan eziyet çekti; ne doğaya, ne yaşadıkları topraklara acıdılar. Birbirlerine bile acımadılar.

Kendi yarattıkları ‘’sevgi’’ olgusuyla kendilerine örnek olabilecek (ve var olduğuna ispat gösterebilecekleri) kahramanlar yarattılar. ‘’Kerem ile Aslı’’ ‘’Ferhat ile Şirin’’ ‘’Leyla ile Mecnun’’…..

Onlara yükledikleri sevgi masallarını yaşayabilmek için uğraştılar.Onlar gerçek değildi ki; yaşadıkları sevgi gerçek olsun.

Hayali tekrar hayal kılıp filmler çektiler. Şiirlerde, şarkılarda yaşamaya çalıştılar bir türlü elde edemedikleri o muazzam efsanevi duyguyu.

Tam ‘’evet oldu seviyorum’’ diyen bir zaman sonra hissizleşmeye başladı.Hem de kendi eşini yok edecek kadar.Her şey bitti.

Allah, yanıldığını anladığı o ilk günlerde sevgiyi sadece insanın sanacağı bir hissiyat haline getirdi.

‘’SEVGİ’’ Allahın temsilcilerinin (elçilerinin) kalplerinde korumaya alındı.

İnsanların anlayışına göre tabii ki herkes sevmiştir.Ancak arınmışlık ve kutsal yönden (maneviyat) düşünürsek insanların ‘’sevgi’’ sandığı şey sevgi değil.Buna Allah katındakiler hariç hiçbir canlı ulaşabilmiş değil.

O yüce sevgiyi Allah ilk insanlara (Adem&Havva) verdi. Onlarla sevgisini,nimetlerini paylaştığında insan Allah’ın kendisine yasakladığını yapmakla yaratan’a bunu taşıyamadığını göstermiş oldu.Ve böylelikle insanlar kıyamete kadar ibadet ederek bir nevi Allah’tan özür ve af dilemeye başladılar:

‘’İnsanız hata yapabilecek acizlikteyiz,bizi doğru yolundan ayırma.Günahlarımızı affet.’’

diye dualar ettiler.Allah kolay bağışlayandı.Tüm düzeni ve her şeyi yaratandı.Allah insanın kalbinden çektiği yüce sevginin yerine nefis (irade) vermişti.Ve bir de iyi olabilmeleri için kalplerine o yüce sevgi tohumlarını bıraktı.Ama insan ne kadar tövbe etse de, dua etse de iradesine yenik düşüp bir yerde mutlaka yeni bir hata yapıyordu.Günahlarını tazeliyorlardı.O sevgi tohumları bir türlü büyüyüp yeşeremiyordu.Bu yüzden insanlara hep kendince bildikleri ‘’sevgi’’ şablonunu yaşamak daha kolay geldi.

-         Sen hiç sevmemişsinbelli. Seni seven hiç olmamış’’

-         Milyonlarca insanın sevgisini,sevdiği için akıttığı göz yaşını görmezden gelemezsiniz.

-         Ne yani siz annenizi yada ailenizi sevmiyor musunuz? Sevgi yok diyorsunuz ya..’’

-         Siz istediğiniz kadar sevgi yalan deyin, ben deli gibi seviyorum.

-         İyilik yapan bir sürü insan var onların kalplerinde sevgi olmasa iyilik yapabilirler mi?

v.s

İşte tam da insana has bir döngüye kaptırılmışlık. Ve döngüyü bozup başka gerçeklerle karşılaşacağım korkusunun cevapları.Bakış açısını değiştirmeme.Yaşadıklarını sorgulayamama.Asırlardır inanılan bir şeyin (sevgi olgusunun) farklı çıkmasının yaratacağı şokun endişesi.Öteyi görmek istememe.Anı yaşama tembelliği.Alışkanlıkların getirdiği monotonluklar.Bilinç altı otomatikleşmesi. Yani kendini sevdiğine inandırma.

-         Ben bizim bildiğimiz şekilde çok sevdim. Ama bilmediğimiz şekilde hiç sevmedim. Yani yüce duyguya herkes gibi ulaşamadım.Beni de aynı benim sevdiğim gibi sevdiler.

-         Milyonlarca insandan biriyim.Benim de göz yaşım çok aktı.Zaten duygusuz olduğumuzu kimse inkar edemez. Milyonlarca insanın her birinin hissettiği şey bir duygu bütünlüğüdür.Yani bütün insani hislerimizin tümü.Kontrol dışı insanın tüyleri diken diken olur ya.Otomatikman bu olur. Bunu engelleyemezsiniz.Sonuçta bize aittir.Biz  hislerimizin bütünüyle sevdiğimizi sanarken benim ulaşmak ve tadmak istediğim bir tek kalpten çok kuvvetli ve yüce bir şekilde sevmektir.

-         Ailemi bizim sevgi tarifi dahilinde tabii ki seviyorum. Ama onları da tadmadığım,tadmadığınız bir sevgiyle sevmek istiyorum.

-         Evet şu an sevgiyi yaşadığımız şekliyle düşünürsek bu sevgi olamaz. Yani sevdiğimizi sanıyoruz.Siz de bunu sanıp yetinmekle özgürsünüz.Benim yakalamaya çalıştığım sevgide vazgeçiş,tutku deformesi ve şiddet yoktur.

-         İyilik yapan insanlar, yaptıkları iyiliklerin kat ve kat fazlası yanlışlar yapıyorlar.İşte değişmesi gereken kırılma noktası da bu.Hayvan beslerken aç bir insanı doyurmuyorlar mesela…Alın teriyle kazandığı paralarla kimsesizlere yardım ediyor bir taraftan temeli sağlam olmayan bir bina yaptırıyorlar örneğin… v.b


 

Evet ben de aşk yaşıyorum,şarkılarını söylüyorum; sevgiye dair.Ama hayatta ve bu dünyada o sevgilerin (aşkların) o şarkının süresi kadar kısa olduğunu biliyorum.

Sevdiğim kadınlar neredeler? Beni deli gibi sevdiğini söyleyenler…? Çıkarı olmadan yanınızda duran var mı? Ailesini bile hayatından silenler yok mu? Yada evladını? Aşkım, canım diye haykırıp bir ay sonra aynı sözleri başkasına söyleyenler? Boşananlar? Çocuğunu dövenler? Hayvanlara eziyet edenler? İnançsızlar? Şevkatsizler? Ölüm döşeğindeki karısını aldatanlar? Sevgiyi cinsel açlıkla karıştıranlar? Sayfalara sığdıramayacağım bir sürü yapılan çirkinlik…Bunların hepsi sevdiğini,sevebildiğini söylüyor.

Ben, benim hissetmek istediğim aradığım ve bulmak içinde ömrümün yetmeyeceğini bildiğim ‘’sevgi’’ tarifsizliğinin içine bunların hiç birini karıştırmıyorum.
 


 
 
 
 
 
 




BURAK KIRMIZITUNA VİDEOLARI İÇİN TIKLA:

 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder