Sayfa Görüntüleme Sayısı

13 Ocak 2014 Pazartesi

GÜVEN




...............Allah kendi evlatları gibi yetiştirmek üzere yarattığı ilk insanların mutlu olmaları için onlara her türlü imkanı fazlasıyla sağladı.Hiçbir eksikleri yoktu.onlarla eşsiz ve ebedi sevgisini paylaşmak için onları yarattı.ama sevgi karşılıklı olmalıdır değil mi?Allah atalarımızın kendisine tapmalarını ve sevgi göstermelerini emredebilirdi,ama bunun bir anlamı olmazdı.Allah Adem ve Havva'nın kendi özgür iradeleriyle kendisine bağlı olmalarını istiyordu.o yüzden Allah ilk atalarımızın kendisine olan sevgilerini göstermeleri için onlara şöyle bir fırsat tanıdı; İçinde bulundukları bahçenin tüm ağaçlarından yemeleri serbestti,ancak Allah'ın gösterdiği iyiyle kötüyü bilme ağacından yemeleri yasaklandı.Rab'bin buyruğu uyarınca kendisine olan sadakat ve sevgilerini göstermeleri ve de nefislerini kontrol etmeleri gerekecekti.aynı zamanda Allah ''yasaklanan meyveden yerseniz öleceksiniz (ölümlü olacaksınız) '' diye belirtti.
Bu denemeye ne gerek var? diye düşünebilirsiniz.denemenin amacı; esas ilk atalarımızın sevgilerini pekiştirmek ve yetkinleştirmekti.zira sevmenin alternatifi olmadıkça gerçek sevgiyi bulamayız.örneğin insan beşik kertmesi sonucunda biriyle evlenirse bir gün kendisine sormaz mı? ''acaba eşim özgür olsaydı beni mi seçerdi yoksa başka birini mi? '' Bunu neden sorardı; çünkü o evlilik sevgiye değil mecburiyete dayalı olarak kurulmuştu.anlaşılan şu ki seçme ya da deneme süreciyle karşı karşıya gelmemiş sadakat pek sevgi sayılmazdı.
Aslında ağzımızdan düşmeyen bir sözdür, ''Allah'ını seversen yapma'' bu sözcük anlamını yitirmiş de olsa (ağzımızda çok kolay söylenir bir hal alsa da) eğer Allah'ı seviyorsan ve sevgin yalan dolan,göstermelik bir sevgi değilse bunu yapmazsın.gösterdiğimiz sevginin samimi,gerçek,yürekten gelen bir sevgi olup olmadığı, o sevgi için ne yapıp ne yapmayacağımıza bağlıdır.Allah da Adem ve Havva döneminde bunu görmek istemişti.acaba O'nu, meraklarını yenip,onu kırmayacak ve o ağaca dokunmayacak kadar seviyorlar mıydı? yoksa yüce Allah bir meyve yüzünden o kadar çok sevdiği,kendisi için dünyayı yarattığı insandan neden uzaklaşsın. oysa ki Allah ,ilk atalarımızla paylaştığı sevgiyi daha da pekiştirmek için Adem ve Havva'nın kendisine olan sadakatlerini göstermeleri için onlara bir fırsat tanımaktaydı.çünkü gerçek sevgi ancak özgür seçime dayalı tercihlerimizde değer ve anlam kazanır.
Allah Adem ve Havva'dan sevgi ve sadakat isterken bunu özgür iradeleri ile isteyerek ve seçerek yapmaları ve göstermeleri için bir yol sağlamıştır. Bu çok basit bir ağaç ve onun meyvesiydi. başka türlü Rab onları sadece iyilik yapmaya programlanmış robotlar olarak da yaratabilirdi. fakat bunun hiçbir yararı olmazdı. Allah onlarla bir sevgi ilişkisi yaşamak istediği için onları tamamen özgür bırakmak durumundaydı. çünkü sevginin samimi olup olmadığının anlaşılması içn denenmesi şarttır. nitekim gerçekten seven,sadakatle sevmeyi seçendir.
Ne yazık ki atalarımız Allah'tan almış oldukları sevginin karşılığını veremediler. günün birinde yılan kılığına bürünmüş şeytan Adem ve Havva'nın karşısına çıktı. aralarındaki diyalog şöyleydi:
Yılan : ''Allah gerçekten, ''bahçedeki ağaçların hiçbirinin meyvesini yemeyin dedi mi? '' diye sordu.
Kadın: ''Bahçedeki ağaçların meyvelerinden yiyebiliriz'' diye yanıtladı. '' Ama Allah, ''bahçenin ortasındaki ağacın meyvesini yemeyin,ona dokunmayın; yoksa ölürsünüz'' dedi.
Yılan: ''Kesinlikle ölmezsiniz'' dedi. ''çünkü Allah biliyor ki,o ağacın meyvesini yediğinizde gözleriniz açılacak,güçleneceksiniz,iyiyle kötüyü bilerek Allah gibi olacaksınız.''
Kadın ağacın güzel,meyvesinin yemek için uygun ve bilgelik kazanmak için çekici olduğunu gördü.Meyveyi koparıp yedi. yanındaki kocasına verdi,o da yedi.
Adem ve Havva bu şekilde ilk defa günaha düştüler. ne yazık ki bu eylem başta göründüğü gibi basit ve masum bir hata değildi. bu resmen bir isyandı.Aşık atmakdı. çünkü kendilerini Allah'ın seviyesine yükseltmek isteyerek onları yaratan ve şefkatiyle besleyen Allah'a karşı baş kaldırmışlardı. daha kötüsü ve en önemlisi Allah'ın yüce sevgisine ihanet etmişlerdi. sahip oldukları her şey Allah'ındı. o evlatlarına evrendeki en yüce ve en güzel yeri  bağışlamıştı.onlar ise tüm bu nimetleri bir anda yok sayıp Allah'ın eşsiz sevgisini ayaklaraltına aldılar ve çiğnediler.
Adem ve Havva günah işler işlemez Allah'ın daha önce söylediği gibi ölümlü kılındılar.Allah'la paylaştıkları eşsiz mutluluk bir anda bozuldu. artık masum ve kutsal değildiler. sonra Allah gelip onlarla yüzleşmek isteyince atalarımız günahlarını itiraf edip af dileyeceklerine birbirlerini suçlamaya başladılar. hatta Allah'ı bile suçlamaya kalkıştılar. bu defa sadece Allah ile araları değil, birbirleriyle olan ilişkileri ve sonra doğayla olan ilişkileri de bozuldu,Sonunda Allah onları kutsal huzurundan kovmak zorunda kaldı; çünkü kusursuz ve kutsal olan şefkatli Allah günaha bulaşmış insanlarla bir arada olamazdı. şeytan da kovularak bu olaydan payını aldı (onun hikayesi de başkadır.)
Böylece insan bugün dünyada gördüğümüz mutsuz,tadminsiz ve sefil haline geldi. başta yaptığı gibi günah işlemeye,Allah'ı kandırmaya,tövbe edip tekrar nefsinin peşinden koşup günah işlemeye devam etti. üstelik ölüm dünyaya geldi. Adem ve Havva'nın sevgileri gerçek ve sadakatleri tam olsaydı hiç ölümü tadmayacaklardı.Ve düzen başka bir şekilde,belki de sırf güzellikler üzerine kurulu kalacaktı.Cennet ve Cehennem olmayacaktı. isyanları yüzünden günahla beraber ölüm ve bir sınav egemenlik sürmeye başladı. ama en önemlisi, Adem ve Havva'nın Allah'la yaşadıkları mükemmel sevgi ilişkisi  Aden Bahçesi'nde sona ermiş oldu.
İnsanoğlu'nun ilk sınavında ve kaderinin değişmesinde rol oynayan bu meyveyi  yerken,  esasında her şeyin aklımıza gelmeyen pamuk ipliklerine bağlı olduğunu hatırlatan bu başlangıç hikayesi aklıma gelir.  Allah'ın her şeyi yaratırken o yüce sevgisini ve güvenini kullandığı da....


 
 


 


BURAK KIRMIZITUNA VİDEOLARI İÇİN TIKLA:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder