Sayfa Görüntüleme Sayısı

2 Nisan 2013 Salı

DIŞARI ÇIKTIM

DIŞARI ÇIKTIM

 
dışarı çıkmak istedim,dışardakiler ne yapar,nasıl yaşar bakmak istedim.yok arabayla değil,kimseyle değil kaçamak yaparak bir şapka bir eşofmanla.kapıyı kapadım,heyecanla hiç görmediğim bir filmi izleyecek olmanın merakı sarmışcasına  indim merdivenleri.siteden çıktım.havayı kokladım mevsim dönümü polenleri hapşırttı beni.hapşırmayla başım öne eğildi.cebimden bir mendil çıkartarak başımı kaldırdım.bir duvarla yüzyüze geldim.dibi çöp dolu bir duvarla.''BURAYA ÇÖP DÖKEN İBİNEDİR'' yazılıydı duvarın üzerinde yamuk yumuk yazılmış bir yazıyla.yazan nasılda duygulanmıştı kimbilir.içi cız edip eli titremişti belli bu mısrayı yazarken.başım önde bir yüz metre yürüdüm caddeye çıkmak için.evet etraf kalabalıktı anlaşılan haftasonunun etkisiydi bu.karşıya geçmek için arabaları kolluyordum. sağım müsait solumda yirmi metre ileride bir taksi müşterisini indiriyor.eh geçeyim bari; aniden kulaklarımda bir patinaj sesi çınladı şoförle gözgöze geldim.arabanın burnu havalanmıştı adam kuzu görmüş bir kurt edasıyla üzerime doğru bir anda gelmişti.karşıya atar atmaz kendimi el işaretiyle durdurdum taksi'yi göz kırpıp kafa salladım.taksici meşhur şoför rajonuyla açtı camını, ''abicim beni görünce neden gazladın öyle anlayamadım'' dedim. kafayı yana doğru yatıran şoför kısık gözlerle ''ben seni nerden tanırım birader,ne basacam gaza yağğğ'' dedi. ''e eziyordun beni'' dedim. ''atlamasaydın yola birader'' dedi. arabayı hareket ettirip ilerlemeye başladı.dursun diye ne demeliydim,daha sözüm bitmemişti ''beyfendi bir dakka daha istirham edeyim.'' diyemezdim.''hassittir lan beyfendi'' diye seslendim kibarca durmadı :(  yolda ilerleyip sağıma soluma bakmaya başladım.bir otobüs durağının önünden geçiyordum.biri ordan sanırım erkekti ''geldi geldi 31 T'' diye bağırdı sonra ne olduysa kendimi otobüsün kapısında buldum bana doğru gelen 20 kişi bana abanarak kapıya kadar sürüklemişti beni hatta kapıya yapıştırmıştı.adeta gideri tıkayan bir havlu kağıt gibiydim kapıda.sonra da iri bir amca ''binmeyeceksen cekil la'' diyerek beni avucuyla eledi.düşen şapkamı ayak altlarından kurtararak hızlı adımlarla arkama dönüp dönüp onlara bakarak oradan uzaklaştım.kafamı önüme doğru çevirmemle bir vatandaşla dudak dudağa öpüşmeme ramak kalmıştı.ben bi şey demeden o dedi ''abi cakmagın va mı'' ''yok ben sigara kullanmam'' dedim. o zaman ''bi liran va mı abi'' dedi. acaba bir lirayla çakmak mı alacaktı? cebime elime attım ilk çıkan kağıt parayı verdim.adam beni öpmeye kalktı.eline baktım elli lira. ''abi gel yemek ısmarlayayım'' dedi. gülerek yanından uzaklaştım.yürümeye devam ettim.oldum olası yürümeyi severim zaten.yürürken dikkatimi bir şey çekti.benim yürüdüğüm istikamette bana doğru gelen insanlar yanımdan geçip gitmiyorlardı.hep onlarla yol boyu  vals edermişcesine sağa sola kaçıştık ve kucaklaştık.bazen de gurbette ki bir yakınıymışım gibi kucakladılar beni.kimisi de sağolsun düşmeyeyim diye ''önüne baksana'' diye uyardı.sanki mubarek sevimli hayalet casper'dım.kimse görmüyordu beni.ya da herkes bunalımdaydı; kimsenin gözü beni görmüyordu.e bayağı yol kat etmiştim ve acıkmıştım.ismi lazım değil bir yere girdim karnımı doyurmak için.garson gülümseyerek karşıladı.oturttu beni,menüyü verdi.bir on dakika sonra geldi.siparişimi aldı.hemen sonrasında da ''ne iş yaparsınız'' dedi.bu soru siparişe dahil miydi anlayamadım.hani ''soslu mu sossuz mu?'' gibi.''şarkı söylerim'' dedim.iki elini hızlıca birbirine vurdu,kafayı yana salladı ''ah gerçekten mi?'' dedi.belki inanmayacaksınız,sallıyorum zannedeceksiniz ama adam bana geldi gitti kendi bestelediği şarkıları söyledi.bir ara kamera falan aradım şaka mı bu diye.yan masalar bakıyor,adam kollarını açıp söylüyor.ulan tam makara..geçmişten beri şarkı söylemek ve sahneye çıkmak isteyen bir arkadaşımızdı o. ve ben isteyip de hayat şartları yüzünden istemediği işi yapmanın ne demek olduğunu çok iyi bildiğimden hep onu teselli ettim.ve ona albümü mü hediye edeceğime söz verdim (mehmet burdan sevgiler sana).gerçekten güzel bir sesi vardı ama bilmeliydi ki şarkı söyleyebilmenin yolu sıkı bir torpilden geçiyordu.eve dönmeden bu yakınlardaki bir müzik markete uğrayıp piyasayı  kolaçan etmek istedim.''D... '' girdim içeri her zaman yaptığım gibi yeni çıkanların rafından konser dvd'lerine.....dolandım.çıkmadan görevliye ''burak kırmızıtuna var mı?'' diye sordum. uzatarak ve yayarak ''kimm'' dedi.''experience burak kırmızıtuna adlı albüm var mı dedim.'' gitti orhan babanın yanından benim albümü getirdi.ya ne alaka pop albümü değil mi bu hadi onu da geçtim kapağına baksana arkadaşım arabesk albümüne benziyormu bu. hadi onu da geçtim bu raftakiler alfabetik dizilmiyor mu?  orhan'ın ''O'' su yanında ne işi var burağın ''B'' sinin.sonra görevli canım kardeşime dedim ki ''albüm ne kadar var elinizde soran oluyor mu?'' ne dese beğenirsiniz. ''var var toplu alım mı yapacaksınız?'' dedi sonunda dayanamayıp albümü suratımın yanına doğru tuttum.birbirimize gülümsedik.''eee siz siz şey'' alı al,moru mor durumları.konuştuk gülüştük.ve artık yuvama dönmenin vakti gelmişti benim için.fakat o kadar yolu tekrar yürümek ve yeni maceralara yelken açmak hiç içimden gelmiyordu.bir taksi çevirdim.(yok bana çarpıcak olan taksici değildi o kadar da değil :) hoş bu da beni sigara dumanından öldürüyordu ama... evimin önüne gelmiştim.parayı verdim üstünü aldım.kapıyı açtım.inerken hemen iki adım ötemden geçmekte olan bir vatandaş boğazında,genizinde ne kadar sümük varsa ayağımın dibine boşaltmasın mı. ah yavrum ''tarlada cebimize mi tükürecektik'' de mi. zaten bu sağlık sorunu bir tek bizim insanımızda var. hiç bir ülkede yolda ''hırrrrrg'' diye böğürüp ağzından pislik atan birine rastladınız mı acaba.sümküren adam elinin tersiyle ağzını burnunu silerken yüzüme baktı.ben de tebessüm edip kafamla selam verdim ona.taksinin kapısını kapadım.ve koşarcasına canım evime girdim.bundan böyle çıkarken yanıma alacaklarımı da belli başlı yerlerden sipariş ettim.


BURAK KIRMIZITUNA VİDEOLARI İÇİN TIKLA
 


1 yorum:

  1. Kara mizah severim ve ben de nacizane arada yaziyorum. Fakat okudugum akici dil ve anlatimdan o kadar keyif aldim ki, devami olsa saatlerce bikmadan okurdum herhalde...
    Yureginize saglik sevgili Burak Kirmiztuna ve gozlerinize de tabii ki, hos siz yuregiyle gorenlerdensiniz, o da ayri konu tabii...

    Tebrikler ve sevgilerimle:)

    Niluder Cakirgoz

    YanıtlaSil