Sayfa Görüntüleme Sayısı

18 Ekim 2013 Cuma

AİT OLDUĞUN YERİ VE KİM OLDUĞUNU KABUL ETMEK





Bir kızılderili Washington, DC'de yaşamaya çalışıyor mu?kendi çapındaki olanakları bırakıp casino'da kumar oynamaya yada Central Park'da piknik yapmaya gidiyor mu?
Bir siyah,hala günümüzde kendi ırkının çoğunlukda olduğu bölgelerde kendini daha rahat ve güvende hissetmiyor mu?
Dünya çapında veya ülkemizde bir yerden yüklü bir para bulmadıkça hangi çingene (gipsy) vatandaşını bir restaurantta,bir avm'de,bir sinemada,tiyatroda görüyoruz?
Yaşadığmız yerde bir timsahla trafik ışıklarından geçerken karşılaşıyor muyuz?
Bir ağustos böceğini,bir karıncayı kışın görüyor muyuz?
Biz Çin'e gidince ''köpek'',Çin'li buraya gelince ''çiğ köfte'' yiyebiliyor mu?
Bon Jovi Amerika'da yol üstü bir birahanede şarkı söyler mi?Bizim arka mahalle gazinolarından gelmiş Kader ablamıza Apollo Theater'da kim fix mönü'lü sahne verir?
Mesele; şartlar ne olursa olsun ait olduğun yeri sahiplenme ve yetinmedir.Çapını bilmektir.belki de hayalini kurduğun şeyleri oralarda hayata geçirme gerçeğini kabullenmektir.Başkalarının hayatlarını istila etmek değil...Bazı konularda herkes kurduğu düzende ilerleyip buna şükretmeyi bilse de herhangi bir olanak dahilinde ne olduğumuzu unutup bir doyumsuzluk yaşamaya başlıyoruz.
Allah'ın yarattığı,kurduğu döngü ve düzenin bozulması mümkün değildir ama işlevselliğinin aksaması mümkündür.bu da insanoğlunun tadminsizliğinden ve her şeyi oldurmak istemesinden meydana gelir.
Geçenlerde sinemada izlediğim Alfonso Cuaron imzalı ''Gravity'' filmi bana insanoğlunun ne kadar meraklı olduğunu ve şartlarını ölümüne nasıl zorladığını gerçekci bir biçimde ispatladı.
İnsanoğluna ait olmayan ve insanoğlu için gerekli yaşam şartlarının verilmediği ''uzay'' denen sonsuz karanlıkda ne yaptıklarını da anlamadığım bir kaç astronot'un yaşam mücadelelerini izledim.Filmde aksilikler silsilesi sonucu bayan astronot'un (Sandra Bullock) un uzay boşluğunda yalnız kalması ve dünyaya geri dönme çabaları anlatılıyordu.
Filmin sonunda kendi çabalarıyla dünyaya dönen ''Sandra Bullock''un yüzerek sahile çıktıktan sonra suratını kuma sürtüp kumu iki eliyle avuçlayarak gülme krizine girmesi bana gerçekten sahip çıkmamız,sevmemiz ve yaşamamız gereken yerin dünyamız olduğunun mesajını verdi.
Film boyunca uzayın soğuk yanlızlığını yaşadım oyuncularla...
Ve dünya uzaydan, olduğundan çok daha güzel ve yaşanılası gözüküyordu.Uzaysa bizim için hep bir bilinmez ve keşfedilmesine bir yere kadar izin verilen bir sır olarak kalıyordu.
Ay'a kadar gidilmesine ve teleskopik dürbünlerle,radarlarla gök cisimlerinin tespitine izin verildi.Ama dikkat ederseniz bu keşiflerden sonra ilahi güç artık insanoğlu'nun olanaklarını durdurdu.Uzay'da şaşkın şaşkın dolaşmaktan ve Ay'dan bir torba toz ve taş almaktan başka bir şey yapamadık ve yapamıyoruz. Mars'da yaşama hayalleri kuruyoruz. v.b
Kendi evinin kıymetini bilmeyen,ona bakmayan,her gün bir yerine zarar veren bir ırkın gözünü başka evlere dikmesi ne kadar anlamsız ve gereksiz bir boy gösterisi değil mi?























BURAK KIRMIZITUNA VİDEOLARI İÇİN TIKLA:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder